Zekât Mükellefiyetimi Nasıl Anlarım? Nasıl Öderim?

Zekât Mükellefiyetimi Nasıl Anlarım? Nasıl Öderim?

Zekât, Allah’ın biz Müslümanlardan talep ettiği en büyük farz ibadetlerden biridir ve mal ile eda edilen bir ibadettir. Zekât şer’i’ ölçülere göre zengin sayılan müminlerden istenir. Buna göre, zekât, mali güce sahip, hür, akıllı ve ergenlik çağına ulaşmış Müslümanlar üzerine farzdır.

Bir Müslüman’ı zekât mükellefi haline getirecek mallar, altın, gümüş ve para cinsi, ticaret malları, senenin çoğunda kırda otlayan hayvanlardan, koyun, keçi, sığır ve deve cinsi, ziraat mahsulatından elde edilen hurma, buğday, arpa, üzüm gibi mallardır. Bu malların ismen bulunması yetmez, belli bir miktara ulaşmaları da gerekir. Buna göre:

Bir Müslüman’ın tabii ve temel ihtiyaçları ve borçlarının dışında 80 gr. altını, 560 gr. gümüşü, 40 adet koyun veya keçisi, 30 adet sığır cinsi, 5 adet devesi, mahsulattan ne kadar çıkarsa böyle bir Müslüman zekât verecek zenginliğe ulaşmış ve zekât mükellefi olmuş olur. Burada yanlış anlamaya sebep vermemek açısından şunu da ifade etmek gerekir.

Bir Müslüman’ın zekât mükellefi olması için yukarıda sayılan mal kalemlerinin tamamının olması gerekmez. Müslüman’ın malı, bu mallardan hangisinde belirtilen miktara ulaşıyorsa, o artık zekât mükellefi olmuş olur. Örneğin 80 gr. altını olan bir Müslüman, diğer malları olmasa bile zekât mükellefi olur. Yine diğer malları olmasa fakat 40 adet koyun veya keçisi bulunsa yine zekât mükellefi hâline gelir. Toprak mahsullerinde ise, Ebû Hanîfe’ye göre araziden ne kadar çıkarsa onun duruma göre onda biri veya yirmide biri zekât olarak verilir. İmam Ebû Yûsuf ve İmam Muhammed’e göre ise bir tona ulaşmadıkça zekâta tabi olmaz.

Bu veriler ışığında mali varlıklarını gözden geçiren Müslüman kendisinin zekât mükellefi olup olmadığını tespit edebilir. Kendisi içinden çıkamayacak ise zekât fıkhından anlayan birilerinden yardım alabilir.

Zekât aslında devletlerin organizesinde toplanır ve sarf edilecek yerlere devlet tarafından dağıtılır. Devlet organizesi böyle bir hizmeti vermiyorsa Müslümanların bir araya gelip Zekât müessesesini kurmaları gerekir. Müslümanın Zekât verilecek yerlerini kendisinin araştırmasından ziyade böyle Zekât hizmeti veren bir kuruma Zekâtlarını teslim etmeleri gerekir ve yeterli olur. Bu anlamda Avrupa’da Müslümanların en büyük sivil kurumlarından olan Hasene Zekât ve Fitre Fonu Zekâtı toplamada ve gereken yerlere sarf etme hizmetinde hem güven hem de çok güçlü bir tecrübeye sahiptir. Kardeşlerimize salık vermeyi onur biliriz.