Yeni Pakistan’dan Eski Pakistan’a: İmran Han’ın Düşürülüşü

Dr. Hayati Ünlü, Pakistan iç siyasetinde yaşanan gerilimi ve İmran Han hükümetinin düşürülüşünü kaleme aldı.

Pakistan’da bir süredir güven oyu kriziyle karşı karşıya kalan İmran Han’ın başbakanlığı sonunda düşürüldü. Orduyla güven sorunu yaşayan, ekonomik ve dış politik krizlerle de boğuşan İmran Han, başlangıcı Ekim 2021’e uzanan muhalefet repertuvarının sonucu olarak parlamentoda yapılan güvensizlik oylamasını 174’e 172 oyla kaybetti.

Muhalefetin “Eski Pakistan’a Geri Dönüş” şeklinde desteklediği İmran Han’ın görevden düşürülüşü, parlamenter normlarla uyum içinde görünse de yaşanan süreç hiçbir başbakanın şu ana kadar görev süresini dolduramadığı ülkedeki çalkantılı asker-siyaset ilişkileri bağlamında yeni bir darbe tipi olarak yorumlandı. Mevcut durum, bir taraftan belli durumlarda yetkili makamların ülke düzeni ve istikrarını sağlamak adına anayasa dışı eylemlerde bulunabilmesini içeren “gereklilik doktrini”, diğer taraftan İmran Han’ın meseleyi bir güvenlik krizi olarak takdim etmesi nedeniyle “jeopolitik bir müdahale” çerçevesinde tartışıldı.

Bugüne nasıl gelindi?

İmran Han’ın iktidarı kaybedişinin kökenleri ülkenin iç ve dış politikada son sözü söyleyen ordu ile ilişkilerinde bir güven krizinin ortaya çıkmasına dayandırılıyor. Ordu içindeki atamalar konusunda anlaşmazlık yaşayan taraflar, yeni dönem dış politika tercihleri konusunda da görüş ayrılığına düşünce ve bu süreç salgın sonrası yükselen enflasyonla birlikte büyük bir ekonomik krizle desteklenince muhalefet açısından önemli bir fırsat ortaya çıkmış ve de İmran Han karşıtı kampanyaya start verilmişti.

İlk nüveleri Ekim 2021’de görülen güvensizlik oyu tartışmaları, muhalefet partilerinin hem muhalif hem iktidar koalisyonu içinde yer alan bileşenleri İmran Han karşıtı oy vermeye ikna etme çabalarıyla desteklenmiştir. Kimi zaman Belucistan Halk Hareketi gibi partilerin kimi zaman da iktidar partisi Pakistan Adalet Hareketi içindeki Cihangir Tarin liderliğinde olduğu gibi farklı fraksiyonların muhalefet cephesine geçmesiyle güvensizlik oyu motivasyonu güçlendirilmeye çalışıldı. Son bir aya kadar İmran Han ve partisinin önemli liderleri tarafından da yürütülen karşı görüşmeler sayesinde meclis içindeki denge bir şekilde korunmuşken, özellikle en son Birleşik Ulusal Hareket’inin de İmran Han’ı desteklemekten vazgeçmesi, İmran Han’a çoğunluğu kaybettirdi. Ancak bir an önce güvensizlik oylamasını yapmaya çalışan muhalefet, İmran Han’a yakın Meclis Başkanı’nın oylamayı sürekli ertelemesiyle hedefine bir türlü ulaşamadı.

İmran Han’ın düşürülme süreci

Güvensizlik oylamasını sürekli erteleyen İmran Han cephesi, muhalefetin oylama yapılması yönünde artırdığı baskılara karşı 3 Nisan’da oylamayı Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptal etti. İmran Han’ın kendisine yönelik ABD’den gelen “tehdit mektubu”na atıfla dış politik komplo bağlamında yapılan oylamanın iptali Meclis Başkan Yardımcısı tarafından açıklandı ve muhalefet de konuyu Yüksek Mahkeme’ye taşıdı. Dört gün sonra kararını açıklayan Yüksek Mahkeme, hem oylamanın iptalini hem de meclisin feshedilmesini Anayasa’ya aykırı buldu ve oylamanın tekrar yapılması kararı aldı.

Mahkemenin kararı doğrultusunda 9 Nisan’da yapılması öngörülen güvensizlik oylaması, İmran Han’ın son ana kadar mücadele edeceğini açıklamasıyla yine erteleme ihtimaliyle karşı karşıya kaldı. Ancak bu defa Meclis dışındaki olayların İmran Han’ın aleyhine işlediği söylenebilir. Haber kanalları, olası bir erteleme durumunda Yüksek Mahkeme’nin özel bir gece yarısı duruşmasına hazırlandığını ve de mahkemenin emriyle Seçim Komisyonu’nun ertelemede bulunan Meclis Başkanı’nı görevden alacağı yönünde haberlere yer verdi. Yine akşam 23.00 sularında İslamabad Polisi’ne bağlı mahkum araçların Meclis önüne park ettiği ve başta parlamento olmak üzere birçok kurumun askerler tarafından çevrildiği haberleri yayıldı. Ülkedeki tüm havaalanları da ülkeden çıkış yapabilecek herhangi bir hükümet yetkilisini durdurmaya hazır olarak yüksek alarma geçirildi. Olayların merkez üssü ise İmran Han’ın kaldığı Başbakanlık Konutu oldu.

Kamuoyuna sızdırılan söylentiler, İmran Han’ın ordunun başındaki General Bajva’yı görevden almaya çalıştığına işaret ederken, bu karar ülkede istikrarsızlığı artıracağından engel olunması için Yüksek Mahkeme’ye bir dilekçe sunuldu. Gerilim General Bajva’nın üst düzey askeri ve istihbarat yetkilileriyle helikopter aracılığıyla Han’ın bulunduğu konuta gittikleri haberleriyle zirveye ulaştı. Tüm bu dramatik olaylar BBC Urduca’da yayınlanan bir makaleyle doğrulanmışken; haber aracılığıyla İmran Han’ın gerçekten General Bajva’yı görevden almaya çalıştığı, ancak kendi idaresinde bulunan Savunma Bakanlığı tarafından uygulamanın engellendiği ortaya çıktı. Bu şartlar altında Meclis Başkan ve Yardımcısının istifaları sonrasında oylamaya gitmek zorunda kalan mecliste, İmran Han 174’e 172 oyla başbakanlıktan düşürüldü.

İmran Han neden düşürüldü?

Aslına bakılırsa, İmran Han’ın düşürülmesinin sebepleri belki de daha 2018’deki Navaz Şerif’in düşürülmesine dayanmaktaydı. O zaman da ordu ile anlaşmazlık yaşayan Şerif yönetimi, Panama Belgeleri üzerinden yolsuzluk tartışmalarıyla iktidardan indirilmiş ve yerine seçimlerde ordunun da desteğini alan İmran Han yönetimi getirilmişti.

Ülkede “Pencap Elitleri” olarak da tartışılan yerleşik elitlere karşı orta sınıfın öfkesini temsil eden İmran Han, başta sağlık sigortası uygulamasıyla ülkedeki sosyal refahı artırmayı hedefleyen politikaları üretmeye odaklanmıştı. Salgını kontrol altına almadaki başarısına rağmen yükselen enflasyon ve büyüyen ekonomik kriz, askerle yaşanan gerilimlerle birleşince, muhalefet açısından İmran Han karşıtı bir kampanya başlatmada uygun zemin hazırladı.

Askerle yaşanan özellikle dış politika konularındaki bölünmeler ise belki de İmran Han için sonun başlangıcı oldu. Bir tehdit mektubuna atıfla ABD tarafından kendisine karşı bir komplo düzenlendiğini iddia eden İmran Han, diğer yandan askeri elitleri “ABD’nin kuklası” olmakla itham etti. ABD ile çok uyumlu ilişkilere sahip olduğunu açıklama ihtiyacı hisseden ordunun başındaki General Bajva, Ukrayna’yı işgal girişiminde bulunduğu gün Moskova’da olan İmran Han’ın aksine Rusya’yı kınadı. Böylece Pakistan’daki yerleşik güçler tarafından ülkenin düzen ve istikrarı gereği olağanüstü adımlar atabilme kapasitesini ifade eden “gereklilik doktrini” çerçevesinde bir başbakanın görev süresi dolmadan bir kez daha görevden alınmasına şahit olundu.

Jeopolitik bir kriz mi?

İmran Han’ın görevden düşürülüşü gereklilik doktrini kadar dış politik dengeler üzerinden jeopolitik bir durum olarak da değerlendirilebilir. Bu açıdan her şeyden önce ABD-Çin rekabeti bağlamında Pakistan’ın Malaka Boğazı’nı bypas edecek Çin-Pakistan Ekonomik Koridoru ile Kuşak-Yol Projesi için en kritik aktör konumunda oluşu ve bir süredir özellikle Gvadar Limanı’nın da bulunduğu Belucistan Eyaleti’nin Çinli sermaye tarafından büyük bir yatırım alması başta ABD olmak üzere birçok Batılı ülkeyi rahatsız etmişti.

Çin’in Pakistan üzerinden Hint Okyanusu ve Basra Körfezi’ne ulaşabilme kapasitesini geliştirmesini istemeyen ABD, diğer yandan gelişen Çin-Pakistan yakınlaşmasının Hint-Pasifik stratejisi için hayati önemde bulunan Hindistan’a karşı bir tehdit olarak güçlenmesini arzu etmemektedir.

Yine özellikle Ukrayna krizi sonrası Çin’in son günlerde başta Solomon Adaları ile imzalanan güvenlik anlaşması olmak üzere Asya siyasetinde etki alanlarını artırmaya çalışması ve Hindistan’ın da yeni Çin ve Rusya davranışlarına uyumlu hizalanışı dikkati çekiyor. ABD’nin bu yeni saflaşma siyasetine en büyük başkaldırı olarak Pakistan’da bir iktidar değişikliğiyle yanıt verdiği iddia edilmektedir. Çin ile zaten iyi ilişkilere sahip olan, son dönemde de Rusya ile hızlı bir yakınlaşma sağlayan ve de “bağımsız bir dış politika” söylemiyle ABD karşıtı bir tavır alan İmran Han yönetiminin düşürülmesi hem Batı lehine bölgeyi istikrarsızlaştırma hem de Batılı çıkarları yeniden örgütleyebilme açısından kritik bir hamle olarak değerlendirilebilir.

İmran Han sonrası dönem

Güvensizlik oyu tartışmaları devam ederken en fazla tartışılan konulardan biri, olası İmran Han sonrası dönemin senaryolarıyla ilgili. Bu çerçevede ilk etapta Pakistan Müslüman Ligi yeniden seçimlere gidilmesi gerektiğini savunmuşken; yeni bir seçim süreciyle Sind eyaletindeki iktidarını kaybetmek istemeyen Pakistan Halk Partisi ise aynı meclis içinden yeni bir başbakan seçilmesini savunuyordu.

Bu farklı yaklaşımlar güvensizlik oyu sürecinde kimi zaman muhalefet cephesinde belli krizleri tetiklemişken, İmran Han karşıtı motivasyon muhalefeti bir arada tutmaya yetmişti. İmran Han’ın düşürülmesi sonrası kısa süre içinde muhalefetin tek aday göstererek Pakistan Müslüman Ligi lideri Şahbaz Şerif’i yeni başbakan seçmesi ise seçimlere gitmemek koşuluyla ana muhalefet liderinin hükümetin başına geçmesi konusunda anlaşıldığını ortaya koyuyor. İmran Han’ın “Yeni Pakistan” tahayyülüne karşı ülkede “Eski Pakistan”ın geri geldiğini deklare eden muhalefet, herhangi bir intikamcı siyaset takip etmeyeceğini dile getirmekte ve başta ekonomik kriz olmak üzere ülkenin çözülmesi gereken temel meselelerine odaklanılacağını vurgulamaktadır.

Dış politika açısından ise İmran Han sonrası çıkarları zarar gören aktörlerin bölgeyi daha da istikrarsızlaştırma ihtimalleri muhtemel iken, ABD desteğini arkasına aldığı bilinen Şahbaz Şerif’in özellikle Hindistan ve Pakistan arasında yeni bir yumuşama ve barış süreci için çaba sarf edeceği tahmin ediliyor. Şahbaz Şerif başbakanlığında Modi’nin Lahor’da ağırlandığı Navaz Şerif dönemindeki gibi daha iyi ilişkilerin inşasının mümkün olduğu düşünülmekteyken, ilişkilerde daha büyük değişikliklerin yapılması özellikle Modi yönetimi açısından pek olası görünmüyor. Hindistan-Pakistan ilişkilerinin daha da gelişmesinden fazla bir kazancı olacağına inanmayan Modi yönetimi için olası bir yakınlaşma süreci daha büyük riskler taşıyabilir. Bu açıdan yakınlaşma için ABD gibi aktörlerden daha fazla teşvik beklenecektir. Çin’e karşı olmasa da Rusya’ya karşı girişilen yakınlaşma sürecinin ise yavaşlaması oldukça muhtemel. Netice olarak İmran Han sonrası Pakistan dış politikası daha çok dengeleri yeniden sağlamaya ve içerideki siyasal güveni yeniden inşa etmeye odaklanacaktır.(AA)