Yaşanan Acı Hepimizin Acısı! Birlikte İyileşeceğiz..
- SAĞLIKSürmanşet 2
- 28 Şubat 2023
Caner Bey, öncelikle hoş geldiniz. Deprem bölgesinde sağlık hizmeti verdiniz. Havaların da oldukça soğuk olduğu bir dönemde böyle bir felaketle karşı karşıya kalındı. Bununla alakalı ne demek istersiniz?
Teşekkür ederim. Evet, deprem bölgesinden kısa bir süre önce döndük. Oradaki afetzede kardeşlerimizin selamını ve duasını getirdim. Ayrıca oradaki yaraları sarmanın, insanlarımızın yanında olabilmenin onurunu ve gururunu yaşadık. Afetzede kardeşlerimizin hayır dualarını aldık. İslam Toplumu Millî Görüş ve Hasene olarak büyük bir aileyiz, eminim ki aldığımız dualara yardım eden tüm kardeşlerimiz de ortak oldu.
Oradaki insanlar her türlü yardımı memnuniyetle karşıladı. Yardım edenlere dualar ettiler. Karşılaştığımız insanlar, “Yurtdışından ailenizi bırakıp, kendinizi tehlikeye atıp, buraya, bize yardım etmeye mi geldiniz?” şekilde sorular sordu. Bizler de tüm hizmetlerin severek yapıldığını ve amacımızın Allah’ın rızasını kazanmak olduğunu söylediğimizde hem bizim hem karşımızdaki insanların boğazlarının düğümlendiğini hissettik. Yaşanan acının hepimizin acısı olduğunu ifade ettik. Birlikte yaralarımızı saracağımızı söyledik. İnsanlarımız, bizi dua ile karşıladı ve dua ile uğurladı. Bu konuda destek olan tüm kardeşlerimize sizin aracılığınızla müjde vermiş olalım. Çok hayır dua aldılar.
Siz Hasene’nin mobil kliniğinde hizmet verdiniz. Gününüz yoğun geçmiştir. Çalışma şartlarınızdan bahseder misiniz?
Biz, Hasene sağlık ekibi olarak sadece mobil kliniğimizde değil sahada da hizmet verdik. Mobil kliniğimizin yanı sıra beş mobil ekibimizle birlikte, Kahramanmaraş’ın, Adıyaman’ın, Gaziantep’in, Antakya’nın farklı bölgelerinde hizmet sunduk. Ayrıca Kahramanmaraş’ın Türkoğlu ve Beyoğlu Belediyesi’nde de beş gün bir sahra hastanesini devraldık ve gönüllü olarak yürüttük. Mobil kliniğimizde günlük vaka sayımız 200, sahra hastanesinde 250, Kahramanmaraş’ta Abdülhamid Han Camii civarında yaklaşık 500, mobil araçlarla ise 150-200 insanımıza ulaşabiliyorduk. Kısaca söylemek gerekirse, günlük yoğun bir hasta görüşümüz oluyordu. Ayrıca bunların her birini raporlayıp, İl Sağlık Müdürlüğü’ne iletiyorduk.
Deprem bölgesine hekim olarak gittiniz. Karşılaştığınız durumu biraz anlatır mısınız?
Deprem bölgesine dördüncü günün gecesinde ulaşmış olduk. Vardığımızda şu an kelimelerle anlatamayacağım kadar dehşetli bir tablo ile karşılaştık. İlk iki gün enkazdan çıkan depremzedelerin vücutlarının çeşitli bölgelerindeki ezilmeleri ve kırıkları tedavi ettik. Sonrasında ise insanların soğuktan ötürü şikâyetlerinin arttığını gözlemledik. Tabii, kış olması hasebiyle hava çok soğuktu. Şikâyetlerin büyük çoğunluğu solunum yolu enfeksiyonları, öksürük, bronşit ve idrar yolları enfeksiyonu idi.
Almanya’dan yola çıkmadan önce soğuk havalardan kaynaklı hastalıkları göz önünde bulundurarak ilaç depomuzu hazırlamıştık.
Şu an deprem bölgesinde suyun kısıtlı olması nedeniyle salgın hastalıklardan da endişe ediliyor. Siz ne düşünüyorsunuz?
Hijyen sıkıntısından dolayı bulaşıcı hastalıklarla da karşılaştık. Skabiyez diye adlandırdığımız uyuz hastalığı, bitlenme ve solunum yolu alerjisi de dahil, inanılmaz derecede alerjik reaksiyonlar ortaya çıktı. Düşünün yıkanamıyorsunuz, çamaşırlarınızı yıkayamıyorsunuz, battaniyeler, yorganlar yastıklar, giyecekler yığınla çadırlarda. İnsanların kaldığı yerler hâliyle toz içerisinde.
Bunların yanı sıra psikolojik sıkıntılarla gelen afetzedelerle de karşılaştık. Deprem şokunu atlatamayan, panik atak şikâyeti olan çok vatandaşımız vardı. Bu hastalarımız için de özel tedavi uygulandı.
Ayrıca depremin insanları gece uykusunda yakalamış olması da, sonrasında uyku sıkıntısı çekmelerine neden oldu. İnsanlarda sürekli bir korku hâli, kaçmaya hazırlıklı olma hâli, doğal olarak uyuyamamalarını sağladı. Bu konuda ileri derecede sıkıntı yaşayan hastalarımıza uyku desteği ve rahatlatıcı ilaçlarla destek olmaya çalıştık. Hem yetişkinlerde hem de çocuklarda psikosomatik sıkıntılarla da karşılaştık.
Psikosomatik sıkıntılar nedir?
Psikosomatik hastalıklarda somatik belirtileri olan, yani bedende belirtisi olan, fakat yapılan tahlillerde ve tetkiklerde sebebi bulunamayan rahatsızlıklardan bahsediyoruz. Örneğin deprem bölgesinde özellikle çocuklarda korku ve ağlama hâli vardı. Bunun yanı sıra idrar kaçırma ve karın ağrısı şikâyetleri çok yaygındı. Fakat bu şikâyetlerin sebebine yaptığımız tetkiklerde rastlamadık.
Oradan ayrılırken son durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? İnsanlarımızın sağlığı için önlemler alındı mı?
Şu an için endemik veya pandemik bir durum söz konusu değil. Sağlık Bakanlığı tarafından depremin 6’ncı veya 7’nci günü bütün köylere ve sahra hastanelerine ilaç depoları kurduruldu. Ciddi bir ilaç deposu olduğunu biliyorum. Kronik hastalıklardan tutun, özel ilaca ihtiyaç duyulan her türlü hastalığın tedavisi orada mümkün. Az önce bahsettiğim uyuz, bitlenme gibi şikâyetler için de gereken kremler ve şampuanlar tedarik edildi. Çadırların kalabalık olmamasıyla birlikte bu tür salgınlar önlendi. Mobil tuvaletlerle birlikte mide ve bağırsak enfeksiyonunun ve ishalin önüne geçildiğini de söylemek mümkün.
Sizin gibi deprem bölgesine gönüllü gidecek olanlara ne söylemek istersiniz?
Gidecek olan gönüllü kardeşlerimiz orada rahat bir ortamı bulamayacaklarını göz önünde bulundursunlar. Sıcak kıyafet ve uyku tulumu götürsünler. Afetzedelere hizmet vermek için gittiklerini unutmasınlar. Sıcak su bulmak zor. Duş imkânı kısıtlı ve tuvalet ihtiyacını karşılayacak bölgeler az. En önemlisi de bir dernek aracılığıyla gidilmesi. Biz Hasene derneğimizin koordinesi ile gittik.