Yapılan İnfak ve Diğer Yardımların Kabulünden Şüphelenmek

Yapılan İnfak ve Diğer Yardımların Kabulünden Şüphelenmek

Soru: “Hocam, ben hayatım boyunca, sadaka verdim, infak yaptım, bana bir yardımı olduğunu görmedim. Verdim de ne oldu gibi düşünceler beni yiyip bitiriyor. Yaptığım infakların ve sadakalarım sanki boşa gitti gibi geliyor.”

Cevap: Bir Müslüman olarak inancımız odur ki, yer ve gökte ne varsa tamamı Allah’ın mülküdür. Biz sadece bu varlıkların emanetçisiyiz. Allah (c.c.), bu varlıklarımızın içinden bir kısmını kendi rızası için vermemizi talep ediyor. Bunun karşılığında da yine mükâfat vereceğini haber veriyor ve şöyle buyuruyor: “Mallarını Allah yolunda sarf edenlerin durumu, her başağında yüz tane olmak üzere yedi başak veren tanenin durumu gibidir. Allah dilediğine kat kat verir.” (Bakara suresi, 2:261). Biz yapılan infakların, verilen sadakaların ve ifa edilen iyiliklerin Allah katına ulaştıklarına ve onların karşılığının gerek bu dünyada gerekse ahirette verileceğine inanırız.

Bir Müslüman’ın bunun haricinde bir şey düşünmesi doğru değildir. “Ben hayatım boyunca, infak yaptım, bana bir yardımı olduğunu görmedim. Verdim de ne oldu?” şeklindeki iç geçirmeler caiz değildir. Sadaka ve infakların sırf Allah rızası için verilmesi gerektiğine inanmak gerekir.

Müslüman iyilik yapar, ihsan ve infakta bulunur. Neticeyi Allah’ın takdirine bırakır. Her şeyin karşılığını peşinen alma yoluna gitmez.

Diğer taraftan böyle düşünülmesinde yapılan iyiliklerin başa kakılması anlamı da vardır. Yapılan iyiliklerin başa kakılmasında ise, yapılan iyiliklerin içinin boşalması söz konusudur. Zira Cenâb-ı Hak, “Mallarını Allah yolunda sarf edip sonra sarf ettikleri şeyin ardından başa kakmayan ve eza etmeyenlerin ecirleri Rablerinin katındadır. Onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir. Güzel bir söz ve bağışlama, peşinden eza gelen bir sadakadan daha iyidir.” (Bakara suresi, 2:262-263) buyuruyor. Müslüman iyilik yapar, ihsan ve infakta bulunur. Neticeyi Allah’ın takdirine bırakır. Her şeyin karşılığını peşinen alma yoluna gitmez.

Bilhassa Avrupa’da yaşayan Müslümanlar olarak ibret nazarıyla bakarsak görürüz ki, bu gün infak ve sadakalarımızla başta mescitlerimiz, eğitim merkezlerimiz, okullarımız ve diğer sosyal hizmet sunan eserlerimiz, dinî ihtiyaçlarımızı karşılama noktasında çok büyük hizmetler sunmaktadır. Ayrıca dünyanın çeşitli bölgelerinde muhtaç ve yoksulların yanında olma imkânlarını da bize yine bu sadaka ve infaklarımız vermektedir. Bir Müslüman olarak bunları düşünerek yaptığımız sadaka ve infaklarımızın yerini bulduğuna inanmalı ve yaptığımız salih amellerimize devam etmeliyiz.