Vasiyet ve Hükmü Nedir?
- YAZARLAR
- 5 Kasım 2021
Vasiyet Ve Hükmü Nedir? Meşru Mudur?
Vasiyet, emretmek, bir işi birisine ısmarlamak, bir malı ölümden sonra bağışlamak anlamlarına gelir. Bir başka deyişle ölümden sonraya bağlı olmak kaydıyla bir malı bir başkasına bağış olarak bırakmaktır.
Dinimizde vasiyet, meşru bir akittir. Meşru oluşu kitap, sünnet ve icma ile sabittir. Kur’ân-ı Kerîm’de vasiyetin meşru oluşu ile alakalı olarak şöyle buyurulur: “Birinize ölüm geldiği zaman, eğer mal bırakıyorsa, ana babaya, yakınlara, uygun bir tarzda vasiyet etmesi Allah’a karşı gelmekten sakınanlara bir borç olarak size farz kılındı.”[1]
Hadîs-i şeriflerde de Hz. Peygamber (a.s.), vasiyet edilmesini teşvik buyurmuştur: “Bir Müslüman’ın vasiyet etmek istediği bir şeyi olup da, vasiyeti yastığının altında yazılı olmadan iki gece geçirmesi doğru değildir.”[2] Ayet ve hadis ışığında İslam âlimlerinin tamamı vasiyeti meşru kabul etmişler; dolayısıyla icma oluşmuştur.[3]
Vasiyetin Hükmü Nedir?
Vasiyet müstehap veya menduptur.[4] Sahâbe-i kirâmdan bir kısmı, örneğin İbn Abbas ve İbn Ömer gibi, vasiyet yapmamışlardır.[5]
Genel olarak vasiyet müstehap veya mendup olsa da kul hakkı olan borçların ve Allah hakkı olan orucun fidyesi, zekât, kefaret gibi malî yükümlülüklerin ödenmesini vasiyet etmek vaciptir. Mirastan pay alamayan fakir akrabalara vasiyette bulunmak müstehaptır. Yabancılardan ve akrabalardan zengin olanlara vasiyette bulunmak mübahtır.
Malın Ne Kadarı Vasiyet Edilebilir?
Bir kişi, mal ve haklarının en fazla üçte birini vasiyet edebilir. Kalan üçte iki varisler içindir. Malının yarısını vasiyet etmek isteyen bir sahabeye Hz. Peygamber (a.s.), malının üçte birini vasiyet etmesini söylemiş, hatta bunun bile çok olacağını beyan etmiştir.[6] Varisler fakir ise vasiyet etmemek daha faziletlidir. Varislerden birine yapılacak vasiyet diğer varisler razı olursa geçerli olur.[7] Efendimiz (a.s.), şöyle buyurmuştur: “Allah Teâlâ her hak sahibine hakkını vermiştir. Bu sebeple, vârise (vârislerden biri lehine) vasiyet yoktur.”[8]
[1] Bakara suresi, 2:180.
[2] Buharî, Sahih, Vesâyâ, 1; Müslim, Sahih, Vesâya,1-4; İbn Mâce, Sünen, Vesâyâ, 2.
[3] Merğinânî, el-Hidâye, IV/232; İbn Kudâme, el-Muğnî, VI/444
[4] Merğinânî, el-Hidâye, IV/232; Prof. Dr. Vehbe Zuhayli, el-Fıkhu’l İslami ve Edilletühû, 8/11.
[5] Prof. Dr. Vehbe Zuhayli, el-Fıkhu’l İslami ve Edilletühû, 8/12.
[6] Buhârî, Sahih, Vesâyâ 3.
[7] Mavsılî, el-İhtiyâr, IV/376-377.
[8] Tirmizî, Sünen, Vesâyâ, 5; Ebû Dâvud, Sünen, Vesâyâ, 6.