Sünnet Üzere Yaşamanın Yolları

Sünnet Üzere Yaşamanın Yolları

Umulur ki Müslüman bir sıkıntıya düştüğünde Allah’a yalvarıp istiğfar dilerse, yani Allah’tan kendisini affetmesini isterse, Allah o kulun darlıklarını giderir. Hadiste: “Kim istiğfara devam ederse, Allah o kula her darlıktan çıkış yolu gösterir, her sıkıntıdan onu feraha kavuşturur ve ummadığı yerden onu rızıklandırır.”¹   buyurulmuştur.

Her iyi işe maddi ve manevi yardımda bulunmak, insanlara iyiliği tavsiye etmek, fenalığa ve zulme asla yardımcı olmamak, kötüleri korumamak ve herkesi kötülükten çevirmeye çalışmak da Müslümanların görevlerindendir. Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şeriflerinde şöyle buyurmuşlardır:

“Bir Müslüman kardeşini dünya sıkıntılarından bir sıkıntıdan kurtaranı, Allah ahiret sıkıntılarından bir sıkıntıdan kurtarır. Allah, bir Müslüman kardeşinin ayıbını örtenin ahirette ayıbını örter. Bir kul kardeşinin yardımında olduğu sürece, Allah da o kulun yardımında olur.”² 

Ebû Saîd el-Hudrî (r.a.)’dan nakledilen bir başka hadiste, Resûlullah konu ile alakalı olarak şöyle buyurmuştur: “Bir şeyi kötü görürseniz onu elinizle düzeltin, ona gücünüz yetmezse dilinizle düzeltin, şayet ona da gücünüz yetmezse kalbiniz ile buğz edin. Bu ise imanın en zayıfıdır.”³

DARGINLARI BARIŞTIRMAK

Dargınları barıştırmak için çalışmayı kendisine vazife bilmek, kin gütmemek, kimseye haset etmemek ve herkese faydalı bir insan olmaya özen göstermek de Müslümanların sosyal vazifelerindendir. Resûlullah buyurdu ki: “Size oruç, namaz ve sadakadan derecesi daha yüksek bir amel söyleyeyim mi? O amel iki kişinin arasını düzeltmektir. İki kişinin arasını bozmak ise sevapları siler süpürür.”⁴

  “Birbirinize buğz etmeyin, birbirinize haset etmeyin, birbirinize arka çevirmeyin; Ey Allah’ın kulları, kardeş olun. Bir Müslüman’a, üç günden fazla (din) kardeşi ile dargın durması helal olmaz.”⁵

Ayrıca şöyle de buyurulmuştur: “Allah kime nimetini ikram ederse, çok hamdetsin. Kimin sıkıntıları artarsa çok istiğfar etsin. Kimin rızkı gecikirse çokça ‘la havle ve lâ kuvvete illâ billâh’ desin.”

“Bir kavme misafir olan, onların iznini almadan oruç tutmasın. Bir eve giren, onların gösterdiği yere otursun. Zira evin özel durumlarını onlar daha iyi bilirler. Kin, haset, ibadette tembellik ve evinin maişetini daraltmak Allah’ın sahibine kızdığı davranışlardır.”⁶ 

HAKKI KABUL ETMEK

Kim söylerse söylesin hakkı kabul etmek, ilim ve hüneri, hikmet ve hakikati nerede bulursa almak ve bunda taassup göstermemek de Müslümanların şiarlarındandır. Hadiste şöyle ifade buyurulur: “Hikmet, müminin yitik malıdır. Onu nerede bulursa almaya hak kazanır.”⁷

Olgun ve kâmil bir Müslüman olarak tembellikten uzak durmak, dünya için ölmeyecekmiş gibi çalışmak, yarın ölecekmiş gibi de ahirete hazırlık yapmak önemlidir. Resûlullah şöyle dua ediyor: “Allah’ım âcizlikten, tembellikten, cimrilikten, yaşlılıktan sana sığınırım. Yine ölü ve dirilerin şerlerinden sana sığınırım. Kabir azabından da sana sığınırım.”⁸   

Etraflıca düşünmeden bir iş yapmaya kalkışmamak, ibadetinde acele ederek eksik bırakmamak, hayırlı işlerde geriye kalmayıp daima ileri koşmak da Müslümanların vazifesidir. Resûlullah Efendimiz bu konuda şöyle buyurmuştur: “Acele şeytandan, ağırbaşlılık ise Allah’tandır.”⁹ 

Bir başka hadiste de şöyle buyurulur:  “Bu münafık namazıdır. Oturup güneşi bekler. Batmaya yüz tutunca kalkar (tavuğun) yem topladığı gibi dört rekât namaz kılar. Ve Allah’ı çok az anar.”10

Resûl-i Ekrem (s.a.v.)’in Hz. Ali’ye şöyle dediği nakledilmiştir: “Ey Ali! Üç şeyde acele et, onları tehir etme. Hazır olduğunda namaz, hazır olduğunda cenaze ve dengi bulunduğunda bekâr kız.”11

  1.     Ebû Dâvûd, İstiğfar, 2
  2.     Taberânî, Mucemu’l-evsat, II, 269
  3.     Müslim, İman, 78
  4.     Ebû Dâvûd, Edep, 58
  5.     Buhârî, Edep, 57-58
  6.     Taberânî, Mucemu’l-evsat, 56
  7.    Tirmizî, İlim, 20
  8.     Buhârî, İstiaze, 4
  9.     Ebû Ya’lâ, Müsned, VII, 247
  10.     Müslim, Mesâcid, 195
  11.     Tirmizî, Salat, 16