Şiddet ve Cinsiyet

Şiddet ve Cinsiyet

Her aklı selim gibi biz de her şeyden önce kadına yönelik şiddetin yanlış olduğunu baştan vurgulayalım. Diğer taraftan, her ne kadar şiddet söz konusu olduğunda şiddet uygulayan kesim olarak erkekler öne çıksa da şiddetin erkeğin tekelinde olmadığına dikkat çekmeye çalışalım.

Cinsiyet söz konusu olduğunda, şiddetin varlığını belirleyen gücün çok farklı yüzlerini görürüz. Erkeğin sahip olduğu yaratılış özelliklerinden kaynaklı fiziksel güç, var olan güç türlerinden birisidir sadece. Aynı şekilde, kadının da letafetten kaynaklı bir cazibe ve çekim kuvveti vardır.

Potansiyel olarak sahip olunan her türlü kudret, kendini ortaya koymaya yönelik eğilime sahiptir. Bu eşyanın doğası gereğidir ve sıklıkla da imkân oluştuğunda erkek gücünü ve kadın cazibesini harekete geçirir.

Öte yandan gücün akli ve iradi kullanımına sahip yegâne varlık insandır. Bu sebeple mevcudat içerisinde ahlaki kriterler ile ölçülebilen davranışlar ortaya koyması da yine sadece insandan beklenir. Erkeğin fiziksel gücünü yerinde kullanması (iş gücü, emek vs.) nasıl onun ahlakiliğinin göstergesi ise, kadının da cazibesini doğru bir mecrada kullanması icap etmektedir.

Kadın erkeğin fiziksel gücü karşısında zayıfken, erkek de kadının cazibe kudreti karşısında zayıftır. Aradaki fark, erkeğin gücünü kadın karşısında kullandığında bunun göze batar bir kabalıkta olmasıdır. Oysa kadın cazibesini cins-i latif olmasının icabı çok mahir bir biçimde, yumuşak güç (soft power) şeklinde ve göze kaba gelmeyecek tarzda kullanabilmektedir. Bu da şiddet ile ilgili kavramın çağrıştırdığı tüm menfi tepkilerin, erkekler tarafından tek başına göğüslenmek zorunda kalınması anlamına gelmektedir.

Yani.. Erkek, fiziksel şiddet ortaya koyma imkânına sahipken, kadın cazibesini kullanarak psikolojik şiddet uygulama olanağına sahiptir. Karşılıklı muhabbet ve şefkatten yoksunlaşan bir ilişki tarzının hâkim olduğu kadın-erkek birlikteliğinde, herkes elindeki gücü sonuna kadar istismar edebilmektedir.

Oysa insan olmak, ahlaklı olmayı gerektirir. Ahlaklı olmak ise malik olunan imkânlardan, adil ve doğru bir şekilde faydalanmaktır. Esasında, cinsiyetler arası şiddet sorununun çözümü basittir. Kadın veya erkek olmanın aslî kimliğimiz olmadığını hatırlamamız ve insan olmaya gayret göstermemiz yeterlidir. Kadını feminizm, erkeği maçoluk kurtarmayacaktır. Bizi kurtaracak olan, insanlıktan aldığımız nasiptir. Birbirimize karşı duyacağımız muhabbet ve merhamettir.