Şiddet Hiçbir Sorunun Çözümü Olamaz

Şiddet Hiçbir Sorunun Çözümü Olamaz

Son haftalarda gün geçmiyor ki yeni bir saldırı, yeni bir tehdit yeni bir şiddet veya aşırılık haberi almayalım. Fransa’da ardı ardına yaşanan çirkin saldırıların ardından Avusturya’nın başkenti Viyana’da 4 kişinin ölümüne 14 kişinin da ağır yaralanmasına yol açan saldırı ile irkildik. Elinde ağır silahlarla profesyonel bir şekilde masum insanlara ateş açan canilerin görüntüsü kanımızı dondurdu.

Terörist vurdu Müslüman kurtardı

Viyana’daki bu terör saldırısı tüm dünyanın dikkatini çekerken, saldırıda Türkiye kökenli iki Müslüman gencin yaralı bir polise ve yaşlı bir kadına yardım ettiği ortaya çıktı. Aynı şekilde Filistinli bir genç de yaralı polise yardım etti. Can pazarına dönmüş bir ortamda Müslüman bu 3 gencin, kendi hayatlarını tehlikeye atarak yaptığı bu kahramanlıklar gerçek İslam’ın ve hakiki Müslümanlığın ne olduğunu gözler önüne serdi. Böyle Müslümanlar var olduğu müddetçe çeşitli adlar adı altında sözde “İslam” adına cana kıyan gözü dönmüşlerin İslam’ın adını karalamaya gücü yetmeyecektir.

Bu hususta Avusturya Başbakanı Kurz’un “Bizim düşmanımız aşırılık ve teröristlerdir. Bu, Müslüman ve Hıristiyanlar arasında bir çatışma değil, medeniyetle barbarlık arasındaki bir kavgadır.” sözleri içimize su septi. Umuyoruz ki Avusturyalı yetkililer bu anlayışla terörle mücadele etmeye devam eder.

10 yaşındaki çocuklara terörist muamelesi

Fransa’da ise bir öğretmenin öldürülmesinin ardından yükselen tansiyon durulmuyor. Pek çok siyasi ve medya mensubu Müslüman karşıtı açıklamalarıyla âdeta yaşananların sorumluluğunu ülkedeki Müslümanlara kesiyor. Öyle ki, Fransa İçişleri Bakanı Gerald Darmanin, cemaatçiliğe yol açacağı gerekçesiyle ülkedeki marketlerde helal gıda ürünleri için özel reyonların bulunmasından dahi rahatsız.

Müslümanlara karşı yapılan haksızlıklardan en uç noktalardan birine de Albertville’de tanık olduk. Okullarında Hz. Muhammed’e hakaret içeren karikatürlerle ilgili öğretmenlerine verdikleri cevaplar nedeniyle “terörist muamelesi” gören ve sabah erken saatlerde evleri polis tarafından basılarak karakolda sorgulanan 10 yaşındaki 3’ü Türk, 1’i Mağrip kökenli 4 çocuk ve ailelerine yapılan muamele asla kabul edilir bir durum değildir.

Sabahın erken saatlerinde uzun namlulu silahların gölgesinde uyanan çocukların 11 saat gözaltında tutularak, “Namaz kılıyor musunuz, camiye gidiyor musunuz, oruç tutuyor musunuz?” gibi bir Müslüman’ın iman ve ibadeti ile ilgili en temel sorularla sorgulanması ile ulaşılmak istenen sonuç nedir? Namaz kılmak, camiye gitmek radikallik midir? Çocukların yaşadığı bu korku dolu anların neden olduğu travmanın onların tüm hayatını etkileyeceğini düşünmeden yapılan bu eylem apaçık bir psikolojik şiddettir. Şiddetin her türlüsünün de hiçbir soruna çözüm olmadığı ve olmayacağı aşikardır. Fransa’nın bu despot tutumu ülkede yaşayan Müslümanları âdeta diken üstünde yaşamaya mahkûm etmektedir.