Sevgi Neydi? Sevgi Yaşatmaktı..
- AİLE
- 21 Şubat 2023
Deli gibi sevmek, kötü bir şey mi? Akıllı gibi sevilemez mi? Akıllı gibi nasıl sevilir bilmiyorum ama deli gibi sevenlerin nasıl sevdiğine şahitlik ediyoruz bazen. Mesela işini deli gibi sevenlerin, âdeta işi ile evli gibi hayatının anlamını işinin oluşturduğunu, işinden başka bir şey düşünmediğini görüyoruz. Öyle ki, sevdiği kızla tanışma yemeğinde içten yanmalı motorların çalışma sistemini anlata anlata bitiremeyen makine mühendisi görebilirsiniz. Rüyasında borsada yükselip düşen, hisse senetlerini takip eden finansçıya ne dersiniz? Sahi, sevgi neydi?
AİLE Eşe “Fakat”Sız SevgiYeni aldığı arabasını sokağa park ettiğinde, gecede üç defa kalkıp arabasına bakanları gördünüz mü? Bir insana çarptığında arabasına bir şey olmuş mu diye önce arabasını inceleyecek kadar, insanlıktan çıkanları gördünüz mü? Çocuklarına göstermediği ilgi ve şefkati arabasına gösteren hatta arabası ile konuşanlara ne dersiniz? “Hadi canım! Bu kadarı da fazla ama!” diyeceğiniz kadar ruhunu arabası ile bütünleştirmiş, aracın kontak anahtarını yastığının altına koymadan uyuyamayanları duydunuz mu?
SEVGİDE ÖLÇÜ
Kimin, neyi, nasıl ve hangi ölçüde seveceği, elbette kendisini ilgilendirir. İnsanların kalbine ipotek koyma gibi bir lüksümüz yok. Ama bu sevgi hem sevene hem sevilene zarar vermemesi gerekir. Hep sevgiden söz ediyoruz ama bir de bu sevginin zıddı var. Çünkü her şey, zıddı ile kaimdir. Sevginin zıddı da nefret olduğuna göre sevgide olduğu gibi nefretin ölçülü olması gerekmez mi?
İTİDALLİ OLMAK
Ölçülü olmak demişken… Nedir ölçülü olmak? Ölçülü olmak, diğer bir ifadeyle itidalli olmak, insan hayatındaki dengedir aslında. İtidal, adalet kelimesi ile aynı kökten gelir. Genel tanım olarak, “iki aşırı tutum ve davranış arasındaki orta hâl” olarak tanımlanırken “orta hâlde bulunma, ölçülü ve ılımlı olma, soğukkanlılık, denge, düzgünlük, doğruluk” şeklinde açıklanmaktadır. Ahlaki ve psikolojik olarak ise “mizaç, karakter ve ahlâkta aşırılıklardan uzaklık, ılımlılık, denge” şeklinde tanımlanmaktadır. (1)
İnsanların, ahiret yurdunu unutup tamamen dünyevileşmesi; parayı, pulu, makamı, serveti ve dünya konforunu yaşamın amacı hâline getirmesi, sadece dünyalık bir yaşam sürmek; önerilen bir yaşam biçimi değildir. Parayı, dünya malını araç olmaktan çıkarıp amaç hâline dönüştürmek; Müslüman’a yakışan bir tutum değildir. Lakin din ve ibadet adına bütünüyle dünyadan kopacak şekilde aşırılığa kaçmak da Müslüman’a yakışan bir tavır değildir.
AİLE Herkes Sevgisini Kendi Kalbinin Renginde YaşarİFRAT VE TEFRİT
İtidal, ölçülü olmak, dengeli yaşamak; normal olarak kabul edilmiş ve eksik yahut fazlalık “aşırılık” olarak belirlenmiştir. Şayet bu aşırılık fazlalık yönündeyse “ifrat”; eksiklik yönündeyse “tefrit” olarak tanımlanmıştır. Dün deli gibi sevdiğimiz birisine bugün delicesine düşman olmak, doğal değil yani. Bu hususta Allah Resulü (s.a.v.): “Dostunu severken ölçülü sev, zira günün birinde düşmanın olabilir. Düşmanına da ölçülü bir şekilde buğzet, çünkü günün birinde dostun olabilir.” (2) buyurmuşlardır.
İnsanların sahip oldukları dünyevi zenginlik miktarı eşit olmadığı gibi harcama alışkanlıkları da eşit değildir. Bazı insanlar harcama yaparken ceplerinde akrep varmış gibi elini cebine atmaktan geri dururlar. Yani olağanüstü cimri davranırlar. Bazı insanlar da o kadar bonkör davranırlar ki, ellerinde avuçlarında ne varsa saçıp savururlar. Değil yarın, bir saat sonrasını bile hesap etmezler. Bu savurganlığın sonucu olarak, geçinmek için başkasının yardımına ihtiyaç duyarlar. Rabbimiz bu konuda: “Rahman’ın o has kulları ki harcadıkları zaman ne israf ne de cimrilik ederler; harcamaları bu ikisinin arasında dengeli olur.” (3) buyuruyor.
ADALET TOPLUMSAL DENGE SAĞLAR
İtidal kelimesinin adalet ile aynı kökten geldiğini ifade etmiştik. Adalet, eşitlikten farklı olarak toplumsal bir denge sağlar. Şöyle ki, bir insan için aşırılık olarak görülen bir davranış, başka bir insan için normal olabilir. Örneğin zenginin cömertliği, askerin kahramanlığı, annenin şefkati kendi doğal seyri içinde normaldir. Yani bir kadının, soğukta üşüyen çocuğu için kendi üzerindeki kabanı çıkartıp çocuğunun üzerine örtmesi, abartılı bir davranış değil; annelik şefkatinin bir göstergesidir.
Annelik şefkatinin, bebeğini yaşatması gibi; sevgilerimizin de bizi yaşatması lazım. Seveni de sevileni de koruması lazım. Deli gibi severken, delice işler yapıp; hayatları ziyan etmemek lazım. Kendimiz ile barışık olacak kadar kendimizi sevmek önerilen bir tavır iken; narşist düzeyinde bir kibirle kendimizi sevmek, gözümüzü ve gönlümüzü kör eder. Ölçülü düzeyde infak etmek, rızkımızı nifaktan korurken; savurganlık yapmak yahut cimri davranmak varlığımıza zarar verir. Allah dostunu, Allah’a dost olduğu için sevmek bir ibadet iken, insanüstü gibi sevmek, imanımıza zarar verebilir. Oysa sevmek, zarar vermek, yok etmek için değildir. Sevmek, yaşatmak içindir.
1) TDV İslam Ansiklopedisi, İtidal Maddesi.
2) Tirmizî, Birr, 60; İbn-i Ebî Şeybe, Musannef, VII, 259/35876.
3) Furkân suresi, 25:67
yusufyesilkaya@gmail.com