Seven ve Sevilen Eş Olmak

Seven ve Sevilen Eş Olmak

Allah’a inanmak, O’nu sevmektir de. “De ki, eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve…” (Âl-i İmran, 3:31)  ayetinde “İman ediyorsanız” demek yerine, “seviyorsanız…” buyurulması, sevginin imanla özdeşliğini vurgulama amaçlı olsa gerek. Allah, hoşnut olduğu soylu kullarının niteliklerini şöyle belirtmektedir: “Allah onları sever, onlar da Allah’ı severler.” (Maide suresi, 5:54).

Sevgi, sadece sözü edilecek bir şey değil; onun, tutum ve davranışlarla somutlaşması, bir hayat tarzı olarak görünürlük kazanması da gerekmektedir. Nitekim, Allah’ı sevmenin de,  tutum ve davranışlar olarak somutlaştırılıp  görünür kılınması istenmektedir (Âl-i İmran, 3:31.).

“Bal bal demekle ağız ballanmaz.”  Söz gelimi, tutum ve davranışlarıyla, densizce sözleriyle eşini sürekli üzüp mutsuz eden birinin, onu sevdiğini iddia etmesinin bir anlamı yoktur. Sevginin özünde karşılık beklemeden verme, özverili olma, kötülüğe bile iyilikle karşılık verebilme, empati yapma, affetme,  fedakârlık, özgecilik şefkat, merhamet … gibi soylu duygu ve düşünceler yer almaktadır. Bu duygu ve düşüncelere sahip olmak, bireyi güçlü kılar.

Bu güç sayesinde birey, sergileyeceği güzel tutum ve davranışlarla  sorunlarını rahatlıkla çözebilir ve bu sayede kötülükleri hayra dönüştürerek mutluluk üretebilir. Çünkü, sevgiden kaynaklanan güzel tutum ve davranışlar, aynı zamanda sevgiyi doğurur:  “İman edip imanla uyum içinde tutum ve davranışlar sergileyenlere gelince, Rahman onlar için sevgi yaratır.”(Meryem,19: 96) Yani, Rahman onları sever ve seven insanlar haline getirir ve başkalarına sevdirir; seven ve sevilen olurlar. Hz. Peygamber(s.a.v.), Allah’ın, bir kulu sevdiğinde onu Cebrail’e, göklerdeki varlıklara ve yerdeki insanlara sevdireceğini bildirmiştir (Buharî, Bed’u’l-halk, 6, Edeb, 41).

Asıl sevilecek zat, Allah’tır. İnsanı özgürleştirip güçlü kılan hasbî Allah sevgisi, O’nunla ilişkileri nedeniyle bütün varlıkları kapsar. Yunus’un dediği gibi, Yaratan’ı seven, O’ndan  ötürü yaratıkları  da, sever.  İnsanın idrâk düzeyi yükseldiği ve buna bağlı olarak duyguları inceldiği oranda böylesine nitelikli sevgiye sahip olur. Peygamber, sevme olmadan imanın oluşamayacağını bildirmektedir: “Siz iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız…”(Müslim, İman, 93.)

Kişinin eşi, yaratılmışlar arasında öncelikle sevmesi ve onun tarafından sevilmesi gerekenlerdendir. Eşine karşı sevgi üretememiş ve onun sevgisini kazanamamış kişinin insanlığını, dolayısıyla dindarlığını sorgulamak gerekmez mi?