Salgın Süresince Ramazan Yok mu?

Salgın Süresince Ramazan Yok mu?

Salgın süresince ramazan yok mu? Bu soru Alman kamu yayın kuruluşu ARD’nin Kahire muhabiri Björn Blaschke’ye ait. İşin doğrusu, haber konuyu güzel bir şekilde izah ederken, dinleyenler ya da okuyanlar maalesef bazı konuları yanlış anlamış bulunuyor. Bu konuda bilgi eksikliği veya dinî ve kültürel idrakin farkı olduğu ortada. Bu yazımızda, konu etrafındaki çeşitli soruların cevaplarını arayalım.

Ramazan Ayı Ertelenebilir mi?

İlgili haberin başlığında sanki Ramazan ayının ertelenmek istendiği gibi bir anlam çıkmaktadır. Halbuki, haber tümüyle okunduğunda, Ramazan ayının ertelenmesi söz konusu değildir. Ertelenmek istenen şey, salgın geçene kadar orucun ertelenmesidir. İslam kültürünü ve tarihini bilmeyenler, orucun ertelenmesi ile Ramazan ayının ertelenmesi arasında bir fark göremiyor olabilirler. Ancak, İslam’a göre bu ikisi arasındaki fark öylesine büyüktür ki, neredeyse iman-küfür arasındaki fark gibidir. Zira Kur’an’da “Haram ayları ertelemek, ancak inkarda daha da ileri gitmektir.” (Tevbe suûresi, 9:37) buyurulmaktadır.

Görülüyor ki, bir zamanlar Arap müşriklerinin yaptığı gibi haram aylarının sırasını değiştirmek, Allah tarafından ayet ile yasaklanmış, Peygamber Efendimiz tarafından da veda hutbesinde kesinlikle buna uyulması emredilmiştir.

Nesî Uygulaması

Bilindiği gibi Araplar arasında, haram ayların yerini değiştiren ve haccın belirli bir mevsime gelmesini sağlayan bir uygulama vardı. Buna nesî denilirdi. Nesî uygulamasıyla, 12 kamerî ay 13 aya çıkartılmakta dolayısı ile, hac mevsimi istenilen zamana getirilmekte idi. İslam âlimlerine göre, bir nevi kamerî takvimin, güneş takvimine denkleştirilmesi olan bu uygulama, Veda haccının yapıldığı yıl ortadan kaldırıldı.

Kur’an’da, “Şüphesiz Allah’ın gökleri ve yeri yarattığı günkü yazısında, Allah katında ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dördü haram aylardır. İşte bu doğru hesaptır.” (Tevbe suresi, 9:36) buyurulmaktadır. Peygamber Efendimiz, bu ayetle ayların normal yerine geldiğinin açıklandığını bildirmiş ve şu ilanı yapmıştır: “Devamlı dönmekte olan zaman, Allah’ın gökleri ve yeri yarattığı günkü asıl hâline dönmüştür. Bir yıl, on iki aydır. Bunların dördü haram aylarıdır. Üçü arka arkaya gelen zilkade, zilhicce ve muharrem, dördüncüsü de cemaziyelahir ile şaban’ın arasındaki recep’tir.” (Ebû Dâvûd, Menâsık 11. H. No: 1947)

Görüldüğü gibi, İslam’da ayların yerlerinin artık değiştirilmesi mümkün değildir. Bunun içindir ki Ramazan ayı ile birlikte diğer hicrî aylar, miladî takvime göre her sene 10-11 gün daha erken başlamaktadır.

Orucun Farziyyeti

Oruç mükellef bir Müslüman için Ramazan ayında farzdır. Yani, orucun farziyyeti rRamazan ayına bağlıdır. Kur’âan-ı Kerîim’de “Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı. Oruç, sayılı günlerdedir.” (Bakara suûresi, 2:183-184) buyurulmaktadır. Bu sayılı günler ise Ramazan ayı günleridir.
185. ayette oruç ayının Ramazan ayı olduğu çok açık bir şekilde beyan edilmektedir: “(O sayılı günler), insanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur’an’ın kendisinde indirildiği Ramazan ayıdır. Öyle ise içinizden kim bu aya ulaşırsa onu oruçla geçirsin.” Ayet-i kerîimelere göre orucun farz olduğu ay Ramazan ayıdır. Ramazan ayının yeri ise asla değiştirilemeyecektir.

Oruç Tutmak Ertelenebilir mi?

Bu durumda, ARD’nin haberinde söz konusu olan Ramazan ayının ertelenmesi değil, oruç tutmanın ertelenmesi daha doğrusu kaza yapılmasıdır. Habere göre Ezher Üniversitesi’ne bağlı Daru’l İfta, bu sene orucu erteleme gibi bir niyet taşıyor. Henüz kesinleşmese de Dünya Sağlık Örgütü’nün bazı kararları bekleniyormuş. Bu konuda da eksik bir bilgi vardır. Zira, hem Kur’an hem de Kur’an’ın uygulayıcısı olan Peygamber Efendimiz yolcu ve hasta olanları, Ramazan ayında oruç tutmaktan zaten muaf tutmuştur. Bugünkü tabiri ile oruçlarını başka bir zamana ertelemişlerdir. Dikkat edilirse, başka bir aya ertelememiş, ya da Ramazan ayının yerini değiştirmemiştir.

“Sizden kim hasta, ya da yolculukta olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutar.” (Bakara suûresi 2: 184) ayetine göre, hastalar hastalıktan kurtulunca, yolcular da yolculukları bitince oruç tutmaya başlarlar. Peygamber Efendimiz hastalıklara hamileliği ve emzikli olmayı da ilave etmiş ve şöyle buyurmuştur: “Allah, yolcudan orucu ve namazın yarısını kaldırmıştır. Hamile ve emziren kadından da oruç tutmayı kaldırmıştır.” (Tirmizî, Savm, 21. Hadis No: 715)

Salgın Süresince Herkes İçin Oruç Tutmak Ertelenebilir mi?

Burada, herkes için eşit ve aynı olan bir hüküm bulunmamaktadır. Aksine, her bir şahıs için ayrı ayrı hüküm vardır. Dolayısıyla toptan herkesi bağlayan bir hükme ancak yeni meseleler ortaya çıktığında varılabilir. Salgın herkesi etkilemektedir. Salgının önlenmesinde ve yayılmasının durdurulmasında sağlıklı olanlar da bir şeyler yapmak zorundadır. Bununla birlikte, herkesin sürekli su içmesi ya da yemek yemesi gerektiği konusunda henüz her hangi bir önlem söz konusu değildir. Bu duruma ancak hazık doktorlar karar verebilir.

Gayrımüslim Hazık Doktor Olabilir mi?

Hazık doktor, alanında uzmanlaşmış doktor demektir. Eski dönemlerde hazık doktor aranması, tıp eğitimi almadığı hâlde doktorluk yapan insanların var olmasından kaynaklanmaktadır. Bu durum o dönemlerin toplumsal bir gerçekliğiydi. Ama, bazı fetvalarda doktorun dindar olma şartı da görülebilmektedir ki, burada durum biraz değişmektedir.

Şöyle ki: Doktorlar, tedbiren hastalara bazı şeyleri yasaklar, bazı şeyleri de yapmayı emrederler. Bu yasak ve emirler arasında dinen yapılması gereken bir ibadeti engelleyen durumlar da olabilir. Doktorun bu konuyu bilmesi gerekir. Hasta için gerekli ise hasta dinî vazifelerini erteler, doktorun emirlerine uyar.

İşte bu durumda, gayrımüslim bir doktorun hazık doktor olup olamayacağı gündeme gelebilir.

Hazık olma hâli aslında dindarlıkla alakalı bir durum değildir. Dolayısıyla bugün bildiğimiz her doktor alanında hazık doktor olabilir. Din veya kültür farklılığını ise ya hastanın kendisi ya da bu konuyu bilen bir Müslüman ilgili doktorla görüşerek ortadan kaldırabilir.