Şakalaşma

Şakalaşma

İbn Abbâs’tan (r.a) rivayet edildiğine göre Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu:

“(Din) kardeşinle yersiz münakaşa etme, onun hoşuna gitmeyecek şakalar yapma ve ona verdiğin sözden cayma!” 1

Hadisin tercümesinde geçen “yersiz münakaşa” tabiri, orijinal metnindeki “mirâ’, mümârât” kelimesine tekabül eder. Çünkü mirâ kelimesinde, itikâdî, amelî veya ictimâî-ahlâkî bahislerde inat ve ısrarla haksız olarak sürdürülmek istenen münakaşa/ münazara ve çekişme/ niza manası mevcuttur. Hadis metninde geçen mizah ise şakalaşmak, şaka, latife, eğlence manasına gelir. Meydana gelen sosyal ve siyasi gelişmelerin komik ve gülünç taraflarını ortaya koymayı hedefleyen sanat türü de mizah adını alır.

Resûl-i Ekrem’in Medine’de Ebû’d-Derdâ ile kardeşlik bağı (muâhât) kurduğu ve Yezîd b. Muâviye kumandasında gerçekleştirilen İstanbul seferine iştirak eden Avf b. Mâlik (v. 73/692), latife yapmayı seven bir sahâbîdir. Bizzat kendisi anlatıyor:

Tebük Gazvesi’nde Resûlullah (s.a.v.)’i küçük deri çadırında ziyaret ettim. O’na selam verdim, selamımı aldı ve:

-Gir, buyurdu. Ben (çadırın küçük olmasından ötürü):

-Bütün vücudumla mı gireyim, yâ Resûlallah? diye sordum: O’da:

-Bütün vücudunla gir, buyurdu. Bunun üzerine ben de içeri girdim.2

Yaşlı bir kadın Peygamber’in (s.a.v.) yanına gelerek, “Yâ Resûlallâh! Beni cennete koyması için Allah’a dua et.” dedi. Peygamber (s.a.v.) ona “Yaşlı kadın cennete giremez” deyince, (latifeyi fark edemeyen) kadın üzülüp ağladı. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.), “Ona haber verin, yaşlı olarak cennete girmez. Zira Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Şüphesiz biz onları yepyeni bir hayatta tekrar var etmiş olacağız ve onları sevgi dolu, uyumlu bakire eşler olarak yaratacağız.”3

Resûl-i Ekrem’in ve ashâb-ı kirâmın yukarıdaki söz, hareket ve davranışları, meşru ve makul çerçevede yapılan ölçülü şakalaşmaların mümkün olduğunu gösterir. Ne var ki, latifelerin kıymeti latif olmasıyla ölçülür. Aslı olmayan komik ve yalan sözlerle, vakarı yok eden yüz kızartıcı konuşmalarla veya müstehcen fıkralarla muhatapları dinlendirme veya eğlendirme düşüncesi, İslam ahlakıyla bağdaşamaz, bağdaşmamaktadır. Çünkü sınırı aşan ve aşırıya kaçan mizah anlayışı kahkaha ile çok gülmeyi beraberinde getirir. Çok gülmek ise insanın gönül dünyasını zayıflattığı gibi, vakarını da yok eder.

(Hadisin açıklamasına gelecek sayımızda devam edeceğiz.)

  1. Tirmizî, Birr, 58. Tirmizî, hadisin isnâdının hasen-garîb (ferd) olduğunu söyler.
  2. Ebû Dâvud, Edeb, 84.
  3. Tirmizî, eş-Şemâil el-Muhammediyye, s. 117-118;