Sadaka ve İnfak Allah’a Karşı Sadakat Göstergesidir
- HAYAT
- 17 Nisan 2020
Sadaka, insanın insanlara iyilikte bulunarak Allah’a karşı sadakatini göstermesidir. Verilen sadaka işte bu anlamı ifade eder.
Kul sadaka verirken sanki şöyle demiş olur: Ey Rabbim! Sen bana mal ve imkân verdin. Bu sebeple muhtaç olan kullarını gözetmemden hoşnut olduğunu ifade buyurdun ve teşvik ettin. Ben de buna sadakat göstererek mal varlığımın belli bir kısmını senin muhtaç kullarına ayırıp veriyorum.
Sadaka mal vermek suretiyle gerçekleştirileceği gibi; insanlara güler yüz göstermek, güzel sözler söylemek, onları hoş görmek, yollarda insanlara ve araçlara zarar verecek taşları ve diğer engelleri kaldırmak, çöpleri temizlemek yahut gerekirse susuz kalan hayvanlara su vermek, yemek yedirmek ve barındırmak da sadaka olarak değerlendirilmiştir.
İyiliği emredip kötülükten sakındırmak da bir sadakadır. Çünkü, insanlara fayda getiren şeyleri yapmak, zarar verecek olan unsurları ortadan kaldırmak için ikaz etmek de en büyük sadakalardandır. Kur’an bize bunları tavsiye etmiş, Hz. Peygamber de bu hususları teşvik etmiştir.
Gönüllü sadakalar dışında, zorunlu olarak yapılması gereken mali yardımlara zekât yahut fitre denir. Bunlar verilmesi zorunlu olan sadaka türlerindendir ve farzdır. Bu kefaretler bir tür cezalandırma niteliği taşımaktadır.
Aslında sadaka denilince, ilk akla gelen şey farz ve vacip dışında gönüllü olarak yapılan diğer nafile sadakalardır.
Allah sadaka vermeyi övmüş ve şöyle buyurmuştur: “Sadaka veren ve Allah’a güzel bir şekilde borç veren erkek ve kadınların sevabını Allah kat kat yapar ve onlar için üstün bir ecir vardır.” (Hadîd suresi, 57:18)
Sadaka, sadece mal ile yapılan bir ibadet olmayıp toplumun bütün fertlerini de kuşatan bir kulluk şeklidir.
Sadaka insan hayat bütünlüğü sağlar
Bir Müslüman’ın, ailesinin geçimini sağlamak için çalışması sadaka olduğu gibi, susayan bir hayvana su veya yiyecek vermesi de sadakadır. Sadaka bu yönüyle insan-hayat bütünlüğünü sağlayacak etkili bir kulluktur
Hz. Peygamber, “Her Müslüman’ın bir sadaka ödemesi gerekir.” buyurdu. Kendisine, “Eğer verecek bir şey bulamazsa ne yapacak?” sorusu yöneltilince, “Elleri ile çalışır, hem kendisine faydası olur, hem de sadaka verir.” cevabını vermiştir. “Eğer bunu da yapamazsa?” şeklinde tekrar bir soru daha yöneltilince, “Zor durumda kalan kimseye yardım eder.” buyurdu. “Buna da gücü yetmezse?” sorusuna ise, “Kötülüklerden sakınır, bu da bir sadakadır.” buyurdu. (Buharî, Zekât, 30)
Sadaka vermek bir kulluk görevi olduğu gibi, karşılıksız borç vermek de büyük bir sadakadır. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: “Sadaka on misli sevap kazandırır; borç vermek ise on yedi misli sevap kazandırır.” (İbn Mâce, Sadakât, 19)
Sadaka iki kısımda değerlendirilmiştir. Biri kullanılıp tüketilen ve devam etmeyen sadakadır, diğeri ise kalıcı olan ve devam eden sadakadır. Malını Allah yolunda vakfetmek ise devam eden sadaka (sadaka-i câriye) kısmındandır. Bunun gibi, malı ile ilme hizmet etmek de kalıcı sadakadır. Hatta sadakaların en büyüğü ve en kalıcı olanı ilme yapılan yatırım, ilim yolcularına verilen maddi manevi destektir.
Kur’an zorunlu olan harcama emirleri yanında, inananları Allah yolunda mali harcamalarda bulunmaya da teşvik etmiştir. “Allah yolunda neyi harcarsanız o size geri verilecektir.” (Enfâl suresi, 8:60) ve “Sevdiğiniz şeylerden vermedikçe takvaya ulaşamazsınız.” (Âl-i İmrân suresi, 3:92)
Müslüman sadece kendisi için yaşayan bir varlık değil aynı zamanda toplumu için de yaşayan, sevinen, üzülen ve toplumuyla bütünleşen bir kuldur.
Genel olarak infaktan, topluma yapılan ihtiyari harcamalarla hayır ve hasenat anlaşılır. Allah rızasına dayalı olarak toplum yararına yapılan yatırımlar da infak kabul edilerek, kişileri alan el olmaktan kurtarıp veren el durumuna yükseltmek de Allah’ın vereceği ecir ve mükâfatların içinde değerlendirilir.