Ramazan Ayına Layık Bir Müslüman Olmak İçin
- HAYATSürmanşet 1
- 1 Mayıs 2020
Bu sorulara kendi kalbimizde, kendi gönlümüzde cevap verebilirsek, işte o zaman ramazan ayı bizler için, şeytanların bağlandığı, cehennem kapılarının kapandığı ve cennet kapılarının sonuna kadar açıldığı bir ay olacaktır.
Rabbim bizlere ramazan ayını bu şekilde geçiren Müslümanlardan olmayı nasip etsin.
Ramazan ayı, Allah’ın şeytana, “Şüphesiz kullarım üzerinde senin bir hâkimiyetin yoktur. Ancak azgınlardan sana uyanlar müstesna.”[1] buyurduğu bir aydır. İnsan, dünyada şeytanın tuzaklarına düşmeyip, dünyadaki varlık nedeni olan kulluk vazifelerini yerine getirirse ve orucunu gayesine uygun olarak tutarsa, şeytanın şeytanlığı ona zarar veremez.
Bu arada hadiste oruçlu kimse için çeşitli müjdeler verilmiştir: “Oruç tutan için iki sevinç vardır. Birisi, iftar ettiği zaman, ikincisi ise, Rabbi ile buluştuğunda.”[2]
Ramazan ayı, fitre ve zekât ayıdır. Müslümanlar, öteden beri bu ayda yapılan amellerin sevabının diğer aylara nispetle kat kat fazla olduğunu bildikleri için, zekâtlarını bu ayda vermeyi tercih ederler.
Zekâtın cemaatle ifası
Ameller ise niyetlere göredir. Allah, amellerimizi, tercihlerimizi ve niyetlerimizi mübarek eylesin. Allah, kulları arasındaki sosyal dengeyi ve adaleti zekât ibadeti ile sağlamıştır. Zekâttan maksadın gerektiği gibi hasıl olması için, nasıl ki namaz ibadeti cemaatle eda edildiğinde yirmi yedi derece üstün oluyor; teravihlerimiz cemaatle kılınınca daha çok anlam kazanıyor ve Allah’ın rahmeti cemaat üzerinde oluyorsa, zekât ibadeti de cemaat hâlinde yapıldığı zaman çok daha anlam kazanıyor ve gayeye uygun oluyor. Daha çok hizmete vesile oluyor ve maksat daha iyi hasıl oluyor.
Ramazan ayı, İslam’ın ilan edildiği aydır. Hira’dan doğan İslam güneşinin yeryüzüne yayılmaya başladığı ve bütün insanlığı kapladığı aydır. Peygamberler silsilesinin son halkasının, semavi dinlerin İslam’da tekâmüle erişinin ve Allah’ın kulları için seçtiği İslam’ın son din oluşunun ilan edildiği aydır. Öyleyse, İslam’a ve Müslümanlara yönelik yapılan haksız itham ve saldırılara karşı, İslam’ın insanlığa getirdiği, hak, adalet, özgürlük mesajını ve insanlığın özlediği ve susadığı ilkeleri tekrar bu vesileyle göstermek gerekir.
Şimdi daha çok dua vaktidir
Ramazan ayı, dua ayıdır. Allah, “Dua edin kabul edeyim.”[3] buyuruyor. Duanın zamanı ve mekânı olmaz. Müslüman, her yerde ve her zaman Allah’a dua etmekle yükümlüdür. Ancak duaların kabule en şayan olduğu zamanlardan birisi de ramazan ayıdır. Dolayısıyla bu ayı iyi değerlendirip, hem nefislerimizin hem de nesillerimizin ıslahı ve kurtuluşu için dua etmeliyiz. Geçmişlerimize hem dua edelim hem de sâlih ameller işleyerek sevabını ruhlarına bağışlayalım. Bu şekilde vefa borcumuzu ödeyelim. Esenlik bekleyen Müslümanlara hem kalbî, hem kavlî, hem de fiilî dualarımızı gönderelim. Çünkü Hz. Peygamber, “Dua ibadetin ta kendisidir.”[4] buyurmaktadır. Evet! Dünya Müslümanlarının bu gün duaya ihtiyaçları, her zamankinden daha fazladır. Duaların reddedilmediği uygun zamanlardan birisinin de ramazan ayında oruç tutan müminin iftarda yapacağı dua olduğunu Hz. Peygamber ifade buyurmuştur.
Ramazan ayı, Kadir Gecesi’nin içinde bulunduğu aydır. Allah, bu gece hakkında, “Bin aydan hayırlıdır.”[5] buyurmuştur. Yapılan ibadetler, ameller, dualar, iyilikler binle değil bin ay ile çarpılır. Amellerdeki ihlas ve samimiyete göre sevaplar daha da artırılır. Bu geceyi dünya mazlum ve mağdurlarının dertlerine ortak olarak geçirmek gerekir. Çünkü Allah’ın rızasını en çok celbeden amel, mazlum ve mağdur kulları memnun eden davranışlardır. Avrupa’da yaşayan Müslümanların uzatacağı kardeşlik ve yardım eli nefisleri ve nesilleri tehlikede bulunan Müslümanlar için kurtuluş vesilesi olacaktır.
Ramazan ayı, inançtır, fikirdir, zihniyettir ve bir medeniyettir. Zira oruç, bir aylık oruçtan daha ziyade bir anlayış vermektedir. O da insanoğlunun bir hayat boyunca dünyanın aldatıcılığına, şeytanın kuşatmalarına, bütün kötülere ve kötülüklere karşı korunma; yani oruç tutma anlayışına ve zihniyetine sahip olması demektir.
Camilerimizde cemaatimizle beraber olamadığımız, iftar sofralarında tanıdık tanımadık kardeşlerimizle Allah’ın nimetlerini bir arda tadamama zorunda kaldığımız şu hüzünlü günlerimizde ramazanınız, bereketli ve rahmetli geçsin. Tuttuğunuz oruçlar makbul olsun!
[1] Hicr suresi, 15:42
[2] Müslim, Sıyâm, 164
[3] Gâfir suresi, 40:60
[4] Tirmizî, Tefsir, 4
[5] Kadir suresi, 97:3