Radyoterapide “Nokta Atış”la Tümör Tamamen Yok Edilebiliyor
- SAĞLIK
- 21 Şubat 2023
Türk Radyasyon Onkolojisi Derneği Başkanı Prof. Dr. Gökhan Özyiğit, tedavide yaşanan tüm gelişmelere karşın kanserin, hâlâ ölüm nedenleri arasında tüm dünyada ikinci sırada yer aldığını söyledi.
KANSER KAYNAKLI ÖLÜMLERDE DÜŞÜŞ
1990’lı yıllarda tepe noktaya ulaşan kansere bağlı ölüm oranlarında, tütünle mücadele başta olmak üzere etkin kanser önleme programları, kanser taramaları, etkin cerrahi, radyoterapi ve ilaç tedavileri sayesinde önemli oranda düşüş olduğunu da vurgulayan Özyiğit, “Son 30 yılda, kanser kaynaklı ölüm oranlarındaki düşüş yüzde 33 olarak belirlendi. Bu çok önemli bir veri.” dedi.
Özyiğit, akciğer kanseri gibi, kanserden ölümler arasında ilk sıralarda yer alan hastalıklarda dahi, ilk kez ölüm oranlarının azaldığının altını çizerek, kanser ölümlerinin yüzde 70’e yakınının düşük-orta gelir düzeyindeki ülkelerde görüldüğünü bildirdi.
“BİRÇOK KANSER TÜRÜNDE İLGİLİ ORGAN VE FONKSİYONLAR KORUNABİLİYOR”
Kanser tedavisinde tedaviye erişimin önemine işaret eden Özyiğit, ilaç tedavisinin yanı sıra ister erken evre ister ileri evre olsun, birçok kanser türünde radyoterapinin büyük öneme sahip olduğunu söyledi.
Erken evre gırtlak, akciğer, prostat kanseri gibi bazı kanserlerde tek başına radyoterapiyle oldukça yüksek oranlarda kür sağlanabildiğini anlatan Özyiğit, “Geçmişte bazı kanserleri tedavi etmek için cerrahiyle ilgili organın tamamı çıkartılırdı. Dolayısıyla o organa bağlı fonksiyonların da kaybı söz konusuydu. Günümüzde ise alternatif bir yöntem olarak radyoterapiyle başta meme kanseri, baş-boyun kanseri, prostat kanseri ve mesane kanseri gibi birçok kanser türünde ilgili organın ve fonksiyonlarının korunabilmesi artık mümkün hâle gelmiştir.” diye konuştu.
Özyiğit, organ korumanın sadece seçilmiş hasta grupları için söz konusu olduğunu belirtti.
“SAĞLAM ORGANLAR DA GÜVENLE KORUNUYOR”
Radyoterapi konusunda en önemli gelişmenin, çevredeki sağlıklı dokuların çok daha iyi korunarak kanserli bölgeye istenilen radyoterapi dozlarının büyük bir hassasiyetle uygulanabilmesi olduğunu aktaran Özyiğit, şunları kaydetti:
“Başta erken evre akciğer ve prostat kanseri olmak üzere bazı küçük hacimli kanserlerde nokta atış tekniğiyle tümörlü alanın tam isabet hedeflenerek, tamamen yok edilmesi mümkün hâle geldi. Bu sayede daha az yan etkilerle çok daha etkin kanser kontrolü sağlanması mümkün. Ancak bu yan etkilerin hiç görülmeyeceği ve kanserin tamamen tedavisinin bulunduğu anlamına gelmemeli.”
Prof. Dr. Özyiğit, hedefe yönelik bir tedavi metodu olan “nokta atış” radyasyon onkoloji uygulamalarıyla sadece tümörün bulunduğu metastaz odaklarının da yok edilebildiğini söyledi.
Nokta atış ile tümörün çevresinde sağlam organların da güvenle korunduğunun altını çizen Özyiğit, “İkinci önemli nokta ise sınırlı sayıda metastazı bulunan bazı kanserli hastalar da hedefe yönelik nokta atış uygulamalarından yararlanılabiliyor. Bu hastalarda sadece metastazlara odaklı nokta atışı yapılabiliyor.” dedi.
“KANSERLERİN YÜZDE 30-50’Sİ HİÇ TEDAVİYE BİLE GEREK KALMADAN ÖNLENEBİLİR”
Kanserin nihai tedavisi noktasında daha katedilecek çok mesafe olduğu, ancak tıbbın her gün yeni gelişmelerle sevindirici bir aşamaya geldiği değerlendirmesinde bulunan Özyiğit, hep tedavi yaklaşımı noktasından olaya yaklaşmanın da çok hatalı bir strateji olduğunu söyledi.
Özyiğit, şunları kaydetti: “Çünkü kanserlerin yüzde 30-50’si hiç tedaviye bile gerek kalmadan önlenebilir. Burada 5 ana prensip var. Bunlar, tütün ürünleri kullanmamak, alkolden uzak durmak, obezitenin engellenmesi, dengeli ve sağlıklı beslenmek, düzenli egzersiz ve bazı virüslere (Hepatit ve HPV aşıları) karşı aşı yaptırmak. Bunların yapılmasıyla birçok kanser oluşumu engellenecektir. Önleyici yöntemlere, tarama programlarına ağırlık verilmeli, çevresel faktörler ortadan kaldırılmalıdır.” (AA)