Radikalleşme Tartışmalarında Camilerin Sorumlulukları

Almanya İslam Konseyi (Islamrat) 11-12 Şubat tarihlerinde Müslüman gençler bağlamında radikalleşme tartışmalarını ele alan bir konferans düzenledi. Zira konu bizi birçok sebepten dolayı yakından ilgilendiriyor. Herşeyden önce radikal arayışlara giren gençler elbette bizi yakından ilgilendirmeli. Onların bu arayışlarında, kendilerine veya başkalarına zarar vermelerine, başkaları tarafından araçsallaştırılarak toplumsal barışa zarar vermelerine mani olmak, yeniden topluma kazandırılmalarına katkı sunmak için bu konuyu işlemek elbette önemli. Bir başka sebep ise, gençleri bu arayışlara çekebilmek için temel dinî kaynaklarımızın suistimal edilmesi. Bu konularda kendi sorumluluğumuzu tekrar gözden geçirmemiz toplumsal sorumluluğumuzun bir gereği. Bununla birlikte radikalleşme tartışmalarında zaman zaman ortaya atılan ve Müslümanlara karşı genellemeci tehdit bakış açısını besleyen beklentilere ve kullanılan ifadelere de işaret etmemiz de aynı şekilde önemli. Zira bir sorunu çözmeye çalışırken başka mağduriyetlerin oluşmamasına da gerekli katkının yapılması gerekmektedir.

ALMANYA | 15 Şubat 2022 “İslami Cemaatlerin Barışa Katkısı Büyük” 15 Şubat 2022

Aslında konuya daha geniş bir perspektiften bakıldığında bu konularla ilk defa ilgilenmiyor radikal addedilebilecek gruplarla mücadelede deneyimli ve tecrübeliyiz.

Konferansa farklı ülkelerden katılan uzmanların sunumları ve cemaat temsilcilerinin görüşleri ortaya önemli neticeler çıkardı: Bunlardan ilki, radikalleşme sebeplerinin ve gelişiminin tek boyutlu olmadığı, sosyal alanda yaşanılan sorunlar olduğu kadar aile içi tartışmaların ve kopuklukların, toplum içinde yer edinememenin veya ayırımcılığa sıklıkla maruz kalmanın kişileri radikalleşmeye eğilimli kılabildiği ve bu süreçte dinî kaynakların da sözde meşruiyet kaynağı olarak araçsallaştırılabildiği. Elbette her aile sorunu veya her kişisel sorun veya her ayırımcılık vakasından bir radikallik eğilimi çıkmaz. Fakat bu mağduriyetleri yaşayan kişileri “senin sorununun çözümü bende” diyerek kendi emelleri için kullanmaya hazır kişiler de maalesef var. Bu da bu tartışmalarda camilerin önemini gösteriyor, zira camiler veya cemiyet hayatı geleneksel hizmet yelpazesiyle ve ünsiyet imkânlarıyla aile sorunları veya kişisel sorunlar yaşayan kişiler için sığınılacak bir liman olabiliyor.

Bir diğer husus, camilerde bu gibi vakaların oluşma ihtimali düşük de olsa dışardan gelip gençlerimize başkalarının musallat olmasına mâni olmamız. Bir diğer sonuç ise, konferansta işlenen bazı konuları derinlemesine ele alma gereği. Örneğin radikalleşme vakalarıyla karşı karşıya kalan ailelere en iyi desteği hangi uzmanlar ve kuruluşlar sunabilir? Bu konuda son yıllardaki gelişmeleri de gözden geçirmek gerekecektir. Veya radikalleşme tartışmalarındaki tanımlamaların Müslümanların hassasiyetlerine uygun şekilde kullanımı ve gerekli yerlerde alternatif kavramların oluşumu da desteklenmesi gereği.