Pandemide İkinci Ramazan

Covid-19 pandemisi hayatımızın neredeyse her alanını etkilemeye devam ediyor. Salgın hastalığa karşı başlatılan ilk “Lockdown” tedbirleri bundan yaklaşık 1 yıl önce alındı. Almanya ve Hollanda hükûmetleri de dahil olmak üzere birçok hükûmet, koronavirüsün yayılmasını yavaşlatmak için geçici önlemler aldı. O zamandan beri okullar, iş yerleri, gıda marketleri hariç küçük ve büyük satış işletmeleri, spor kulüpleri vs. son bir yıldır çalışmalarını kısmen veya tamamen kısıtlamak zorunda kaldı.

Önlemler, dinî törenler de dahil olmak üzere insanların bir araya gelmesinin yasaklanmasını içeriyordu. Dinî hayat da bu süreçten etkilendi. Hristıyanlar ve Yahudiler önemli bayramlarını pandemi kısıtlamaları ile geçirdiler. Bizim için de 2020 Ramazan ayı maalesef pandemi kısıtlamaları atmosferinde geçti. Ramazana has teravihler, mukabeleler, toplu iftarlar, itikaflar ya yapılamadı veya dijital ortama taşındı.

İbadethanelerin kapatılması toplumsal ve hukuki tartışmaları da beraberinde getirdi: Bu durum, temel bir özgürlüğün devlet otoritesi tarafından kabul edilemez bir şekilde ihlal edilmesi olarak görülebilir mi? Bu soruya cevap verebilmek için Alman Federal Anayasa Mahkemesi’nin konuya dair kararına bakmak gerekir: Nisan 2020’de mahkeme, koronavirüs salgını  ile ilgili tedbirlerin din özgürlüğünü ciddi şekilde ihlal ettiğini iddia eden Hessenli Katolik bir Hristiyan’ın açtığı davayı reddetti.

Söz konusu mahkeme, hükûmet tarafından yürürlüğe koyulan tedbirlerin şikâyet sahibinin iddia ettiği gibi din özgürlüğünü ciddi bir şekilde kısıtladığı doğrularken, salgınının oluşturduğu olağanüstü durumdan dolayı dinî toplantıların virüsün yayılma riskini artıracağı için kısıtlamanın meşru olduğuna karar verdi.

Bununla birlikte mahkeme, koronavirüs ile ilgili tedbirlerin geçici niteliğini vurguladı ve devlet yetkililerini, kısıtlamaların gerekliliğini ve orantılılığını değerlendirmeye çağırdı. Aynı şeyin diğer dinî gruplar için de geçerli olduğu vurguladı.  Paskalya Bayramı öncesi benzer tartışmalar yeniden alevlendi. Başbakan ve Eyalet Başbakanları ilk adımda Paskalya Bayramı’nda kiliselerin kapalı tutulmasını beklerken, kiliselerden gelen tepkiler neticesinde bu beklentisini bir rica olarak dile getirdi.

Biz Müslümanlar için ise pandemi sürecindeki ikinci ramazan ayı yaklaştı. Son gelişmeler göz önünde bulundurulduğunda, bu ramazan ayının 2020’deki ramazan ayındaki mahrumiyetler ışığında geçmeyebilir. Tabii bunun için günlük vaka sayıları, pandemi ile mücadelede günlük hayatta taviz verilmemesi ve camilerimizdeki önlemleri ve tedbirleri kararlı bir şekilde uygulanması önemli. Ve unutmamalı ki, önemli olan insan hayatı.