Pandemi Özellikle Aile ve Kadınlarda Ruhsal Sıkıntılara Sebep Oluyor
- AİLE
- 1 Nisan 2021
Olağanüstü kriz şartları altında olağanüstü büyük sorumluluklar üstlenen birçok insan psikolojik rahatsızlıklardan muzdarip. Pandemi sürecinde kapanan okulların ve evde çalışmanın yol açtığı mekânsal darlık ve yeni görevlerin, belirsiz iş durumunun doğurduğu finansal kaygılar ile bir araya geldiği aileler ruhsal sıkıntılar ile sarsılıyor.
KRİZ ŞARTLARINDA ARTAN RUHSAL HASTALIKLAR
Erlangen Üniversitesi’nin psikoloji Profesörü Louisa Kulke bu senin başında Berliner Zeitung gazetesine verdiği röportajda, uluslararası araştırmalarının psikolojik rahatsızlıkların kriz dönemlerinde artış gösterdiğine işaret ettiğini bildiriyor.
Pandemi şartlarının en çok sarstığı insanlar arasında parasal kaygılardan şikâyetçi olanlar, yalnız yaşayan kişiler, zaten ruhsal sıkıntılardan muzdarip olanlar ve hem ev ofisi (home office), hem de ev okulunu (home schooling) bir araya getirmeye çalışan aileler yer alıyor. Ulrike Lüken, Berlin’deki Humboldt Üniversitesi’nin psikoterapi profesörü, kronik stresin geniş bir toplumsal kesiti ilgilendirdiğini vurguluyor. Lüken’e göre bu durum yeni psikolojik hastalıkların ortaya çıkması ve ruhsal rahatsızlıkların nüksetmesi için güçlendirici faktör işlevini görüyor.
Psikoterapist Wolfgang Krüger, Alman toplumunun krizin yol açtığı zorlukları göğüsleyebilme konusunda yetersiz olduğu kanısında. Muayenehanesinde, pandemi döneminde normal şartlara nazaran yaklaşık 40% oranında sayıca artan hastasını tedavi eden Krüger, insanların umuda ihtiyaç duyduğunun altını çiziyor.
PANDEMİNİN SEBEP OLDUĞU STRES FAKTÖRLERİ KADIN VE ERKEKLERİ FARKLI DÜZEYDE ETKİLİYOR
Büyük bir araştırma enstitüsü olan Forsa’nın 2020 senesinin ilkbahar aylarında gerçekleştirdiği anketin sonuçlarına göre Almanya’da yaşayan insanların çoğunluğu psikolojik açıdan pandemiden olumsuz etkileniyor. Ankete katılan kadınların %57’si ve erkeklerin %42’si, korona krizi dolayısıyla normalden daha stresli hissettiğini bildiriyor. İş ile ilgili yükümlülükler ve çocukların tüm gün evde kalması ailelere çifte sorumluluk yüklüyor.
Uzmanlara göre bu çifte vazife, erkek ve kadınların farklı düzeyde strese maruz kalmasını açıklıyor. Kadınlar ev ofisinin yanında çoğu kez okula devam edemeyen çocuklarının bakımı ve eğitimine dair görevleri üstlendiği için, çiftler arasında görev dağılımı noktasında bir eşitsizlik vuku buluyor.
154 psikiyatr ve psikoterapistin 2020 senesinin Ekim ve Kasım aylarında katıldığı bir araştırmanın ortaya koyduğu üzere, psikolojik şikâyetler özellikle kadınlar ve çocuklu ailelerde geçen sene büyük bir yükseliş gösterdi. Ruhsal sıkıntıların artışı uzmanların %70’i tarafından erkek hastalarda gözlemlenirken, %86’sı bunun kadın hastaları için geçerli olduğunu belirtiyor.
Almanya’nın kuzeydoğusunda bulunan Mecklenburg-Vorpommern eyaletinin Kühlungsborn şehrindeki bir anne-çocuk kliniğini yöneten Elisabeth Grochtmann, sağlık ocağına müracaat eden birçok yorgun kadından bahsediyor. Pandemi şartlarından dolayı ev ofisinin yanında çoğu kez çocuklarının okul eğitimi ve tam gün bakımı ile de ilgilenmek zorunda kalan kadınlar, hem bedensel şikâyetlerle, hem de ruhsal rahatsızlıklarla tıbbi yardıma başvuruyor.
ÇOĞU EBEVEYN EV OFİSİNDE OLAĞANÜSTÜ STRESE MARUZ KALIYOR
Psikiyatr ve psikoterapistlerin büyük bir kısmı çocuklu ailelerin strese karşı daha hassas olduğunu tespit ediyor. Uzmanlara göre bu gelişmenin muhtemel nedenleri, kişisel geri çekilme olanağı sunan özel alanların eksikliği, iş yerine ilişkin endişeler ve finansal korkular olarak betimlenebiliyor. Buna ilaveten ebeveynler çocuklarının Korona dönemindeki gelişimine, eğitimine ve sağlığına yönelik kaygılar taşıyor.
Forsa anketi katılımcısı olan ebeveynlerin %69’u korona döneminde, bilhassa evde çalışmalarından dolayı ruhsal gerilim yaşadığını belirtiyor. Buna karşılık, çocuksuz çalışanların ancak yarısı ev ofisi nedeniyle strese maruz kaldığını beyan ediyor.
Araştırmaya katılan insanların %80’i özellikle aile ve arkadaş ortamıyla irtibatın zayıflamasından muzdarip. En sık zikredilen ikinci stres faktörü ise, yakınların hastalanma ihtimaline dair endişeler oldu (%57). Bunu %56 oranı ile sıkı takip eden gerginlik etkeni, anaokul ve okul kapanmaları olarak kayda geçti. Anket katılımcılarının yarısı, bir ekonomik krizin gerçekleşmesinden de kaygılanıyor.
İŞ STRESİ KORONA DÖNEMİNDE ARTIYOR
Kriz durumu insanların çalışma şartlarına da ciddi derecede yansıyor. İncelemeye katılanların %38’i yeni iş koşullarını normalden daha stresli olarak nitelendiriyor. Yalnızlık ve can sıkıntısı sıkça anılan bunalım etkenlerinden oldu.
Araştırmaya göre pandemi en fazla gençleri, bununla birlikte de iş hayatında bulunan toplumsal kesiti, olumsuz etkiliyor. 60 yaş altı katılımcıların üçte biri, güncel vaziyetin üstesinden gelme konusunda büyük zorluklar ile karşılaştığını ifade ediyor.
Diğer yandan yaşlılar arasında yer alan sadece %27’lik kesim, ruhsal gerilime uğradığını anlatıyor. Bu ayrım, yaşam biçimi daha aktif olan gençlerin yaşça büyük insanlara kıyasla, pandemi tarafından daha fazla kısıtlanmaya maruz kalması ile de açıklanabilir.
RUHSAL SAĞLIĞIN KORUNMASI ADINA NE YAPILMALI?
Psikoloji Profesörü Ulrike Lüken, sabit ve devamlı bir günlük planla birlikte rahatlatıcı ve dinlendirici meşgaleler tavsiye ediyor. Disiplinli ve iyi bir şekilde bölüştürülüp kullanılan enerjinin stresten uzak tutabileceğinin altını çizen Lüken, ekibiyle beraber stres mağdurları için internet üzeri bir yardım programı geliştirdi. Programın katılımcıları öncelikle bir anket formu dolduruyor. Ardından bir dijital danışman tarafından davranışlar ile ilgili öğüt ve ipucu verilerek, yararlı egzersizler gösteriliyor. Bundan ziyade yardım talep edenler için altı haftalık bir online grup programı teklif ediliyor.
2020 yılının Eylül ayından itibaren bu programa 700 insan katıldı. Sıkça beyan edilen ruhsal sıkıntı belirtileri ise; düzensiz uyku, korku, depresif duygudurum bozukluğu ve sürekli dalınan kara düşünceler oldu.
Erlangenli Psikolog Louisa Kulke hareket ve sosyal temasların ruhsal sağlığın korunmasındaki önemine dikkat çekiyor. Yalnızlığın depresyonu teşvik ettiğini açıklayan Kulke, dijital da olsa aile ve arkadaşlar ile buluşup eşzamanlı bir biçimde film izlemek veya şarkı söylemek gibi faaliyetlerde bulunulmasını öneriyor.
Kriz şartlarının yol açtığı stres düzeyi insandan insana farklılık gösteriyor. İngiltere’nin Surrey Üniversitesi’nde gerçekleştirilen ve bilimsel dergi Journal of Positive Psychology’de yayımlanan araştırmaya göre psikolojik vaziyet ile hayata bakış açısı arasında yakın bir ilişki bulunuyor. Bilim insanlarının vardığı sonuca bakılırsa, geçmişin yasını tutmak yerine güncel olumlulukların değerini bilmek ve geleceğe dair umut beslemek, insanların ruhsal ve bununla beraber bedensel sağlığı için oldukça yararlı.