Öz Şefkat

Öz Şefkat

Şefkat denildiğinde hep başkasına karşı gösterilen bir davranış olarak düşünülmektedir. Fakat kendine şefkat edemeyen kişinin başkasına nasıl şefkat edebileceği pek sorgulanmamaktadır. Bir öz deyişimiz bunu güzel ifade eder:

“Kendisi muhtaç-ı himmet bir Dede

Nerde kaldı gayrıya himmet ede.”

Kişinin şefkati kendisine mi çevresine mi uygulayacağı hususunun sorgulanmaya başlaması, öz şefkat teriminin oluşmasına zemin hazırlamıştır. Öz şefkat, kişinin kendisine şefkat göstermesidir. Öz şefkat, insanın kötü duygulara sahip olduğunu hissettiğinde şefkati, sevgiyi, pozitif duyguları ve empatiyi kendine yönlendirmesidir. Böylece kişi, başkalarının yaptığı hatalara gösterdiği şefkati kendine de gösterebilir Son zamanlarda Batı psikolojisinde önemli bir popülarite kazanmış olan öz şefkat, insanın iyi oluş serüvenine olan katkısıyla öne çıkmıştır.

HAYAT | 25 Mayıs 2023 Ben Böyleyim 25 Mayıs 2023

Yargılamadan anlamaya çalışmayı öngören öz şefkat kavramı, farkındalığı kapsar ve yeni bakış açıları kazanmanın önünü açar. Öz şefkat, olumlu duyguları, pozitif bakış açısını, umutsuzluk yerine umudu ön planda tutmayı sağlayarak, özellikle hayatı anlamlı kılma ve ruh sağlığı noktasında önemli rol oynamaktadır. İntihar vakalarında önleyici etkisi olduğu belirtilmektedir. Ancak, fıtrî kökeni olan şefkat eğiliminin eğitimle iyi tanınması, geliştirilmesi, günlük hayata nasıl yansıtılacağının bilinip becerilmesi ve bu çerçevede öncelikle kişinin kendini iyi bilmesi gerekmektedir.

Bu kavramın, Budist felsefesinden alınarak psikoloji literatürüne kazandırıldığı söylenmektedir. Kur’an ve Sünnet, bu konuda çok ilginç yönlendirmelerde bulunmaktadır. Mesela, birçok ayette insanların kendilerine zulmetmemeleri, Allah’ın kulları için kolaylık dilediği dile getirilmiştir. Birçok hadiste, insanın kendine kötülük yapmaması (Ebû Davûd, Edep, 100), kişide nefsinin hakkı olduğu ve o hakkın verilmesi gerektiği (Buharî, Savm, 51) belirtilmiş, her gün oruç tutmak gibi ruhbanlık kapsamına giren eylemler kişinin kendine işkence etmesi olarak görülmüş ve yasaklanmıştır (İbn Hanbel, VI,226).

Kişinin kendisi için arzu ettiğini, diğerleri (kardeşi) için de arzu etmesi, imanın gereği sayılmıştır (İbn Mâce, Zühd, 24). Ancak, bütün bu açıklamaların iyi analiz edilerek kavramsallaştırılması ve pratiğini yönlendirecek teorisinin geliştirilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda, Müslümanlar olarak şefkatin mahiyeti, nasıl edinileceği, uygulama alanları, günlük hayata yansıtılma durumları gibi hususlarda temel soruları sorup bilimsel cevaplarını insan tasavvuruyla irtibatlı olarak yeterince ürettiğimiz söylenemez.