Oynarken Öğrenmek

Oynarken Öğrenmek

Çocuklar doğuştan itibaren hareketli varlıklardır. Bunu gösterme şekli ise, daha yürümeye başlamadan önce kol ve bacaklarını gelişi güzel sallama şeklidir. Veya vücudunu sağa-sola  çevirmek ve döndürmek istemesidir. Bu tür hareketler bebek yaşta olan insanoğlunun deneyimsiz ve gayri ihtiyari yaptığı hareketlerdir. Daha sonraki aşamada ise bu yaptığı hareketlerden haz alır ve  ne için işe yaradığını keşfederek bilinçli kullanmaya başlar. Oyun oynamak da aynı şekilde deneyimsiz başlayan ve sonrasında keyif alarak uygulamaya dökülen bir aksiyondur.  Oyun hareket etmeyi meydana getirir. Hareket ise solunum organlarını faaliyete geçirir. Böylece oyun yolu ile yorulmadan güç kazanılır. Oyun aracılığı ile çocuklarda dikkati, algılamayı, çabuk karar vermeyi, çevikliği, atikliği ve cesareti arttırmış oluyoruz. Oyun esnasında çocuklar kendi kendilerini yönetmeyi ve beraber oynadıkları çocuklar ile işbirliği yapmayı ve paylaşmayı öğrenirler.  Kurallar koyup, kurallara uymayı öğrenirken, çevresindeki arkadaşlarını daha iyi tanıma ve onlarla olan ilişkilerini kuvvetlendirme imkânına sahip olabiliyorlar. Bu şekilde disiplinli yaşamanın ilk adımlarını atıp ve farkında olmadan kendini serbestçe ifade etmenin ilk deneyimlerini yapmış oluyorlar.

OYUN ÇOCUĞUN KİŞİLİĞİNİ GELİŞTİRİR

Çocuklar oyun oynama sayesinde ilerideki sosyal hayatlarının ilk tohumlarını da atmış olup, toplumsal kuralları öğrenmenin yanı sıra sorunlarda çözüm üretmede tecrübe kazanmış olurlar. Zira oyun, çocuğu tanımada ve kişiIiğinin gelişmesinde önemli bir yer teşkil etmektedir.  Mesela çocukların evcilik oyunlarında misafirleri karşılama onlara “Hoşgeldiniz. Nasılsınız?” gibi sözleri yerinde kullanma ve daha sonra şeker, çay, kahve gibi ikramlarda bulunma rolleri çocukları hem mutlu eder, hem de beşeri münasebetlerdeki nezaketi öğretir. Veya bilye oynayan çocuklar, bilye oynarken nişan almayı, uzaklık ve yakınlığı ölçmeyi, hedefe isabet ettirmeyi öğrenirler ki bu sayede hem bedenini tanıma imkânı bulur hem göz-el koordinasyonu hem de kaba ve ince motoru eğitilmiş olmaktadır.

Çocuklar oyun aracılığı ile enerjilerini olumlu bir şekilde boşaltma imkânı bulmaktadır ki böylece vücutça sağlam ve dinç olan çocuk, fikir yönünden de uyanık olma imkânına sahip olacaktır. Şayet bir sorun var ise, bunu oyuna yansıtarak hem rahatlama imkânı bulabilir hem de kendini anlatıp ve çevresine mesajlar vererek yardım çağrılarını iletmiş olurlar. Oyun oynamak çocuklar için en güzel fırsatlardır. Bu bağlamda oyun oynamayı bir nevi özel terapi almadan gelişime destek süreci olarak da görebiliriz.

ÇOCUĞUN DENEYİM KAZANMASINA İZİN VERİLMELİ

Çocuğun doğumundan her yaş basamağına kadar çeşitli oyun isteklerini yerine getirmek isteyen anne-babalara çok az rastlanmaktadır. Bilindiği gibi çocuklar, küçük yaşlardan itibaren su ile oynamasını ve çıplak ayakla yürümesini çok severler. Su ile çeşitli denemeler yapmak ve oynamak isterler. Ama büyükler her fırsatta üstlerini ıslatıyor bahanesiyle onlara engeller koyarlar. Hatta bazı ebeveynler kışın dışarısı soğuktur, üşütür ya da yazın sıcaktır terler, mutfakta yardım etmek istediklerinde kırar, döker bahaneleri ile günlük hayatımızda sıkça yerini alan bahanelerle çocukların oyun olarak gördüğü ve gerçekte ise deneyim kazanabilecekleri birçok imkândan alıkoyulması abartılmış bir yöntem olarak kullanmaktadırlar.

Şayet soğuk ise giydirilip, sıcak ise terinin kurutulması anne ve babalar tarafından temin edilerek çocuğun oyun oynamasına izin verilmelidir. Çocukların yaşlarına uygun görevlerin verilmesi ve arzu edildiği gibi gerçekleşmediğinde gereksiz baskılar altında bırakılmaması ve küçümsenmemesi gerekmektedir. Bu tür uygulamalar bir eğitim aracı olmamakla birlikte çocuğun ileriki hayatında ortaya çıkacak, kişiIiğini olumsuz yönde etkileyecek ciddi bir faktördür. Çevresinden korkarak bir köşede oturan çocuk, akıllı bir çocuk değildir.

ALMANYA | 7 Aralık 2023 Almanya’da Çocuklarına El Konulan Türk Annenin Feryadı: “İftiraya Uğradık, Yardım İstiyoruz” 7 Aralık 2023

ZEKÂNIN %50’Sİ OKUL ÖNCESİ GELİŞİYOR

Her çocuğun zeka gelişiminin % 50’sinin doğumla 4 yaş arasında, %30’unun 4-8 yaş arasında, % 20’sinin  8-18 yaşlar arasında olduğunu göz önünde bulundurursak, zekâ yüzdesinin en büyük bölümünün okul öncesine rastladığını görmek mümkündür.  Böylece de oyunun ne kadar büyük bir ehemmiyet taşıdığını anlamış oluruz. Oyun aracılığıyla insanın en derinlerinde bulunan yetenekleri kendini gösterir. Eğitici oyunların çocukta bedeni, zihnî ve ruhî gelişimini sağlama yönünden faydalı olduğu gibi, çocuk üzerinde haz ve neşe yaşatır, ona iyi davranışları kazandırmasında, arkadaşlık ilişkilerinin güçlendirilmesinde, çevresine saygılı olma yollarının öğretilmesinde, hikâye ve masal aracılığıyla hayal gücünün kuvvetlenmesinde ve çevresiyle paylaşmayı, yardımlaşmayı ve grup kurallarına uymayı öğretilmesinde önemli bir yeri olduğu anlaşılmaktadır. Önemli olan anne-babaların çocuğa her oyunu değil, eğitici olan oyunları seçmesi ve sunmasıdır. Yaşama iyi hazırlanmaları adına çocuklarımızın oyunlarının ne kadar hayati önem taşıdığı farkındalığı oluşturmalıyız. Çocuklarda oyunun hayatın ciddi manada bir parçası olduğunu unutmamalıyız.

*Uzman Sosyolog- Sistemik Terapist-Aile Terapisti-Travma Terapisti