Ötanazi Caiz Mi?
- YAZARLAR
- 28 Eylül 2023
Fransızca euthanasie veya İngilizce euthanasia “bir kimseyi acı çekmemesi amacıyla öldürme” kelimesinden alınmış ve Türkçeye ötanazi şeklinde geçmiştir. Bu tarifi biraz daha açarsak şunları söyleyebiliriz. Hayatından umut kesilen, şifa bulması imkânsız görünen bir hastanın, hastalığından mütevellit oluşan acılarından bir an önce kurtulması amacıyla ve bizzat hastanın kendisinin veya kanuni temsilcilerinin talebiyle, bir hekim tarafından hayatına son verilmesi şeklinde gerçekleşen ölüme ötanazi diyoruz. Aktif, pasif ve dolaylı ötanazi olmak üzere üç çeşit ötanazi vardır.
AKTİF, PASİF, DOLAYLI ÖTANAZİ
Aktif ötanazi: Sıhhat bulması tıbbi olarak mümkün görülmeyen hastaya acı ve ıstıraplarını sonlandırma kastıyla hayatını kısaltacak ya da son verecek ilaçların, hastanın kendisi veya kanuni temsilcilerinin isteği üzerine bilerek kullanılmasına aktif ötanazi denilir. Örneğin zehirli bir iğneyle hastanın öldürülmesi gibi.
AİLE Ölüm Gerçeğini Kabullenme Ve Yas Süreci
Pasif ötanazi: Bir Hastanın yaşamasına imkân tanıyan tedavinin durdurulmasına pasif ötanazi denir.
Dolaylı ötanazi: İyileşme imkânı kalmamış bir hastayı tedavi etmek için değil de acı ve ıstıraplarını azaltmak üzere gerekli olan ilaçları kullanarak hayatın kısaltılmasına dolaylı ötanazi denir.
Dinimizde insan hayatı çok değerli kabul edilmiştir. Bazı hâllerin dışında haksız olarak insan hayatına kastetmek büyük günahlardan kabul edilmiştir. Bu hâller ise, savaş hâli, nefis müdafaası ve benzeri meşru sebeplerdir. Nitekim Kur’ân-ı Kerîm’de Rabbimiz Teâlâ, şöyle buyurmuştur: “Kim bir insanı, bir can karşılığı veya yeryüzünde bir bozgunculuk çıkarmak karşılığı olmaksızın öldürürse, o sanki bütün insanları öldürmüştür.”[1] “Meşru bir hak karşılığı olmadıkça Allah’ın haram (dokunulmaz) kıldığı canı öldürmeyin.”[2]
Peygamber Efendimiz (a.s.), insan hayatının önemini vurgulamak adına şöyle buyurmuştur: “Mümin, haram (dokunulmaz) bir can almadıkça din dairesi içinde kalmakta devam eder.”[3]
Dolayısıyla bizim kanaatimiz tedavisi tıbben mümkün görülmese de bir hastaya sırf acı ve ıstıraplarını dindirmek üzere hayatına son verme isteği meşru ve caiz değildir. Hasta böyle bir isteği hekime yetki vererek talep etmesi hekimin hastayı öldürmesini mübah kılmaz.
Bu da gösteriyor ki, şartlar ne olursa olsun insanın, hayatına son vermesi için başkasına yetki vermeye hakkı yoktur. Bütün mezhepler bu noktada icmâ etmektedirler. Hayatta olan bir hasta insanın yaşama ümidi kalmamış da olsa, bugün gelinen noktada tıbbî bir olağanüstülüğün meydana gelerek hastanın sıhhat bulması az rastlanan bir olay değildir.
[1] Mâide suresi, 5:32.
[2] En’âm suresi, 6:151.
[3] Buhârî, Sahih, Diyât, 1.