Oruç Ayı Ramazana Hoş Geldiniz!
- HAYATSürmanşet 2
- 17 Nisan 2020
Kulluk ve kurtuluş yollarını öğretmek üzere kitaplar ve peygamberler gönderen Rabbimiz’e hamdolsun. Rabbi’nden aldığı dini hem yaşayan hem de bize beyan eden hâtemü’l-enbiya Hz. Muhammed (s.a.v.)’e onun âl ve ashabına salat ve selam olsun.
“Oruç benim içindir, onun mükâfatını da ancak ben veririm’’[1] buyuran, bir daha oruç tutmayı bize nasip eden yüce Rabbimiz’e hamdü senâlar ederiz.
Ramazan ayı, bizi bekliyor. Bize, bir yıl boyunca oluşan kötü alışkanlıklarımızdan, maddi ve manevi hastalıklarımızdan arınma fırsatı sunuyor. En önemlisi de bizi Rabbimiz ile daha yoğun bir yakınlaşmaya çağırıyor. Eğer biz ramazan ayına gereği gibi erersek bize “hoş geldin!” diyor.
Bir mümin için önemli olan bu ayın gelmesinden ziyade, acaba Müslümanlar olarak biz ramazan ayına hazır mıyız? Bu mübarek ayın ve onda tutacağımız oruçların hakkını verebilecek miyiz? Kısacası on bir aylık aradan sonra biz bu mübarek aya hoş gelmiş olacak mıyız?
Şahıs şahıs hayatımızda, evlerimizde, mahallelerimizde, camilerimizde ramazan ayını bu aya yakışır bir şekilde idrak etme imkânı bulabilecek miyiz? Salgın sebebiyle camilerimizde, iftar ve sahur sofralarımızda bir araya gelemiyor isek de, sanki bir araya gelmiş gibi olabilecek miyiz? Bu soruların cevaplarını biz kendimiz vermeliyiz. Onun için de ramazan ayını ihya etmeliyiz. Ramazan ayını ruhuna uygun olarak ihya edebilmek içinse, onun özelliklerini, taşımış olduğu mesajları ve dersleri kavramamız ve onlar üzerinde tefekkür etmemiz gerekmektedir.
Oruç imanın gereğidir
Ramazan ayının bizler için en önemli hediyesi, İslam’ın şartlarını oluşturan dört büyük ibadetten birisi olan oruç ibadetidir. Oruç ibadetiyle ilgili her şeyden önce bilmemiz gereken şey, ramazan orucunun farz oluşunu bize bildiren ayettir. “Ey iman edenler! Oruç sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Ola ki sakınıp korunasınız.’’[2]
Ayette belirlenen muhatap kitle, iman edenlerdir. Çünkü oruç gibi müstesna bir ibadeti ancak imanın tadını tatmış olanlar eda edebilirler. İmanın tadını almak ise Resûlullah’ın bildirdiği şu hadiste zikredilmiştir:
“Şu üç haslet hanginizde bulunursa, imanın tadını almış olur: Allah ve resulünü her şeyden daha çok sevmek. Sevdiğini ancak Allah için sevmek. Ve Allah, kendisini kurtardıktan sonra tekrar küfre dönmeyi, ateşe atılmaktan nefret ettiği gibi nefret etmek.”[3]
Ramazanın hediyesi Kur’an
Ramazan ayı, iman ayıdır. İslam’ın âdeta bir özetidir. Çünkü ramazan ayında, iman, Kur’an, pratik olarak bize nasıl oruç tutulacağını öğreten Resûlullah vardır. Ramazan ayı, Kur’an ayıdır. Yaradanın kullarına mesajı, dünya ve ahiret saadetinin rehberi, kurtuluş reçetesi ve O’nun ön gördüğü hayat nizamı olan Kur’ân-ı Kerîm bu ayda insanlığa hediye edilmiştir. Öyle bir hediye ki, Allah onu meleklerin en hayırlısı olan Cebrâil (a.s.) vasıtasıyla yeryüzünün en hayırlı şehri Mekke-i mükerremeye, Mekke’nin de en hayırlı dağı olan Nûr Dağı’na, onun da en hayırlı mağarası olan Hira Mağarası’na, ayların en hayırlısı ramazan ayında, onun da bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi’nde, peygamberlerin sonuncusu ve en hayırlısı Hz. Muhammed (s.a.v.)’e, onunla da ümmetlerin en hayırlısı Muhammed ümmetine hayırlı bir hediye olarak göndermiştir.
Ayette, “Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur’an’ın indirildiği aydır. Öyle ise sizden ramazan ayını idrak edenler onda oruç tutsun. Kim o anda hasta veya yolcu olursa (tutamadığı günler sayısınca) başka günlerde kaza etsin. Allah sizin için kolaylık ister, zorluk istemez. Bütün bunlar, sayıyı tamamlamanız ve size doğru yolu göstermesine karşılık, Allah’ı tazim etmeniz, şükretmeniz içindir.”[4] buyurulmuştur. Öyleyse, ramazan ayı ile birlikte bir kez daha yaşam biçimimizi gözden geçirmeli, Kur’an’la barışmalı, yüce Rabbimiz’e verdiğimiz kulluk sözümüzü pekiştirmeliyiz. Kur’an ayında, Kur’an’ı çok çok okumak ve onunla bütünleşmek zorundayız.
Ramazan ayı, muhasebe ayıdır. Bir yılın âdeta finali ve özetidir. Onun için on bir ayın sultanı denilmiştir. Hem ibadetlerin sevabı bakımından hem de ümmet ruhunun gelişmesi ve yaşanması bakımından Müslümanlar, neredeyse on bir aya bedel bir kulluk icra ederler. Zira ramazanın bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi’ni içinde barındırması bu manayı ifade etmeye yeterlidir.
Bütün bunlara hazırsanız, ramazan ayına hoş geldiniz!
[1] Buhârî, Libâs, 76
[2] Bakara suresi, 2:183
[3] Buhârî, İman, 8
[4] Bakara suresi, 2:185