Önden Gidenlere Selam Olsun!

Önden Gidenlere Selam Olsun!

Şu insan topluluklarına iyilik ya da kötülükte öncülük etmiş pek çok tarihî örnekler vardır. Peygamberler, iyilik ve doğruluk yolundaki öncülerin başında gelir.

İslam tarihinde de öncülerin yeri büyüktür. Peygamberimize ilk uyan, Ona ilk iman edenler, Onunla birlikte olmayı ilk tercih edenler, ensâr ve muhâcirlerin ilkinden olanlar bu ilklere örnek olduğu gibi, ilk halifeler de İslam’ın ilk önden gidenleri sayılırlar. Bu saydığımız  alanlarda ilk ve önden gidenlerden olma özelliği aynı zamanda tüm ashaba da bahşedilmiştir. İşte bu ashabın yolundan giderek Rabbimizin Kur’an’da övdüğü öncü kimselerden olanlara ne mutlu.

Ashabdan birisinin ismini duyduğumuzda hemen “radıyallahu anh” ve hanımlardan birisi ise “radıyallahu anha” deriz. Bunun manası “Allah ondan razı oldu ve razı olsun” demektir. Aslında ashab hakkındakı bu övgü bizzat Allah tarafından yapılmıştır ve Tevbe sûresinin 100. ayetinde “Allah onlardan razı oldu, onlar da Allah’tan razı oldular.” buyurulmaktadır.

Bizzat Allah’ın razı olduğunu açıkladığı bu övgüden daha yüce bir övgü ve daha yüce bir makam olabilir mi?

Önden Gidenleri Anarken

İslam Toplumu Millî Görüş son yıllarda geçen yüzyılda bizim neslimize “öncülük” ettiklerine şahitlik ettiğimiz ve rahmetle andığımız insanları yine rahmetle ve övgüyle anan programlar düzenliyor. O insanların mücadelesini, Allah ve Rasulullah’a olan bağlılıklarını, karşılaştıkları sıkıntılar karşısındaki sebat ve sabırlarını anlatıyor. Bizlerin yolunu aydınlattıkları için de “Allah onlardan razı olsun, bizlere de, onlar gibi Rasûlullâh’ın izinden gidenlerden olmayı nasip etsin.” diye dua ediyoruz. Bu bizim onlara karşı bir minnet borcumuzdur.

Prof. Dr. Necmettin Erbakan, Muhammed Hamidullah, Osman Yumakoğulları, Yusuf Zeynelabidin, Malcolm X, Alija İzzetbegoviç, Muhammed Hamdı Yazır, Abdulaziz Bekkine, Prof. Dr. Tayyip Okiç, Zahid el Kevseri, Mehmet Akif Ersoy, Mahmud Sami Ramazanoğlu, Mehmet Zahit Kotku, Nurettin Topçu gibi öncü isimler sayabildiklerimizden sacede birkaçı.

Bu insanları anmak, kuru bir anmak değildir. Her birinin kendine has özellik ve uslubu bizlerin yoluna ışık tutmaktadır. Ve hepsinin de en önemli üç özelliği, ilimle sabır, inatla doğru istikamet ve şikayette bulunmadan kulluktur.

İşte önden gidici olmak bu demektir. Öyleyse, önden gidici olmak, öncü olmak, iyilikte yol açmak, bizzat Rabbimiz tarafından övülerek, pek çok ayette öncü kimseler “sâbikûn” olarak nitelendirildiyse bunun iki başka manası daha vardır.

Öncülük Etme Görevi Devam Ediyor

Birinci manası, önden gidenlerin yolundan gitmek, ikincisi de onlar gibi öncülerden olmaya gayret etmektir. Çünkü, Tevbe suresinin 100. ayetinde “İslam’ı ilk önce kabul eden  muhâcirler ve ensar ile, iyilikle/iyilikte onlara uyanlar var ya, Allah onlardan razı olmuş; onlar da Allah’tan razı olmuşlardır.” buyurularak, “öncülük etme” görevinin hâlâ da devam ettiğine vurgu yapılmıştır. Ama en önemlisi, bu kimselerin Allah’ın kendilerinden razı olduğu ve olacağı kimseler olarak tanıtılmasıdır. Bir başka önemli vurgu da, nasıl ki muhâcir ve ensâr Peygamber Efendimize (s.a.v.) tâbi olmakta öncülük etmişler ise, bizlerin de ensâr ve muhâcirler gibi peygamberimize uymamız gerektiğine dair olan vurgudur. Demek ki, öncülüğün ilk şartı Allah’ın rasûlüne uymaktır.

Bu gibi kimseler şimdi de vardır, gelecekte de olacaktır. Ve aynı zamanda bu kimseler, Fâtır sûresinde bildirildiği gibi Allah’ın kitabının vârisçileri olacaktır. Elbette ki bu veraset, bu kimselerın Allah’ın kitabına bağlılıkları sebebiyle olacaktır.

Öte yandan Peygamber Efendimiz (sav) de öncüleri, kıyamette Allah’ın gölgesine koşan kimseler şeklinde açıklamıştır: Bir gün Allah Rasulü: ‘Sizler, kıyamet gününde Allah’ın gölgesine koşacak kimselerin kimler olduğunu biliyor musunuz?’ diye sorduktan sonra şu cevabı verdi:  ‘Onlar, kendilerine hak verildiğinde onu kabul edenler, kendilerinden hak istendiğinde bunu cömertçe verenler ve insanlar hakkında hükmederken kendileri ve kendi aileleri için hüküm veriyormuş gibi davranan kişilerdir.’[1]

Kıyamette İnsanlar 3 Gruba Ayrılır

Vakıa sûresinde bildirildiğine göre kıyamet koptuğu zaman insanlar üç sınıfa ayrılacaklardır. Bu üç sınıftan ikisi övülmüş birisi ise yerilmiştir. Övülenler sınıfındaki “öncüler” ise Allah’a yaklaştırılmış kimseler olarak tavsif edilmiştir. Vakıa suresinin aynı zamanda kıyameti anlatan ilk 10 ayetinin meali şöyledir:

“Kesin gerçekleşecek (olan Kıyamet) koptuğu zaman, onun kopuşunu yalanlayacak kimse olmayacaktır.  Yeryüzü şiddetle sarsıldığı, dağlar parça parça dağılıp saçılmış toz olduğu ve siz de üç sınıf olduğunuz zaman, O, (kimini) yükseltir, (kimini) alçaltır. Ahiret mutluluğuna erenler var ya; ne mutlu kimselerdir! Kötülüğe batanlara gelince; ne mutsuz kimselerdir! (İman ve amelde) öne geçenler ise (Ahirette de) öne geçenlerdir. İşte onlar (Allah’a) yaklaştırılmış kimselerdir.”

Bugün, hâlâ peygamberleri, peygamberin yolundan giden ashabı, yine peygamberin yolundan giden büyük imamları, az da olsa, peygamberin yolundan giden idarecileri kendimize örnek diye gösteriyorsak, onları “öncüler”, “önden gidenler” diye övüyor ve Rabbimizden hepsine rahmet diliyor, dua ediyorsak, bu yazıda meallerini verdiğimiz ayetlerdeki ayetlerdeki vasıflara sahip olduklarından dolayıdır. Yani onlar, Müslüman olma bilinci ile yaşamışlar, Allah rasûlünün yolunu takip etmişler ve böylece de öncü olmuşlardır.

[1] Begavî, Mişkatu’l Mesabih, İmaret 18. H. No: 3711.