Önden Gidenler
- HAYATYAZARLAR
- 23 Ocak 2020
Peygamber Efendimiz (a.s.), “Ölmüşlerinizin güzelliklerini anlatınız; kusurlu taraflarını kendinizde saklayınız.” buyuruyor. (Ebû Dâvût, Sünen, 4/159, H. No: 940) Bu yüzdendir ki, cami ve cemiyetlerimizde yaptıkları hizmetler ve öncülükleriyle bugünün cemaatine numune teşkil eden güzel faaliyetleri anmamız gereken öncülerimizi yad ediyoruz.
“Önden Gidenler” şeklinde düzenlenen bu programlarla, Müslümanlara her alanda öncülük etmiş olan büyüklerimizin zihinlerimize yerleşmiş olan güzel öğütleri naklediliyor; Müslümanlara hizmette vermiş oldukları mücadeleleri genç dimağlarımıza aktarılıyor. Bu suretle kuşaklar arası irtibat sağlamlaştırılıyor; hedef ve maksatlara götüren hayırlı faaliyetler sekteye uğramasın isteniyor. İstikbalimizin yollarında ışık olan o büyüklerimizi, bilhassa, gençliğimiz yakından tanımalı ki, onlar da davamızın yollarına kendi ışıklarını şimdiden hazırlamaya başlasınlar.
Yine bir “Önden Gidenler” programlarının icra edileceği mevsime hızlıca yaklaşıyoruz. İnşaallah bu sene de akdedilecek bu programlar vesilesiyle, Efendimiz (a.s.)’ın “Büyüklerimizi saymayan, küçüklerimize merhamet etmeyen bizden değildir.” (Ahmet b. Hanbel, Müsned, 4/170, H. No: 2329) ikazına muhatap olmaktan kurtulmuş oluruz. Ayrıca büyüklerimiz hakkında hayır dileklerde bulunmuş ve Rabbimiz katında âli derecelere yükselmelerine vesile oluruz. .
Hz. Ömer (r.a.), Peygamber Efendimiz (a.s.)’ın şöyle buyurduğunu anlatıyor: “Herhangi bir Müslüman hakkında dört kimse hayırla şahitlik ederse, Allah onu cennetine kor.” (Buhârî, Sahih, Cenâiz 86; Şehâdât 6; Nesâî, Sünen, Cenâiz 50)
Avrupa’ya göçmen işçi olarak gelmiş olan bu ilk kuşak, son derece önemli görevler deruhte etmişlerdtir. Bir taraftan buradaki maişetlerini kazanmaya, bir taraftan memleketlerinde bıraktıkları ailelerinin ihtiyaçlarını karşılamaya, diğer taraftan da manevi dünyalarını ihya edecekleri cemaat ve camileşme faaliyetlerinde örnek ve önder olma yarışmasına katılmışlardı. Bu insanlarO ilk insanlarımız, dil bimiyorlardı, yaşadıkları toplumun örf ve âadetlerine de yabancı idiler. Bakkaldan ekmek ve yumurta almak için temsiller sergiliyorlardı. Dernek nasıl kurulur; tüzük nasıl hazırlanır, izin ve ruhsatlar hangi devlet dairesinden temin edilir; bütün bunlar onlara muamma gibi geliyordu. Ama Allah’ın mukadder kılması, bu güzel insanların halis ve iyi niyetleri sebebiyle bu gün bize astronomik hadiseler gibi görünen faaliyetler gerçekleştirildi.
Bu güzel insanların bir kısmı, vefat etti, bir kısmı emekli oldu ülkelerine döndü, bir kısmı da halen camilerimizde köşe taşları ve kubbeleri ayakta tutan sütunlar gibi camilerimizin cemaat süsü olmaya devam ediyorlar. Gidenler gitti, dönenler döndü ama hâlen hayatta olanların bir envanteri çıkarılmalı, kısa hayat hikâayeleri kayıtlara geçirilmelidir. Üniversiteli gençlerimizden özellikle sosyoloji okuyan genç akademisyenlerimize gerekirse master ve doktora tezleri hazırlatılmalıdır.
Bunları ifade ettikten sonra üzerinde hassasiyetle durulması gerekli olan bir hususa da işaret etmek istiyorum. O da cemaatleşme ve camilerimizin kurulmasında çok büyük emekleri olan birinci kuşak büyüklerimizin envanterinin çıkarılması konusudur.
IGMG Genel Merkezimiz de yolumuza çığır açan büyüklerimizi unutmadığımızın işareti olarak “Önden Gidenler” programlarını tertip etti. Şu ana kadar gerek teşkilatımızın gerekse ümmetin manevi önderleri olan ve milletimizin gönül köşküne çıkarak taht kurmuş onlarca selef-i salihin büyüklerimiz anılmıştır. Cemaatlerimiz ise, salonları ve camileri hıncahınç doldurarak o büyük insanların hayat hikâayelerini ve menkıbelerini dinlemiş ve manevi zincirdeki var olan yerlerini daha da sağlamlaştırmıştır.
Böyle bir vefa örneği sergilemek zaten bizim din kardeşliği hukukumuzdandı. Biz, vefat eden kardeşlerimizi ve büyüklerimizi anmalıydık ki, bizden sonra gelenler de bizi hatırlamalıydılar.Avrupa’ya göçmen işçi olarak gelmiş olan bu ilk kuşak, son derece önemli görevler deruhte etmişlerdir. Bir taraftan buradaki maişetlerini kazanmaya, bir taraftan memleketlerinde bıraktıkları ailelerinin ihtiyaçlarını karşılamaya, diğer taraftan da manevi dünyalarını ihya edecekleri cemaat ve camileşme faaliyetlerinde örnek ve önder olma yarışmasına katılmışlardı. Bu insanlar, dil bimiyorlardı, yaşadıkları toplumun örf ve adetlerine yabancı idiler. Bakkaldan ekmek ve yumurta almak için temsiller sergiliyorlardı. Dernek nasıl kurulur; tüzük nasıl hazırlanır, izin ve ruhsatlar hangi devlet dairesinden temin edilir; bütün bunlar onlara muamma gibi geliyordu. Ama Allah’ın mukadder kılması, bu güzel insanların halis ve iyi niyetleri sebebiyle bu gün bize astronomik hadiseler gibi görünen faaliyetler gerçekleştirildi.
Bu güzel insanların bir kısmı, vefat etti, bir kısmı emekli oldu ülkelerine döndü, bir kısmı da halen camilerimizde köşe taşları ve kubbeleri ayakta tutan sütunlar gibi camilerimizin cemaat süsü olmaya devam ediyorlar. Gidenler gitti, dönenler döndü ama hâlen hayatta olanların bir envanteri çıkarılmalı, kısa hayat hikayeleri kayıtlara geçirilmelidir. Üniversiteli gençlerimizden özellikle sosyoloji okuyan genç akademisyenlerimize gerekirse master ve doktora tezleri hazırlatılmalıdır.