“Önce İnsan Ol…”

“Önce İnsan Ol…”

Allah insana akletme melekesi vermiş, kendisine düşünme ve hareket etme özgürlükleri bahşetmiştir. İnsan değerini ise yaratılış kıssasından alır. Allah, “Yeryüzünde bir halife yaratacağım!”[1], diye müjdeyi verdiği için insan değerlidir. Yaratılan tüm varlık, insanın hizmetine verildiğinden ötürü değeri artmıştır. Melekler insanlar için dua eder, onlar için şefaat dilerler, onları korurlar, onların yaptıkları tüm amelleri kayda alırlar.

İnsan diğer varlıklar ile kıyaslandığı vakit değerlidir. Bu anlamda “Önce insan ol…” cümlesinin veya tepkinin bir anlamı olabilir. İsmet Özel’in “Amentü” şiirinde zikrettiği ve babasına ait olan “insan eşrefi mahlukattır” cümlesi buraya kadar yazılanlardan dolayı anlam kazanır. Fakat ahsen-i takvîm[2] (en güzel şekilde) üzere yaratılan insan, yaptıklarıyla esfele safilin[3] (aşağıların aşağısı) da olabilir.

İnsan dünyaya zaten insan olarak gelmektedir. Bu manada insanın tekrardan insan olmasına gerek yoktur. “Önce insan ol…” tepkisi ile “insanın varlığı itibariyle ahlaklı veya akıllı” olduğu var sayılıyorsa eğer, bu büyük bir yanılgıdır. Genetik kodlar ile insanda bazı değerler var olabilir, mesela düşünme melekesi, akletme melekesi, merhamet ve adalet melekesi gibi. Öte yandan insanın fıtratında zulmetmek,[4] şehvete kapılmak,[5] acelecilik,[6] nankörlük,[7] cahillik, kavgacılık / hasımlık, kendini beğenmişlik ve azgınlık[8] da vardır.

HAYAT | 27 Kasım 2020 İnsan Şerefini İnsanlığından Alır 27 Kasım 2020

İYİ İNSAN, KÖTÜ İNSAN

Yani insan olmak hem iyi bir insan, hem de kötü bir insan olmayı beraberinde getirir. İnsan hem adil, hem ahlaklı ve merhametli de olabilir. Fakat zulmeden, çirkin işler yapan, ahlaksız da olabilen bir varlıktır. Dolayısıyla “Önce insan” olmanın bundan dolayı hiçbir anlamı yoktur ve binaenaleyh bu söylem ve düşünce insanı haddinden fazla yüceltme teşebbüsüdür. Dinden ve haktan uzaklaşmış hümanizmin sevdiği türden bir saptama gibi ve aslında bir ütopyadır.

İNSAN OLMANIN ÖLÇÜSÜ

Örneğin gayrimüslim de ahlaklı olabilir, iyi bir kişi olabilir, dürüst ve adil olabilir. Bundan dolayı saygın, insanlar arasında sevilen ve değerli bir varlık olabilir. Lakin insan olmanın ölçüsü o kişi / kişiler değildirler. Nitekim ahlaklı, iyi, dürüst ve adil olan Müslümanlar da vardır. Buradaki faktörler eğitim veya sosyal çevre gibi ikincil faktörlerdir.

VARLIĞIN DEĞERLİ AMEL İLE ÖLÇÜLÜR

Mahlukat olarak insanlar arasında dindar veya dinsiz olsun, kötü insan da olabileceği gibi iyi insan da olabilir. Yaratıcının katında insanın değerli olabilmesi için önce Müslüman, ardından da mümin / muttaki olması esastır. Allah katında insanın değeri ancak ve ancak varlığı ile değil, iman ve amelleri ile ölçülür. İnsan, Allah’a ne kadar kul ise o kadar değerlidir. Nitekim Allah katında aklını kullanmayarak mutlak hakikati kabul etmeyenlerin değeri yoktur.[9]

Mümin ve muttaki kişi Allah’a, ahirete, peygamberlere iman eden, namazını kılan, zekâtını veren, insanlara karşı iyi davranan, fakirleri ve muhtaçları doyuran, onları gözeten, söz verdiğinde sözünü tutan, belalara karşı sabredendir. Mümin, idealize edilmiş insanın ötesinde, tüm varlığı ve varlık sebebini kucaklayandır.

HAYAT İMTİHANDAN İBARET

Bu hayat imtihandan ibarettir. Her türlü iyiliği ve kötülüğü yapabilme potansiyeline sahip olarak yaratılan insan “önce insan olarak” imtihanı kazanamaz. İmtihan iman ve salih ameller ile kazanılır, yani mümin / muttaki (takvalı) olmakla kazanılır. Nitekim Rabbimiz şöyle buyurmaktadır: “Nefse ve onu düzgün bir biçimde şekillendirip ona kötülük duygusunu ve takvasını (kötülükten sakınma yeteneğini) ilham edene andolsun ki, nefsini arındıran kurtuluşa ermiştir.”[10]

Tüm bunlara rağmen insan mahlukatı/cinsi yaratılanların arasında değerli bir varlık olmalı ki, Allah her bir insan varlığına da rızkını vermekte, merhamet etmekte ve tüm zalimliklerine rağmen helak etmemektedir. Mahlukat olarak insan, imtihanı Allah’ın kendisine ruhundan üfleyerek bahşettiği meleke ve özgürlükleri layıkıyla kullanarak kazanır. Bir insan ancak ve ancak kendisine verilen nimete layıkıyla sahip çıkarak, şükrederek Allah’ın halifesi olabilme şerefine nail olacaktır.

Ne mutlu halife, mümin ve muttaki olabilene!

 

[1] Bakara suresi, 2:30.

[2] Tîn suresi, 95:4.

[3] Tîn suresi, 95:5.

[4] İbrahim suresi, 14:34, Ahzâb suresi, 33:72.

[5] Ali İmrân suresi, 3:14, Nisâ suresi, 4:28.

[6] İsrâ suresi, 17:11.

[7] Hûd suresi, 11:9.

[8] Alak suresi, 96:6.

[9] Enfâl suresi, 8:22.

[10] Şems suresi, 91:7-9.