“Öğrencilere Sert Davranmak, Onları Kötü Alışkanlıklara Sürükler”
- HAYATSürmanşet 1
- 7 Mart 2022
Geçen yazımızda İbn Haldûn’un, Müslüman çocuklara Kur’ân-ı Kerîm öğretilmesi hakkındaki düşüncelerine yer vermiştik. İbn Haldûn’u burada bırakmayalım, İbn Haldûn’un, bir hocanın öğrencisine nasıl davranması gerektiğine dair görüşlerini de bilelim, diye düşündük.
İbn Haldûn’un bu görüşlerini Mukaddime’sinde dile getiriyor. Bu konu için özel bir başlıklı bir bölüm açıyor: “Talebelere sert davranmanın zararlı olduğuna dair.”
Bu arada, Mukaddime müellifinin 1300’lü yılların ortasında yaşayıp 1400’lü yılların başında vefat ettiğini de unutmayalım.
TALEBELERE SERT DAVRANMAK ZARARLIDIR
“Bunun sebebi şudur: Öğretim esnasında öğrencilere, bilhassa küçük yaştaki çocuklara sert davranmak zararlıdır. Çünkü bu sert davranmalar öğrencilerde kötü alışkanlıkların oluşmasına yol açar.” der üstat.
Sadece öğrencilere değil o zamanlar toplumsal bir gerçeklik olan kölelerle hizmetçilere de aynı şekilde davranılması gerektiğine dikkat çeken İbn Haldûn’un bu konudaki söylediklerinin başka şekillerde toplumsal yansımasını bulmak mümkün olur. Mesela bugün hayat işveren-iş alan, yani patron ve çalışan ilişkisi üzerine kuruludur. Öğretmenli ve öğrencilik hâlâ geçerlidir. İdare eden ve edilenler hâlâ geçerlidir. Onun içindir ki, “Şiddet ve katılıkla yetiştirilen öğrencilere, kölelere veya hizmetçilere baskı hâkim olur ve bu durum onların gelişimini engeller.” diyen İbn Haldûn bu baskı ve sert davranmanın sonucunun “onların üretkenliklerini ve çalışkanlığını yok edeceği, onları tembelliğe, yalana ve ikiyüzlülüğe sevk edeceği” şeklinde ortaya çıkacağını ifade eder.
İKİ YÜZLÜ OLURLAR
İbn Haldûn öğrencilere uygulanacak şiddetin bir terbiye metodu olmayacağını, bunun aksine, şiddete ve baskıya maruz kalan öğrencilerin “Dışarıya, içinde olandan farklı şeyleri aksettirecekleri, çünkü kendilerine baskı ve şiddet elinin uzanacağından korkacakları” uyarısında bulunur.
Ve devam eder İbn Haldûn: “Dolayısıyla bu durum onlara hile ve aldatmayı öğretir ve zamanla bu hile ve aldatma onlarda bir alışkanlık ve karakter hâline gelir. Sosyal hayatla ve medenileşmekle elde edilecek üstünlükleri, şahsını ve ailesini koruma iradesi olan insanlığını bozar. Bu gibi hususlarda başkalarının sırtına yük olur. Faziletten uzak kalır; tembelleşirler. Kendileri ve insanlık için gereken meziyetler kazanmaya yanaşmazlar, insanlığın en aşağı derecesine inerler, düşkünleşirler.”
BASKI TOPLUMLARI DA BOZAR
İbn Haldûn’un Mukaddimesi zaten baştan sona toplumsal olayları tahlil etmek için yazılmıştır. Bunun içindir ki, İbn Haldûn toplumun idaresinde de şiddet ve baskıyı reddeder. Şiddet ve baskının toplumun faziletlerden uzak durmasına yol açtığını vurgular.
Şöyle der İbn Haldûn: “Başkalarının boyunduruğu ve baskısı altına giren ve onların şiddetli muamelelerine maruz kalan toplumlar da aynı duruma düşerler. İdaresi başkalarının elinde bulunan herkesin durumu buna örnek teşkil eder. Onlar kendilerini idare edecek bir melekeden mahrumdurlar.”
İbn Haldûn topluma karşı idarecilerin uyguladığı şiddetin ve baskının sonuçlarını başka yerlerde anlatır. Dolayısıyla bu bölümde sadece bir hatırlamada bulunmaktadır. Bu bölümde, konu, talebelerin ilmî yeteneklerinin gelişmesi için çok farklı hocalardan ders almasını da önermektedir.
Bu bölümdeki başlığı da öğrencilerle, öğrenci velilerine tavsiyeler şeklinde anlaşılabilir: “İlim tahsili için sefere çıkmaya, âlimler ve üstadlarla görüşmenin öğrenimde daha olgunluğa ulaştırdığına artırdığına dair”.
FARKLI HOCALARDAN EĞİTİM ALMANIN ÖNEMİ
İbn Haldûn’a göre, insanlar bilgilerini, ahlâklarını, sahip oldukları görüşleri ve faziletlerini iki şekilde elde ederler. Birincisi, öğretim yoluyla ve ilim olarak; ikincisi ise, doğrudan bir başkasında görüp, onu taklit etmek suretiyledir.
“Ancak” der İbn Haldûn: “Doğrudan görülüp alınmak suretiyle sahip olunan melekeler daha sağlam, kuvvetli ve köklü olur.”
İlim ve terbiye için farklı hocalardan eğitim almak öğrencinin melekelerini ve potansiyelini güçlendirir. Şöyle der üstat: “Diğer taraftan melekelerin elde edilmesi ve sağlamlığı, üstadların çokluğu nispetinde olur. Aynı şekilde ilimlerin öğrenilmesindeki terimler de öğrencinin zihnini karıştırır ve pek çoğu da o terimleri ilmin bir parçası sanır. Öğrencinin bu düşüncenin farkına varıp onu düzeltmesi ise ancak, hocalarından konudaki farklı usulleri görmesiyle olur.
Bundan dolayı ilim talebesi, çok sayıda üstatla görüşür ve onların farklı usullerini öğrenirse, ilimleri ve terimleri birbirinden ayırır ve terimlerin birer öğretim usulü ve ilmi başkalarına ulaştırma yolu olduğunun farkına varır. Böylece melekeleri kuvvetlendirip sağlamlaştırmadaki gücünü harekete geçirir.”
Üstat İbn Haldûn konuyu şöyle bitirir:
“İlim talebesi, farklı usullere sahip çok sayıdaki üstatla görüşüp onlardan ilim alarak, melekesini kuvvetlendirir ve bu sayede bilgilerini düzeltir, bilgilerle başka şeyleri birbirinden ayırır.”
Ve son noktayı da şöyle koyar üstat: “Bundan dolayı öğretmenler, baba ve anneler edeb ve terbiye vereceğiz diye çocuklara karşı sert davranmamalıdırlar.”