Müslümanlık Tekeli Oluşturma
- YAZARLAR
- 24 Mayıs 2024
İslam’da ayetler, vahyin ürünüdür, beşerî boyutu yoktur; onlar dogma değildir. İnsanların ayetler üzerinde düşünüp anlamaları istenmektedir. İnsanın önüne çok katmanlı anlam dünyasını koyan vahyi anlama sürecinde vahye beşerî boyut eklemlenerek farklılıklar oluşabilmekte; yani farklı İslam anlayış ve uygulamaları (Müslümanlık) ortaya çıkmaktadır.
Her Müslüman bilgiyle beslenmekle yükümlü olmakla birlikte herkesin alim (ilim insanı) olması beklenmez. Doğal olarak ilim ehlinin bilgilerinden, görüşlerinden diğer Müslümanlar vahyi anlama konusunda yararlanırlar. Ama İslam’ın çok büyük paye biçtiği alim, din adamı olmadığından, onun ilminden yararlanma körükörüne, mutlak teslim olmayı gerektirmez.
Her bireyin kendi hesabını verme yükümlülüğü, kendi Müslümanlığını anlamlı öğrenmelerle, olabildiğince sorgulayıcı yaklaşımla oluşturmasını gerektirmektedir. Hiçbir ilim insanının, bilgiyi ve özellikle de dinî bilgiyi tekeline alma yetkisi yoktur. Hiçbir zaman kimse yaptığı yorumlarda “Allah’ın muradı mutlak şudur” diyemez. Nitekim, İslami gelenekte her alim, ayetleri açıklamalarının veya dersinin sonunda, “Allah, doğrunun ne olduğunu en bilendir” veya “Allah, kendi muradını en bilendir” ifadelerine yer verir. Bununla, söylediklerinin doğru olduğunu düşünmekle birlikte, mutlak doğru olduğu iddiasında olmadığını, yanlış olma ihtimalinin bulunduğunu, onun için sorgulanarak okunması/dinlenmesi gerektiğini hatırlatmaktadır.
“Her bilenin üstünde bir bilen vardır.” ayeti(Yusuf suresi,12:76), yol gösterir.
Bu bilince sahip özelde ilim insanı ve genelde her Müslüman, Müslümanlık tekeli oluştur(a)maz. Müslümanlık, insanların İslam’dan anladıkları olduğundan dolayı, her biri, kendi Müslümanlığının doğru olduğunu düşünmekle birlikte yanılma ihtimalini göz ardı etmez.
Kendi dindarlık anlayış ve uygulamalarını mutlak doğru ve kurtarıcı Müslümanlık sayıp, böyle olmayanlarınkini ise Müslümanlıktan sapma olarak damgalamaz. Müslümanlık dövüştürmeye yeltenmez. Kendi Müslümanlık anlayış ve uygulamalarını hep geliştirmek amacıyla, başkalarının eleştirel sorgulamalarına açar. Başkalarının yapacakları eleştirel değerlendirmelerden gocunmaz, anlamaya çalışır; yeni öğrenmeler gerçekleştirmeye ve varsa hatalarını gidermeye çabalar. Hiçbir Müslümanla arasına asla duvar örmez, dışlayıcı, ötekileştirici tutum takınmaz, onlarla kardeş olarak sürekli karşılıklı etkileşim içinde olur. Din kardeşlerinin Müslümanlığıyla ilgilenir, gördüğü yanlışları dostça eleştirir. Ancak, bunu da kendi dindarlığını geliştirme bağlamında yapar, başkalarının Müslümanlıklarına jandarmalık yapmaya kalkışmaz.