Müslümanların Hürmet Ettiği Her Müslüman’a Karşı Çıkmak!

Müslümanların Hürmet Ettiği Her Müslüman’a Karşı Çıkmak!

Elinize aldığınız her gazetede, İslam ve Müslümanlarla ilgili her kitapta, televizyonda izlediğiniz, radyoda dinlediğiniz her programda, sosyal medyadan takip ettiğiniz her paylaşımda dünyanın herhangi bir yerindeki bir Müslüman’a karşı saldırıda bulunulduğuna şahit olmuşsunuzdur.

Ve Müslümanlara örnek gösterilen “Müslüman” sıfatlı pek çok kişinin, hiç de Müslümanlar tarafında yer almadığı hâlde “örnek Müslüman” diye gözünüzün içine de sokulduğuna mutlaka şahit olmuşsunuzdur.

Cümlelerimizde kullandığımız “her” kelimesini olayı abartma olarak değerlendirmek mümkün. Fakat, istisnalarını saymaya kalkışsak 1.5 milyar sayısı içerisinde hakikaten Müslümanların hürmet gösterdiği, lider saydığı, sevdiği, iyi “adamdır”, iyi “hanımdır” dediği, buna karşılık da medyanın aşağılamadan, kötülemeden bahsettiği Müslümanların sayısını 3-5’in bir üstüne çıkaramayız.

Elbette ki, insanoğlu hata ile mualleldir. Müslümanların sevdiği, saydığı hatta “öncü” gördüğü insanlar da hata sahibi olabilirler. Sanki, bizi sorguya çeken, medyacıların ve siyasetçilerin ve dahi bizzat kendimizin hatası yok mu? Başkasının, istemediği, kabul etmediği hatta red ve itiraz ettiği düşüncemiz, davranışımız, söylemimiz yok mu? Hem de sürüsüyle. Hatalı ise, yanlış ise kabul edilmez olur biter. Şu hatası, bu hatası var diye de kişileri toptan sildirmek, bulaşıcı hastalık sahibi gibi onları terkettirmek açıkçası artık çok sırıtıyor.

Bu hâliyle, ortalıkta sevdiğimiz, saydığımız, itibar ettiğimiz âlim, siyasetçi yani “adam gibi adam,” “hanım gibi hanım” bırakmadılar. Bu insanlara acıtıcı, incitici ve alaycı sıfatlar taktılar. Buna karşılık kendilerinin hoşlandıkları kimseler “katil” de olsa “demokrat” oldu, “özgürlükçü” oldu.

Maalesef medyanın bu çarpıtıcı, aşağılayıcı ve yönlendirici tutumu siyasetin de rehberi olmuş. Avrupa’da şimdi AB dışındaki siyasi partilerin propaganda yapmalarının yasaklanma süreci başladı. Ama, inanın ki, bu propaganda yasağı, sadece kendilerinin hoşlanmadıkları siyasetçilere gelecek. 2014 yılından beri bunu açıkça gördük. Katillerle kol kola, yol yola olanlar “özgürlük ve demokrasi” adına konuştular, bağırdılar, çağırdılar. Diğerleri ise yine demokrasi ve özgürlük adına susturuldular.

İslam dünyası işte bunun için bu iki yüzlü, iki gözlü ama tek yönlü siyasete, bu propagandaya güvenmiyor, itibar etmiyor. Bu çok normal. Çünkü, burada “bize niye güvenmiyorlar?” sorusu yerine, “Biz Müslümanlara niye güven veremiyoruz?” sorusu sorulmalıdır.