Müslüman’a Din Uydurmak
- YAZARLAR
- 23 Mart 2022
Hindistan’ın Karnataka Eyalet Yüksek Mahkemesi’nin eyalet okullarında başörtüsü yasağının “caiz” olduğuna dair verdiği hüküm de gösterdi ki, İslam’ın emirlerinin ne olduğuna dair kararı Müslümanların kendisinin verme hakkı yok. Zira mahkeme hükmüne gerekçe olarak, başörtüsünün İslami bir emir olmadığını göstermiş. Üstelik bir de buna “Dolayısıyla Müslüman kadınların din özgürlüklerinin ihlal edilmediği” gibi yüce bir hukuki açıklama eklemiş.
Dünya Hindistan’da Yüksek Mahkeme Başörtüsü Yasağını OnayladıÖyle anlaşılıyor ki, şu acayibul acaip dünyada, kendi dinlerinin ne olduğuna, kendi dinlerinin neyi emrettiğine veya neyi yasakladığına karar verme yetkisine sahip olmayan tek zümre Müslümanlardır.
Hindistan Karnataka Eyalet Yüksek Mahkemesi’nin bu yöndeki kararı öyle sanıldığı gibi dünyanın bir köşesinde kalmış marjinal bir karar değildir. Bakınız şu Fransa’ya, şu Avusturya’ya ve hatta şu Almanya’ya, Müslümanlarla ilgili her yasaklarına “din özgürlüğüne” aykırı değil ve “İslam’da böyle bir şey yok.” gerekçesini göstermiyorlar mı?
Daha yeni, Almanya’da üniversitelerin, hastanelerin başörtülülere karşı aldıkları tavrı, Almanya’da başörtülülerin hakimlik de olmak üzere adlî görevlerde yer alamayacağına dair en özgürlükçü yasaklamaları tecrübe etmek zorunda kaldık.
Ama işin en ilginç tarafı, faşisti, aşırısı, ılımlısı, sağı ve solu fark etmiyor, Avrupa’daki İslam düşmanlarının hepsi de Müslüman’a bir din uydurma gayretine giriyor. Gert Wilders mi dersiniz, Eric Zemmour mu, Valérie Pécresse mi dersiniz, Susanne Raab mı? Hangisini derseniz deyiniz, hepsi de Müslüman’a özel bir din, Müslüman’a özel bir din özgürlüğü yazarken, sanki diğerleri başka bir şey yazıyor. Bu ismi geçenler, sözün kısası, lafını esirgemiyor. Diğerleri ise, kendilerini ustaca saklıyor. Eğer saklamasalardı, işleri güçleri Müslüman’a yasak sınırı çizmekle meşgul olmazlardı.
Adamlar, tabii buna kadınlar da dahil, kadınıyla erkeğiyle Müslüman’a din yazmaya, Müslüman bir din uydurmaya kalkışıyor. Bunlara göre herkesin din özgürlüğü olmalı. Fakat Müslümanlar gündeme gelince “ama”sız bir özgürlük söz konusu olmuyor. Sonuç olarak, Müslümanların din özgürlüğü ancak onların yazdığı oranda olabiliyor.
Haa, bu ülkelerde “din özgürlüğü” en önde gelen kişisel ve toplumsal özgürlükler arasında da yer alıyor. Söz konusu, İslam ve Müslüman olunca, bütün özgürlük ilkeleri “yasaklama”larla istisnalaştırılıyor. Ve bu da özgürlüğün suyunun suyu oluyor.