“Müslüman Nefreti, Avrupa’yı Zehirleyen Bir Sosyal Pandemiye Dönüştü”

“Müslüman Nefreti, Avrupa’yı Zehirleyen Bir Sosyal Pandemiye Dönüştü”

Siyasal Bilimci Patrycja Sasnal ve sosyal bilimci Yasemin El Menouar’ın İngiliz Guardian gazetesine yazdıkları bir yazıda Avrupa’da nüfus ve ekonomisinin büyüklüğüne veya küçüklüğüne bakmadan hemen her ülkede İslam ve Müslüman nefretinin yaygınlaştığına dikkat çekildi.

“Avrupa’yı zehirleyen sosyal bir pandemi: Müslüman nefreti” başlıklı yazıda, ABD’de Black Lives Matter kampanyasının Avrupa’da da hızlı bir yankı bulduğu, ancak, bu yankıya Müslüman nefretine karşı tepkilerin eklenememiş olmasının anlamsız olduğuna dikkat çekildikten sonra, Avrupa’da, AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in dilediği gibi “gerçek bir ırkçılık karşıtı birlik” inşa etme yerine aksine Müslüman karşıtı bir Birlik inşa edildi.” denildi.

Avrupa’nın her ülkesinde Müslüman nefretinin yaygınlaştığına dikkat çekilen yazıda, Müslüman nefretini tanımlama için kullanılan Islamofobi kelimesine artık herkesin alıştığı ama kelimenin sonundaki fobi ilavesinin manayı hafiflettiğine de işaret edildi.

Yazıda, Avrupa ülkelerinin nüfus ya da ekonomilerinin küçüklüğü veya büyüklüğünün, veya ülkelerdeki Müslüman oranının azlığı veya çokluğunun o ülkelerdeki Müslüman düşmanlığına karşı bir anlam ifade etmediği de Almanya ile Polonya örneklemesi ile anlatıldı.

Almanya ekonomisi güçlü ve Müslüman nüfusu fazla bir ülke iken, Polonya’da Müslüman nüfusun oldukça az olduğu, ama Müslüman nefretinin her iki ülkede de endişe verici durumda olduğu ifade edildi.

İlgili yazı şu ifadelerle sona erdi: “AB yasaları Müslümanlara karşı yapılan ırkçılığı ırkçılık olarak kabul ediyor. Eğer biz de bunu böyle kabul edersek, Müslüman düşmanlığının o uğursuz özelliği açık bir anlama dönüşüyor. Irkçılık geçici ve atlatılabilecek bir olgu değildir. Aksine, toplumun temel yapılarını delik deşik eden, hayatın her alanına sızıp o toplumu parçalayan sosyal bir pandemidir.”