Müslüman Ailenin İslamiliği

Müslüman Ailenin İslamiliği

Son dönemlerde, Müslüman ailelerde de huzursuzlukların ve şiddetin artmış olması, onların ne kadar “İslami” olduğunu ister istemez sorgulatıyor. Müslümanca aile oluşturduğumu iddia etmem, gerçekte ailemin İslam’ın öngördüğü değerlere uygun  oluşturulup yürütüldüğü anlamına gelmeyebilir. İki Müslüman aile düşünün: Birinde eşlerin her biri, salt Allah rızasını düşünerek hakikate (İslam’ın temel değerlerine) göre davranmaya çalışıyor, iletişim kanallarını en etkin biçimde kullanarak sorunları çözmeye çalışıyor, aile huzurundan öncelikle kendini sorumlu tutuyor; aile bireylerini rahatsız etmemek için kelimelerini bile özenle seçiyor. Kazara hata ederse mahvoluyor ve hemen telafi edici adımlar atıyor. Diğerinde eşler hakikate teslim olma fikrinden yoksun; tam bir enaniyet psikolojisiyle birbirini teslim alma rekabetindeler. Eşlerden her biri, kendi egosunu ölçü alıp “Ben ne dersem o olur.” diyor, ötekini nasıl faka bastıracağının hesabı kitabı içinde. Kim kimi yenebilirse! Bu Müslüman ailelerden hangisi İslami değerlere sahip? Bunların hangisinde İslam’ın güzel insanları yetişir?

İslam’ın dünya ve ahiret  huzurunu kazandıracak aile tasavvurunu  doğru anlayabildik mi? Aile konusunda Efendimizi yeterince örnek alabilecek bilince ve beceriye sahip miyiz? Aile tasavvurumuz, aile hayatımızı doğrudan ve derinden etkileyen insan anlayışımız, cinsiyet kültürümüz ne kadar İslami?

Aileye dair İslam’ın ideal ilkelerini, sadece asr-ı saadet bağlamında anlamak yetmez; sonra günümüze gelip bu çağın idrakiyle onları yeniden anlamlandırıp ete kemiğe büründürerek hayata yansıtacak yetkinliği kazanmalıyız. Bu çağın ruhunu kavramayanlar, dini de doğru anlayamaz, “hayat veren” dindarlığı edinemez (Enfal suresi, 8: 24). “Asrın idrakine İslam’ı söyletmek”, asrın idrâkini esas alıp İslam’ı ona uydurmak değil, ona İslam’ı kavratıp söyletmektir. İslam’ı her asır, başkasının değil, kendi idrakiyle anlayabileceğinden dolayı, Müslümanlar  asırlar boyunca sürekli ilmî  çalışmalar yaparak muhatap idraki tatmin edecek İslami anlayış ve kültürü üretmeye çalıştılar.  Bunu başardıkları oranda ailelerini İslamileştirip huzur buldular.

Sözgelimi, “Eşlerinizle iyi geçininiz.” (Nisâ suresi, 4: 19) ilkesinin bugünün şartlarında anlamının ne olduğunu ve hayata hangi somut kalıplarla taşınabileceğini isabetle belirlemek zorundayız. “İyi geçinme”yi, dünün tarım toplumunun kültürüyle anlayan Müslümanlar, İslam’ın mesajını anlayamaz, hiç rahatsız olmadan kabalıklar sergileyebilirler. Yeni öğrenmelere ihtiyacımız var.