Mesele Para Değil!
- YAZARLAR
- 7 Şubat 2020
Askerlik bedeli yaklaşık 6 bin avrodan 1000 avroya çekilirken ortaya konulan gerekçenin şimdi “para adaletine” dönüşmesi meseleyi izah edemiyor.
Yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarının askerlik görevini bedelli olarak yapma imkânının getirilmesi, bu uygulamanın başladığı dönemden beri doğru bir karardı. Her ne kadar uygulamayı ilk çıkaran hükûmetlerin döviz ihtiyacı böyle bir kararın alınmasını kolaylaştırmış ise de gerekçesi ne olursa olsun, yurt dışında yaşayan Türk vatandaşları için kolaylaştırıcı ve makul bir uygulama oldu. Zamanla bu uygulamaya, genç nüfusun çoğalması ve askerlik görevinin gerekli teçhizata göre mahiyet değiştirmesi ile ülkede yaşayanlar da dâhil edildi.
Askerlik bedelinin miktarı, ülkenin ihtiyacına göre artırıldı ya da azaltıldı. 2016 yılında ise hükûmetin yurt dışında yaşayan vatandaşların “anavatanla olan bağlarının güçlendirilmesi” yolunda bir adım olmak üzere 1000 avroya indirilen askerlik bedeli şimdi 5 bin 261 avroya yükseltildi.
Yükselişin sebebi aslında doğrudan yurt dışında yaşayanlar değil. Çünkü, askerlik bedeli Türkiye’de ikamet edenler için belirlenen miktara bağlandı. Bu da yılda iki kez değerlendirilerek artırılacak.
Yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarının bu konudaki itirazına “her şeyi paraya bağlamayın” şeklinde hükûmet tarafından yapılan değerlendirme ilk bakışta doğru gibi görünse de, meselenin aslı “para” değildir. “Para” işin sadece görünen tarafıdır.
2016 yılında askerlik bedeli yaklaşık 6 bin avrodan 1000 avroya çekilirken ortaya konulan gerekçenin şimdi “para adaletine” dönüşmesi meseleyi izah edemiyor.
Parasal açıdan bakıldığında, bir adaletten bahsetmek mümkün. Fakat, devlet hizmeti ya da hizmet ve görevlerdeki “istisna”ların hep sosyal ve manevî yönü bulunur. Yurt dışında yaşayan insanların ülkesi ile olan bağlarını “bedel”lendirmek bu açıdan da doğru olmaz. Öte yandan, gençlerin bu miktarı ödeme güçlükleri sebebiyle hızla Türk vatandaşlığından çıkmaları imkân dahilindedir. Dinlediğiniz hemen hemen her genç bu yönde bir niyet taşımaktadır. Bu yüzdendir ki, 5 bin 200 avro ile hükûmetin yurt dışındaki vatandaşlarını yalnızlığa sevk etmesinin bedeli daha da pahalı olabilir.
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı gibi, hizmetlerini bir tarafa bırakın sadece böyle bir hizmet kurumunun ortaya çıkışının bile yurt dışında yaşayan Türk vatandaşları için ne kadar önemli bir manevî önem taşıdığı bilinirken, bürokratların sırf bir muhasebe verisine göre meseleyi “para”ya dayandırmasının bedelini hesap etmek zor olacak.