“Mescide Devam Eden Cemaat Şuuruna Sahiptir”

“Mescide Devam Eden Cemaat Şuuruna Sahiptir”

Namaz, müminleri günde beş defa bir araya getiren toplayıcı bir ibadettir. Bu sebeple namaz kılınan özel mekâna toplayıcı anlamına gelen cami veya Allah’a secde edilen, ibadet edilen yer anlamına mescit denilir. Fakat biz Türkçemizde, çoğunlukla büyük olanlarına cami, daha küçük olanlarına da mescit deriz.

SABAH-AKŞAM CEMAATLE NAMAZ İÇİN CAMİYE GİTMEK

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir hadis-i şerîfte şöyle buyurmaktadır: “Kim sabah akşam camiye gider gelirse, her gidip gelişinde Allah Teâlâ o kimseye cennetteki ikramını hazırlar.”[1] Sabah akşam camiye gidip gelmekten maksat, sadece sabah ve akşam namazına gidip gelmek değil, beş vakit namazda camiye gidip gelmektir. Çünkü hadiste geçen “gudüv” kelimesi sabahtan güneşin zevaline kadar geçen zamandaki gidiş gelişi, “ravah” da zeval vaktinden gecenin evveline kadar olan zamandaki gidip gelişleri ifade eder. Böylece bu iki kelime, bir gün boyunca yapılan yürümeleri kapsamına alır.

Nitekim dilimizde de bir insan için “sabah akşam yürür” denilince aynı mana anlaşılır. Cami ve mescitlere gidip gelmekten maksat namazları cemaatle kılmaktır. Gidip gelmeler bu sevaba ulaşmanın vesilesidir. Harekette bereket vardır. Samimi niyet ve ihlasla yapılan her iş ve davranış karşılığında Cenâb-ı Hakk’ın ecir ve mükâfat vereceği inancı, dinimizin bize öğrettiği temel prensiplerinden biridir.

MESCİTLERE GİDENLERE İKRAM

Allah Teâlâ, müminlerin yapacağı hayırlı işler ve güzel davranışlar karşılığında onlara cennette pek çok ikram hazırlatır. İşte beş vakit namaz için cami ve mescitlere giden müminlerin de bu ikramlardan büyük hissesi olduğunu şu hadisten açıkça öğrenmiş olmaktayız: “Bir kimse evinde güzelce temizlenir, sonra Allah’ın farzlarından bir farzı yerine getirmek için Allah’ın evlerinden birine giderse, attığı adımlardan her biri bir günahı silip yok eder; diğer adımı da onu bir derece yükseltir.”[2]

MADDİ VE MANEVİ TEMİZLİK

Hadiste geçen temizlik, herhangi bir meşru sebeple suyu kullanamayan kimsenin yapmak zorunda olduğu teyemmüme varıncaya kadar bütün temizlenme çeşitlerini kapsar. Dinimizin maddi ve manevi temizliğe ne kadar önem verdiği malum. İbadetlerimizin hepsinin temelinde bu iki temizlik vardır. Bu temizlikten biri vücudumuzdaki görünen kirleri veya hades dediğimiz abdestsizlik gibi görünmeyen kirleri giderir; diğeri ise kalpteki manevi kirlerden bizi arındırır. Bir insan evinden camiye gitmek üzere çıkarken, her iki temizliğe de riayet ederek çıkar. Riya ve gösterişten uzak, samimiyet ve ihlasla, ecrini ve sevabını sadece Allah’tan umarak camiye ve cemaate gelen kimse manevi temizliğe de riayet etmiş demektir.

“MESCİTE DEVAM EDEN İBADETE DÜŞKÜNDÜR”

Camiye cemaate giderken atılan her adımın ayrı bir ecri ve sevabı olduğunu biliyoruz. Burada, bu sevabın ve mükâfatın daha müşahhas şekilde ifade edildiğini görmekteyiz. Atılan her adımdan biri bir küçük günahı imha etmekte, diğer adım ise müminin derecesinin yükselmesine vesile olmaktadır. Bu müjde, camiye ve cemaate devam etmenin ne kadar önemsenmesi gereken bir davranış olduğunu da ortaya koyucu niteliktedir. Müslümanların cemaate devam hassasiyetini gün geçtikçe kaybettiklerini görmekteyiz. Bu önemli sünneti yeniden ihya için gayret etmek her Müslüman’ın görevleri arasındadır. Toplu ibadet ve toplu dua dinimizin en önemli belirleyici niteliklerinden biridir. Caminin dışında hiçbir mekân bunu sağlayamaz. Nitekim bir hadiste efendimiz (s.a.v.) mescitlere devam edenlerle alakalı şöyle buyurmuştur: “Mescitlere devam etmeyi alışkanlık hâline getiren bir adamı gördüğünüz zaman, onun gerçek mümin olduğuna şahitlik ediniz.”[3] 

Mescitlere devam etmek, beş vakit namazı orada kılmayı adet edinmek, bir mümin için hiç de küçümsenmeyecek önemli bir niteliktir. Bu özellik bir insanın ibadete düşkünlüğünü, Allah’ın evi olan mescitleri sevdiğini, kalbinin ve gönlünün sürekli ibadetle meşguliyetini ve cemaat şuuruna sahip olduğunu gösterir.

 

[1] Buhârî, Ezân 37.

[2] Müslim, Mesâcid 282.

[3] Tirmizî, Îman 8.