Kur’ân-ı Kerîm Okumak

Kur’ân-ı Kerîm Okumak

Kur’ân-ı Kerîm’de, Kur’an okumakla ilgili tavsiyeler hatta emirler vardır. Mushafın ikinci suresinin ikinci ayeti “O kitap (Kur’an); onda asla şüphe yoktur. O, müttakîler (sakınanlar ve arınmak isteyenler) için bir yol göstericidir.”  (Bakara suresi, 2:2), şeklindedir. Yol gösterici olabilmesi kitabın okunmasına ve anlaşılmasına bağlıdır.

Kur’an mahlukatın sahibi olan Allah’ın insanlara kıymet vermesinin, önemsiyor olmasının  bir gerçeği olarak çıkar karşımıza.

“Gerçekten size Allah’tan bir nur, apaçık bir kitap geldi. Rızasını arayanı Allah onunla kurtuluş yollarına götürür ve onları iradesiyle karanlıklardan aydınlığa çıkarır, dosdoğru bir yola iletir.”  (Mâide suresi, 15:16)

Kitap apaçıkta olsa okunmaya, anlaşılmaya muhtaçtır. Ancak bu ameliyenin karşılığında karanlıklardan kurtulmak, aydınlığa ulaşmak ve hedefe giden dosdoğru yolda yürüyebilmek mümkün olacaktır.

Kur’an hem okunması gereken hem de okununca dinlenmesi gereken bir h(k)itaptır. Onu dinlemek sükût edip tefekkür etmek olduğu gibi onun inzal ettiği hüküm ve emirlere itaat edip oteritesini tanımak da demektir. Dinleyip akletmek, anlayıp itaat etmekte içerisinde süreçler barındıran cehd ve gayret gerektiren işlerdir. Bunun neticesi Allah’ın rahmet şemsiyesi altına girmek ve O’nun merhametinden istifade edebilmek olacaktır.  – “Kur’an okunduğu zaman onu dinleyin ve susun ki size merhamet edilsin.” (Arâf suresi, 204).  Kur’an okumakla ilgili Kur’ân-ı Kerîm’den daha çok deliller getirilebilir. Biz bu kadarla iktifa edelim.

Peygamber Efendimiz Kur’an Okumayı Tavsiye Etmiştir

Efendimiz (s.a.v) de Kur’an okumayı tavsiye etmiş, okuyan ve okutanları övmüş, kendisi bizzat Kur’an okuyanlardan Kur’an dinlemiştir. Hatta Kur’an okuyanların Rableri katında isim isim zikredildiklerini müjdelemiştir. Hz. Ömer’den rivayet edilen bir hadîs-i şerifte ise Kur’an’ın okunmasının ötesinde anlaşılması ve hayatımıza istikamet çizmesi gerektiği aksi durumda bizleri bekleyen akibeti şöyle ifade edilmiştir:

Hz. Ömer İbni Hattab (r.a.)’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Allah şu Kur’an’la amel edip hayatlarını onunla ayarlayan toplumları yükseltir. Onun izinden gitmeyip onu arkalarına atanları da alçaltır.” (Müslim, Müsafirin 269)

Kur’an Okumak Tavsiyeden Öte Bir Emirdir

Bir başka hadiste, Allah’ın evlerinden birinde O’nun kitabını okuyan ve müzakere eden cemaati rahmetin kaplayacağı, onları meleklerin kuşatacağı ve Allah Teâlâ’nın o mecliste yer alanları kendi nezdinde bulunanlara bildireceği kaydedilir. Allah’ın evleri denilince anlaşılan “mescitler”dir. Ama içerisinde ilim tahsil edilen medreseler, mektep ve meskenler de bu anlam dairesinde “Allah’ın evleri” olarak görülmüştür. Bu anlayış İslam’ın intişarı ile kurumsallaşmasında etkili olacaktır.  Görüldüğü gibi Kur’an okumakla ilgili ayet ve hadisler mevcuttur ve bu okuma tavsiyeden öte bir emir niteliğindedir.

İnzal Sürecinde Okuma Faaliyetleri

Kur’an’ın inzali sürecinde de okuma faaliyetleri çeşitli şekillerde gerçekleşmiştir. İlk okuma vahiy meleğinin Peygamberimiz’e okumasıdır. Efendimizin bu okumalardan ne kadar sıkıntı yaşadığı ayeti celilelerle sabittir. Okunan ayetleri ezberleme gayreti ve unutma korkusu onu telaşlandırmış, Rabbimizin kendisini teskin ederek ilahi mesajını Efendimizin kalbine ve zihnine yerleştirip korumuştur. Efendimiz de Kur’an ayetlerini vahiy katiplerine okumuş, onlara yazdırmış; yazdıklarını kendisine okumalarını isteyip kontrol etmiştir.

Allah’a ait vahyin korunması ciddi bir kontrol mekanizmasını gerekli kılmaktaydı. Her ramazanda Cebrail (a.s.), Efendimiz (s.a.v.)’e gelir, o güne dek inen Kur’an ayetlerini okur sonra da Peygamberimiz’den dinlerdi. İşte bu mutat kontrol faaliyeti Efendimiz’in vefatına kadar devam etti. “Arz” veya “Arza” denilen karşılaştırmalı okuma Peygamberimiz’in vefat edeceği sene iki kez olmuştu. Bu son arz “arza-i ahîre” diye anılır ve Kureyş lehçesiyle yapıldığı için o günden itibaren Kur’an bu lehçe ile okunmuştur.

Efendimiz hayatta iken Kur’ân-ı Kerîm’i hıfz edip muhafaza eden sahabiler vardı. Ama bunların sayısı çok değildi. Sahabi efendilerimiz Kur’an’dan 10 ayet ezberlerler, onu anlamak için gayret ederler, o ayetleri hayatlarına tatbik ederler sonrasında diğer on ayeti ezberlerlerdi. Peygamberimizin vefatından sonra hafızul Kur’an olanların sayısı artmış ve hafızlık müesseseleşmiştir. Kur’an-ı hatim etmek hususunda da sahabiler üç gün ile yedi gün arasında indirilen ayetleri baştan sona okudukları yönünde rivayetler vardır. Efendimizin, “Üç günden daha az bir zamanda Kur’an’ı hatmeden kişi ne okuduğunu anlamamıştır” dediği de sahih kaynaklarda mevcuttur.