Köln Mahkemesi Korona Tedbirleri Karşıtı Göstericiye “Nefret Tahriki” Cezası Kesti

Köln Mahkemesi Korona Tedbirleri Karşıtı Göstericiye “Nefret Tahriki” Cezası Kesti

Almanya’da yeni tip koronavirüsle mücadele kapsamında ek tedbirler alınırken, alınan önlemlere karşı çıkanlar da zaman zaman protesto gösterileri düzenliyor. Bu gösterilerden biri olan ve mayıs ayında Köln Deutz’da yapılan bir gösteriye üzerinde mahkûm kıyafeti elinde de “Maske özgürleştirir” (Maske macht frei) yazılı bir pankartla katılan bir göstericiye ceza kesildi.

Köln İdare Mahkemesi göstericinin “Maske özgürleştirir” tabelası taşımasını “nefret tahriki” olarak değerlendirerek, daha önce savcı tarafından talep edilen cezanın verilmesine hükmetti. Karara gerekçe olarak göstericinin elinde taşıdığı pankartla Holokost’u korona krizine benzeterek Holokost’u küçümsediği gösterildi.

200 Euro Para Cezası

Göstericinin elinde taşıdığı pankartta ima edilen “Çalışmak özgürleştirir”(Arbeit macht frei) yazısı Nasyonal Sosyalizm döneminde kurulan toplama kamplarının birçoğunun giriş kapısında bulunuyordu.

Mayıs ayındaki gösteriye katılan adamın yanında çocukları da vardı. Onlar da ellerinde “Özgürlük temel haktır” ve “Maske tak, aklını çıkar” yazılı pankartlar taşıyordu. Çocukların taşıdığı pankartlar ise ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirildi. Sadece babaya gelirinin oldukça düşük olması sebebi ile 200 Euro para cezası kesildi.

Korona Tedbirleri Karşıtlarından Nazi Benzetmesi

Almanya’da, Enfeksiyonla Mücadele Yasası’na tepki gösteren eylemciler, kasım ayında politikacıları iletişim platformları üzerinden de taciz etti. Eylemciler, politikacıları Nazilere benzeterek Almanya’nın diktatörleştiğini iddia etmişlerdi.

Hükümet karşıtı gruplar Almanya’da hükümetin aldığı koronavirüs önlemlerini Nazi dönemine benzetti. Muhalifler, federal hükümetin, meclisi karar alma aşamasına yeterince dahil etmediğini öne sürdü.

Sosyal Medyaya Damga Vuran Korona Kampanyası

Koronavirüsün bir algı operasyonu olduğunu iddia eden eylemciler, Enfeksiyonla Mücadele Yasası’na olan tepkilerini sosyal medya üzerinden de ortaya koyuyor. Eylemciler, Alman politikacılarını iletişim platformları üzerinden Nazi karşılaştırmaları ile taciz etti. Eylemcilerden gelen binlerce e-posta gönderisi alan politikacılar saldırı boyutuna varan bu yaklaşımdan şikâyetçi oldu.

Suçlamaların gerçeği yansıtmadığını açıklayan ve Federal Meclis’te Hristiyan Sosyal Birliği (CSU) Bavyera Eyalet Grup Başkanı olan Alexander Dobrindt, eylemciler tarafından kasten eski Nazi Almanyasındaki “Yetki Kanunu”na benzetildiğini belirtti. Dobrint, Enfeksiyonla Mücadele Yasası’nın zamanla sınırlı olmadığı ve aşı olma zorunluluğu getirdiği yönündeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını açıkladı.

Asılsız Nazi Benzetmesi

Hükümet ve aşı karşıtı eylemcileri, Alman hükümetini eski Nazi Almanyası’na benzeterek kendilerini bastırılan azınlık grup olarak tanıtmayı hedefliyor. Protestocular bu algıyı oluşturmak için kıyafetlerine sarı yıldız da dikiyor. Protestocular böylece, kendilerini Nazi Almanyasındaki Yahudilerle özleştirmekten de kaçınıyor.

Eylemciler bununla da kalmadı. Kendilerini, eski Nazi hükümetine muhalif kişilere de benzetti. ‘’Frankurter Rundschau’’ gazetesi, Hannover’de korona önlemlerine tepki amaçlı düzenlenen bir protestoya katılan yirmi iki yaşındaki genç bir kadının haberini yaptı. Genç kadın: “Kendimi Sophie Scholl gibi hissediyorum, çünkü aylardır aktif bir şekilde protestolara katılıyorum, konuşmalarım oluyor ve el ilanları dağıtıyorum. Hiçbir zaman özgürlük, barış, sevgi ve adalet için çabalamaktan vazgeçmeyeceğim.’’, dedi.

Genç bayanın bu sözleri üzerine, orada bulunan güvenlik görevlisi, görev yeleğini çıkarıp olay yerini terk etti. Sosyal medyaya düşen bu kareler büyük yankı uyandırdı. Genç bayanın sözleri eleştirilirken, güvenlik görevlisinin tutumu takdir edildi.

Yetki Kanunu ve Weimar Cumhuriyetinin Yıkılışı

Karşıtların Enfeksiyonla Mücadele Yasası’nı benzettikleri ve adına “Yetki Kanunu” denilen Nazi döneminde çıkarılan kanun 23 Mart 1933’te Reichstag’da oy çokluğuyla kabul edilmişti. Kanunla, Başbakan Hitler hükümetine, parlamentodan geçmeden, kanun çıkarma yetkisi tanınmıştı. O zaman, bu oylama Hitler’in silahlı örgütleri olan Taarruz Bölüğü (SA) ve Koruma Timi’nin (SS) meclisteki sosyalist millet vekillerini tehdit altına alması sonrasında gerçekleşmişti.

Seçme ve yasama özgürlüğüne aykırı olan oylama Weimar Cumhuriyetinin sonunu simgeliyor. Böylece, hile içeren oylama sonucunda tüm partiler kapatılıp tek partili rejime geçilmişti.