Kıymete (B)ineni Kim Belirler?
- HAYATSürmanşet 2
- 30 Aralık 2021
“Şimdiki gençler/ çocuklar…” veya “Nerde o eski bayramlar?” ile başlayan kıyas ve sitem dolu cümleler duyuyoruz kimi zaman. Fakat itiraf etmemiz gerekir ki, insanlık olarak bu cümleleri gerçekten hayli uzun zamandır kullanıyoruz. Sümerler milattan 3 bin sene önce kil tahtasına yazıyor örneğin, gençliğin ne kadar bozulduğunu ve büyüklere karşı gençlerin saygısını yitirdiğini, eskiden her şeyin daha iyi olduğunu. En az 5 bin yıldır süren bu geçmişe hasret feryatlarının ortak özelliği ise; o an özlemini duyduğumuz, fakat o zaman olduğu gibi asla geri gelmeyeceğini bildiğimiz şeyler için söylenmiş olmaları.
“Nerde o eski bayramlar?” – Eskiden Her Şey Daha Mı Güzeldi?
Yokluğunda kıymetinin bilincine vardıklarımız sadece eski anlardan ibaret değil elbette. Tabii ki, sosyo ekonomik faktörler toplumsal gidişatı etkilese de biz bugün daha çok bireysel bazdaki hissiyatın üzerinde duracağız. Örneğin eskiden müstakil evler soğuğu ve zahmeti; apartmanlar rahatlığı ve sıcağı, hatta zenginliği sembolize ederken, günümüzde bu ikisi tamamen yer değiştirmiş durumda ya da vaktiyle köyden gelen yiyeceklere burun kıran insanlar, şimdi organik yiyecek ararken daha doğal olduğu için meyvenin en böceklisini ya da yumurtanın en kirlisini tercih edebiliyorlar. Fakat eski tadı, kokuyu, hissi, hayatı alabildiğini iddia eden pek az. Peki neden? Gerçekten eskiden her şey daha mı güzeldi? Dünya daima daha kötüye mi gidiyor?
Beynimiz Hatıraları Güzelleştiriyor
Gönlünüzde kıyameti koparmadan önce bilim insanlarının en son bulgularına göz atalım isterseniz. Beynimiz ölüme kadar kendini inşa eden, yeni bağlantılar kuran, dinamik bir organ. İnsan hafızası üzerine araştırma yapan Alman Psikolog Rudiger Pohl’un bulgularına göre insan hafızası da beyin yeniden şekillendikçe kendini yeniliyor ve evet, hatıralarını güzelleştiriyor. Dolayısıyla kötü geçtiğine emin olduğunuz bir anınızı tebessümle anabiliyor, mutsuz olduğunuzu hatırladığınız hâlde o anlar aslında o kadar da kötü gibi gelmiyorsa, bu beynimizin yaratılış itibari ile sahip olduğu bir savunma mekanizması sayesinde gerçekleşiyor. Zihnimiz eski anılarımızı güzelleştirerek bizi geçmişin yüklerini daima omuzlarımızda taşımaktan koruyor bir nevi. Hatta bu bağlamda depresif, negatif düşünce dünyasında yaşayan insanların daha gerçekçi bir geçmiş algısına sahip olduğunu söylemek bile mümkün, fakat bilim insanlarınca bu son derece sağlıksız bir yaklaşım. Eğer şimdiki hayatınızı negatif etkilemiyorsa, geçmişi toz pembe görerek hayatınızı kolaylaştırmak ruh sağlığı açısından tavsiye edilen.
Fıtrat İle Örtüşen Kaideler
İslami açıdan baktığımızda ise yine bu biyolojik kodlar ile örtüşen bir yaklaşım görüyoruz. Tövbe istiğfar ve affetme kültürü ile geçmişin yükleri omuzlardan silkilerek şimdiye yönelik, anı yaşayarak, yaşanması gereken bir hayat sunuyor İslam geleneği. Nice zulümlere ortak, şahit ya da kurban olmuş sahabelerin hayatlarına baktığımızda; nasıl çizgi çekip hayatlarını eskiye takılmadan gelecek ekseninde idame ettirebildiklerini daha iyi anlayabiliyoruz, fıtrat ile örtüşen kaideler ile İslam içinde bir hayat bunu mümkün kılıyor.