Kendimi İtham Ediyorum!
- YAZARLAR
- 27 Kasım 2023
Hani bir zamanlar Fransız gazeteci ve yazar Emile Zola “itham ediyorum” diye feryad u figan eyledi ise, ben de şimdi aynen öyle feryad ediyorum. Kendimi itham ediyorum. Ben neden bu dünyada olup bitenleri anlamakta zorlanıyorum diye.
Yani Emile Zola, Fransız yargısını, Fransız hükûmetini ve Fransız kamuoyunu, iftira yoluyla suçlanan Yahudi asıllı yüzbaşı Alfred Dreyfus’u mahkûm etmesine karşı itham ediyorsa ben de Amerikan, Alman, İngiliz ve Fransız yönetimlerinin Gazze’de yürütülen vahşi savaşa, çocukların acımasızca öldürülmesine, hastanelerin, camilerin ve kiliselerin bombalanmasına ses edememelerini anlamakta hakikaten zorluk çekiyorum. Bu yüzden de kendimi açıkça itham ediyorum.
Batı basının “İsrail acaba Gazze’de savaş suçu işliyor mu, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde yargılanacak ne yaptı ki?” sorularını sorup cevap olarak da “Yaaavv tamam bütün bunlar bir savaş suçu da yani, İsrail yapınca, savaş suçu olarak saymak da İsrail’e karşı suç. Onun için uluslararası hukuk bakımından herhangi bir şey yapılması hukuken de özellikle ahlaken de mümkün değil.” hükmüne varmalarını anlamıyorum. Madem öyle, İsrail savaş suçu işlemiyorsa, niye ikide bir İsrail savaş suçu işliyor diye sorup duruyorsunuz?
Geçin siz, Gazze’nin bir atom bombası ile tamamen ortadan kaldırılması teklifini getiren İsraillilerden tutun da Gazze’de “insan şeklinde hayvanları öldürmek”ten zevk alanlara karşı söz söyleyecek biri çıkmamasını da anlamıyorum. Bunun için de kendimi itham ediyorum.
Binlerce çocuk, binlerce bebek büyük bir zevkle öldürülürken, hastaneler, camiler, kiliseler okullar ve mülteci kampları sıraya konularak bombalanırken, Birleşmiş Millet denilen bir kuruluşun dünya Çocuk Günü kutlamasını da anlamıyorum.
Tam bu sırada bir de bir Taliban yöneticisi Almanya’ya gelip bir camide konuşma yapmaz mı? Adamın buraya nasıl gelmişliğinden ziyade, bir camide nasıl konuşma yaptığı sorusuna cevap arama salaklığını anlayabildiğimi sanıyorsanız, bu konuda da kendimi itham ediyorum.
Vallahi bu konularda kendimi öylesine itham ediyorum ki, vicdanımı yokluyorum, bu adamları bana anlatabilecek bir yol da bulamıyorum.
Saf aklımla, İsrailli ve Filistinlilerin yan yana, barış içinde yaşadığı, huzurun ve güvenin hâkim olduğu bir iklimin tesis edilmesi, Orta Doğu’da adil ve kalıcı bir barışın temini için iki devletin kurulmasından başka bir yol yoktur diyorum. Ne yapalım benim aklım da buna yetiyor. Bu konuda da beni onlar itham etsin. Bu da bana yeter.