Kelimeler Tefekkür Gücümüzü Gösterir

Kelimeler Tefekkür Gücümüzü Gösterir

Öz Türkçecilik hareketi sonrasında önümüze şöyle bir ucube dil çıktı: Oturduğunuz “dayra” bir mahallede olmaz, aksine bir “uram”da olur. O mahalle güvenli bir “uram” mıdır yoksa “inamlamalı” bir uram mı? Siz, bundan “inamlı” mısınız? Sakın ha burada, “tabii, kesinlikle” diye cevap vermeyin çünkü o Türkçe değildir. Benim bunu iyi anlayabilmem için “üzkeş” deyin şak diye anlarım.

Zaman zaman bu alanda yazdığım yazılarda bir kısım okuyucunun “anlamadığı” kelimeler kullanıyorum. Fakat taa baştan itiraf edeyim ben de bazen bu kelimelerin anlamlarını sözlüklere bakarak öğreniyorum.

Bazen kasten, bazı kelimelerin bugün de anlaşılabileceği şeklini de vermiyorum. Buradan maksadım, biline ki, akl-ı evellik etmek, değil, unuttuğumuz bazı kelimelerde saklı kalan sırlara dikkat çekmektir.

ALMANYA | 31 Mayıs 2022 Hessen’deki Okullarda Türkçe Yabancı Dil Olarak Öğretilecek 31 Mayıs 2022

KELİMELERE SAKLI OLAN SIRLAR

Merhum Prof. Dr. Mehmet Kaplan, aslı Arapça diye yüzlerce kelimenin değiştirilmeye çalışıldığı günlerden uzun yıllar sonra yine de devam eden bu kelime değiştirme girişimlerine karşı yazdığı bir yazıda “akıl” ile ilgili Türkçede kullanılan bazı tabirlere vurgu yapmıştır. Ki, Mehmet Kaplan hoca döneminde “Türkçecilik” hareketini “din karşıtı, “uluslararasıcı sol” harekete mensup kimseler temsil ediyordu. Demek ki, onlar kelimelerde saklı olan gizli sırları bizden daha akıllıca keşfetmişlermiş.

1930’lu yıllar “öz Türkçecilik” fırtınasının estiği yıllardır. Mehmet Kaplan hocaya dönersek, öz Türkçecilerin “akıl” yerine kullanamaya başladıkları “us” kelimesini kullanıma aldığımızda bakınız kültürümüzden neler uçup gidecektir:

“Akıl almak, akıl almamak, akıl dağıtmak, akıl defteri, akıl dışı, akıl erdirememek, akıl hocası, akıl işletmek, akıl kârı, akıl kesmek, akıl kumkuması, akıl öğretmek, akıl satmak, akıl sır ermez, akıl vermek, akılda bulundurmak, akıldan çıkmamak, akılla ölçmek, akıllara durgunluk vermek, akıllı düşman”.

AKIL US OLUNCA AKIL KÂRI OLUR MU?

Türkçede akıl ile bağlantılı olarak kullanılan bu tanımlamalar Kaplan hocanın dediği gibi aklın “us”a çevrilmesi ile tamamen ortadan kalkacak, yeri boş kalacaktır: “Şimdi “akıl” kelimesi Arapçadır diye onu dilden çıkarmak, “Türkçedir” diye ölü “us” kelimesini diriltmeğe çalışarak, yirmiden fazla canlı deyimi yok etmek “akıl kârı” mıdır? Ve böyle bir davranış ilme ve millî kültür anlayışına uyar mı? Türkçede, konuşma ve yazı dilinde “akıl” kelimesinin kullanıldığı kim bilir kaç bin, kaç yüz bin cümle vardır? “Us” kelimesini kabul edersek onların hepsini “us”a çevirmemiz gerekecek. Türk milleti bundan zarar mı edecek, kâr mı edecek?”

Yeri gelmişken, öz Türkçecilik hareketinin öncüsü olan Cumhuriyet Halk Partisi’nin 1935 yılındaki parti tüzüğünü de hatırlatmakta fayda vardır. Bu tüzükte, o zamana kadar kullanılan bazı “Türkçe olmayan” kelimeler “yeni Türkçe” kelimelerle aşağıda örneklerini verdiğimiz şekilde değiştirilmiştir. Bu değişikliği tüzüğe eklenen sözlükte bulabiliyoruz.

En bariz bazı misalleri buraya alırsak, gülmemek için kendinizi tutabilir misiniz bilemiyorum. Bu tüzüğe göre bundan sonra kullanılacak Türkçe kelimeler şu şekilde olacaktır.

Eskiden fevkelâde diye kullanılan şimdilerde ise olağanüstü şeklinde kullanımı yaygın olan kelime öz Türkçe’de en doğru olarak “üsnormal” şeklinde kullanılmalıdır. Ki, böylece insanlar, öz Türkçe konuşarak ne dediklerini anlayabilsinler. Aynen, dairede oturulmaz, onun yerine “dayra”da oturulur.

Bir ilde bir vali olmaz, valinin yerine “İlbay” olur. Bir kimse veya bir şirket muhasebeci istihdam etmez, onun yerine, “sağışman” çalıştırır. Şirket işlemleri için makbuz verilmez, “alırt” verilir.

Bir toplantıdasınız, sizler bir hatip dinlemek istiyorsunuz ama, hatip Arapça olduğu için hatibin ne olduğunu bilmezsiniz. Onun yerine “aytaç” dinlemelisiniz.

SİZ HİÇ AYTIŞTINIZ MI?

Bir konuda münakaşa edemezsiniz. Yapmanız gereken şey aslında tam Türkçe olarak “aytışma”dır. Hele hele mesela okulda çocuğunuzu temsil edemezsiniz. Etseniz etseniz ancak “oruntala”yabilirsiniz.

Çeşitli ülkelerin katıldığı uluslararası bir toplantıya katılmanız mümkün değildir. Böyle bir toplantının adı ancak “arsıulusal” olmalıdır.

Bir tazminat almak istiyorsunuz, bunun için sizin almanız gereken şey tazminat değil, “ödek”tir. Müracaat edeceğiniz yer bir merci değil aksine “başvurak”tır. O ödeki alabilmek için doğru dürüst çalışmayan memuru şikâyet edemezsiniz. Zira o kimse “işyar”dır ve siz ancak onu “yanı”layabilirsiniz.

Şu geçen yıllarda siz koronalılarla temas etmiş olamazsınız. Etseniz etseniz ancak “deget” etmiş olursunuz. Diyelim ki “deget” oldunuz, işte o zaman, sağlığınız değil, “sağlısal”ınız bozulur.

BULUNDUĞUNUZ URAM İNAMLAMALI MI? YOKSA AKLINIZ TÜKELLEMEDİ Mİ?

Oturduğunuz “dayra” bir mahallede olmaz, aksine bir “uram”da olur. O mahalle güvenli bir “uram” mıdır yoksa “inamlamalı” bir uram mı? Siz, bundan “inamlı” mısınız?

Sakın ha burada, “tabii, kesinlikle” diye cevap vermeyin çünkü o Türkçe değildir. Benim bunu iyi anlayabilmem için kesinlikle “üzkeş” deyin şak diye anlarım.

Bu yazının başlığı ile ne demek istediğimi, anladığınızı sanıyorum. Kelimeler işte böyle bir güce sahip. Şimdi size hangi kelime ne anlatıyor, ne kadarı düşünmenizi, tefekkürünüzü, kültürünüzü, özünüzü yansıtıyor, siz düşünün.

Yoksa sizin de “us”sunuz benimki gibi tam olarak “tükelle”medi mi?