İyi Sonuçlar İyi Seçimlerin Meyvesi (Mi)dir?

İyi Sonuçlar İyi Seçimlerin Meyvesi (Mi)dir?

Gerçekten iyi sonuçlar iyi seçimlerin meyvesi midir? Ya da bu diyalektik her zaman ve her mekânda böyle midir? Bu ikilemi anlamaya çalışırken elimizde “iyi”, “sonuç”, “seçim” ve “meyve” kelimeleri var. Bu kelimeler üzerinden girişeceğimiz bir tahlil bize soruyu ya da sorunu anlama hususunda yardım edecektir.

Öncelikle “iyi” ile başlayalım. “İyi” nedir? Biz bir şeyi neden ve nasıl “iyi” olarak betimleriz? Mutlak “iyi” var mıdır? “İyi” evrensel midir?

“İyi” bazen yerel bazen evrenseldir. Söz gelimi “Doğru sözlü olmak” evrensel anlamda iyidir. Ama “Her doğru her yerde söylenmez.” diyerek, “Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarak” doğruculara gözdağı verildiği de vakıadır. Bazı şeyler eskiden “kötü”dür, iyi olduğu yeni fark edilmiştir. Mesela “namus” kavramı. Günümüz dünyasının en iyi ve gözde duygusunun önüne bir engel olduğu anda kıymetini kaybetmekle kalmamış, kötü olmuştur. “Aşk”tır bu dönüştürücü mutlak “iyi”. Bazılarına göre içinde aşk olan her türlü eylem kabul edilebilir, en azından tolere edilebilir.

İYİ OLANI İNANCA DAYANARAK BELİRLEMEK

Artık yerel değerler de etkisini kaybetti diyebiliriz. Yerel iyilerin yerini iyi ve kötü olanı belirleyen küreselci zihniyetin erdemleri aldı. Bir Müslüman açısından da durum oldukça karmaşık. Bu kadar hızlı ve yıkıcı bir akıntı karşısında “iyi” için referans olarak inancına ve mutlak otorite ve tanımlayıcı olarak gördüğü “Allah”a dayanmak. O şayet bir şeye iyi demiş ise, o iyidir. Kötü demişse, o kötüdür. Teorik olarak bir çıkış yolu olarak gözükse de bu anlayış pratikte birçok meydan okuma ile yüzleşmek durumunda. İnancın sarsıldığı, inançsızlığın özgürlük olarak lanse edildiği bir zamanda, iyiyi inancıyla belirlemek “ateşten bir koru avucunda tutmaya çalışmak” kadar zor ve yakıcı.

SEÇİM, DIŞ ETKENLERİN ETKİ ETTİĞİ ALANDIR

“Seçim”de büsbütün çetrefilli bir durum arz ediyor. Yaptığımız seçimler ne kadar bize ait? Seçimlerimizde özgür müyüz? Seçimlerimizi yaparken “iyi”yi seçmek adına düşüncemiz, talebimiz ve bir eylemimiz var mı? İyi dediğimiz seçimin “iyi” olduğunu nereden bilebiliriz?

Seçim, iyi kavramı kadar muğlak olmasa da en az onun kadar dış etkenlerin etki ettiği bir alan. Önümüzde her zaman yüzde elli isabet edeceğimiz iki seçenek bulunmuyor. Daha iyi, en iyi, kârlı, daha zekice, uzun vadeli, kısa vadeli…

Bir sürü seçenek arasından iyi olanı seçmek yine bizim iyi referansımızla ilintili. Bir Müslüman olarak Allah, peygamber, kitap ve sünnet referanslarımız çoğu zaman hâkim kültürün seç dediklerine uymayabiliyor. Örneğin Efendimiz (s.a.v.)’in “Kadın dört şey için nikâhlanır: Malı için, soyu-sopu için, güzelliği için ve dini için. Sen dini bütün olanı seç (ki, sıkıntı çekmeyesin).”[1] hadîs-i şerifi günümüzde öne çıkarılan değerlerle ne kadar uyumlu?

Fakir, sıradan ve görece çirkin ama dindar olan kadınla nikâh kıymak muhtemel zenginlik, itibar ve güzel eş rüyasına veda etmek anlamına gelmektedir.

“Sonuçlar” hususu bizden bağımsız gibi görülse de yine bizim algı ve değerlendirmemizle anlam kazanır. Zengin olmayı ve itibarlı olmayı önceleyen, hayatının merkezinde maddi dünya bulunan ve tüm meyveleri burada toplamayı düşünen bir insan için aslolan ürünü ektiği yerde hasat toplamak olacaktır. Bu düşüncenin arzu ettiği neticelere varamaz ise ne kadar gayri insani tezahürlere bürünebileceğini örneklemeye gerek yok. Ama konu anlaşılsın diye bu kişinin eşini aldatabileceğini, daha fazla kazanma hırsı ile çıkarcı tutum ve davranışlar geliştirebileceğini, yakın ya da uzak gelecekteki statü ve edinimlerini tehdit eden unsurları bertaraf etmekte hiçbir mahzur görmeyeceği hatırlatılabilir. Bir Müslüman için ise tüm bu zorluklara karşı dünyada karşılık beklemek olmazsa ahirette mutlaka o karşılığı alacak olmak gibi bir teselli mevcuttur. Bu inanç onu hem acelecilikten koruyacak hem de doğru ve iyi bildiği davranışları yapmada ve tekrar etmede istikrar kazandıracaktır.

MÜSLÜMAN’IN “İYİ” ANLAYIŞINI İNANCI BELİRLER

Görüldüğü gibi Müslüman’ın Allah’a ve “ahirete” olan inancı onun iyi anlayışını ve seçimlerini belirlemektedir. Ama bu sadece fiilin sonuçları ile alakalı değildir. Müslüman zihni iyi ve güzeli seçip iyi ve güzele ulaşabileceğini kabul etmez. Evvela “niyetin” iyi olması, ardından “seçimin” iyi olması gerekir. Bunlar kişinin seçim alanı içerisindedir. Ama sonuç, yani işin meyvesi, Allah’ın takdiridir. Bu noktada Müslüman zihni kadere teslim olup tevekkül eder. Sonucun kendisi için “iyi” ya da “kötü”den ziyade “hayırlı” olmasına dua eder. Bu teslimiyet ve tevekkül onu kederden emin kıldığı gibi “Mevla görelim neyler, neylerse güzel eyler.” anlayışına taşır. Bu anlayıştaki mümin kimsenin başına ne gelir gelsin o kimse bundan müstefit olur.

İyi sonuçlar iyi seçimlerin meyvesi midir, ne dersiniz?

 

[1] Buhârî, Nikâh, 15; Müslim, Radâ’ 4.