“İyi Eğitilmiş Köpek Kimi Isıracağını Biliyor”
- HAYAT
- 24 Kasım 2021
Mehmet Akif Ersoy:
Geçmişten adam hisse kaparmış. Ne masal şey!
Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi
Tarih’i tekerrür diye tarif ediyorlar
Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?… demiş. Yani herkesin bildiği ve yaşadığı şeyi Akifâne bir şekilde ifade etmiş o kadar, diyebilseydik keşke.
Akif’e atıfta bulunduran bu yazının asıl konusu ise bambaşka. Bundan 10-15 sene önce Almanya’da bir “Öncü Kültür” tartışması vardı. O tartışmanın tarihî kökeni ise “Kulturkampf” diye Alman İmparatorluğu’nu yakıp kavuran din savaşıydı. O zamanlar, Almanyalı Protestanlar Papa’ya kızmış, Papa’ya kızdıkları için de tüm Katolik camiasına karşı savaş açmışlardı. Bugün Almanya’da, Avusturya’da, Fransa’da Müslümanlara getirilen yasaklamalar aynen o zaman da Katoliklere karşı uygulanıyordu. Aynen Akif’in dediği gibi tarih tekerrürden ibaretmiş.
Almanya’daki öncü kültür tartışmasının amacı, insanları, Müslümanların kamusal alandaki haklarının gasbedilmesinin zaten tartışılamaz bir meşruiyet olduğuna inandırmaktı. İşte bu öncü kültür tartışmasının Almanya tarihindeki mimarlarından birisi Şansölye Otto von Bismarck ile birlikte Chlodwig Fürst zu Hohenlohe idi.
Mesele şu ki, 1878 yılında Osmanlılar Rusya ile Ayastefanos Anlaşması yapıp, Rusya’ya dünyanın toprağını ve parasını vermeyi kabul edince “askeri güç ve paranın sahibi” olarak Alman Şansölye Bismarck küplere biner ve alelacele Berlin’de bir konferans toplayarak pay almak ister. Öyle ki, konferansta Osmanlı delegasyonu içinde yer alan Mehmet Ali Paşa’yı çekemez ve o “adam”la aynı masada olmak istemez.
Alman Ama, “Müslümanlara hizmet eden bir ehil kişi”
Lakin hikâye de ilginçtir. Mehmet Ali Paşa aslında Alman’dır. Hem de adı: “Ludwig Carl Friedrich (Louis Charles Frederic) Detroit” şeklindedir. Fransızca olan bölüm onun Fransız asıllılığını da gösterir. Nitekim Berlin Konferansına geldiğinde Osmanlı heyetine çocukluğunu geçirdiği yerleri gezdirir.
12 yaşlarında Almanya’dan kaçarak İstanbul’a geldiği gemiden atlar ve Osmanlı’ya iltica eder bu Ludwig denilen çocuk. Gel zaman git zaman, Osmanlı’da Paşa seviyesine kadar yükselir ve Berlin Konferansı gibi bir toplantıda “bendegân-ı müslime’den bir ehil kişi” yani “Müslümanlara hizmet eden bir ehil kişi” olarak Almanya’da Almanlara karşı Müslüman Türkleri temsil eder.
İyi Eğitilmiş Köpek
İşte Bismarck’ın hem Mehmet Ali, hem de paşa olarak karşısında görmek istemediği bu kişi Müslümandır. Bismarck, Rusların ezip geçtiği bir ülkeyi temsilen karşısında Ludwig’i görünce o burnundan kıl aldırmaz tavrıyla “Fransız ve Alman soyundan gelen bir kişi olarak, Türkleşmesi ve Türk olup kariyer yaptıktan sonra buraya gelmesi ve yeni inancı ile eski vatandaşları önünde gururlanması, ardından da Hristiyan Avrupa’nın temsilcileri karşısında kendi inanışının çıkarlarını koruması sonucu, kendisine karşı takındığım tavrı haklı buluyorum.” diyecektir.
Gerçi Osmanlı heyetinin başında Rum Aleksandır Karatodori Paşa da vardır. Ama, Bismarck Karatodori’ye pek bir şey demez. Alman heyetinde daha pek çok üst düzey yetkilinin yanı sıra Chlodwig Fürst zu Hohenlohe de bulunur. Bu ikisi yetmiyormuş gibi kongre müzakereleri esnasında ortalıkta dolaşan ve sahibi de bir Alman bakan olan bir köpek daha vardır. İşte bu köpek ortalık da dolaşıp durur, ona buna saldırır da Osmanlı heyetine saldırmaz. Fürst zu Hohenlohe köpeğin hâlini şöyle değerlendirir:
“Bu köpek mükemmel bir şekilde eğitilmemiş, kimi ısıracağını bilmiyor. Bilseydi Türkleri ısırırdı.”
Şimdi, en küçük bir fırsatını bulduklarında, hatta bazen hiç alakası olmayan konularda bile, işi gücü Müslümanlara saldırmak olanlara ne demeli? Müslümanlara karşı olan nefretleri artık arş-ı alâya uzanmış birilerini memnun etmek, onların takdir ve tebriklerini almak uğruna, Müslümanları karalamaktan dört köşe zevk alanlara hakikaten ne demeli? Her hâlde, Fürst zu Hohenlohe’nin lafının tersini söylemek daha uygun olacak: “Bu köpek mükemmel bir şekilde eğitilmiş, kimi ısıracağını iyi biliyor.”
Müslüman Karl, “Gavur Mehmet” Diye Katledilir
Kader bu ya, bizim Mehmet Ali Paşa Berlin’de “Müslümanlara hizmet eden ehil bir kişi” olarak koskoca Osmanlıyı temsil eder etmesine de görevlendirildiği Arnavutluk’taki Müslüman isyancılar tarafından “Gavur Mehmet” diyerek vahşiyane bir şekilde katledilir. Takdiri ilâhî yapacak bir şey yoktur.
Sizce de tarih tekerrürden ibaret değil mi?