İslam’ın İlk Emri “Oku”
- YAZARLAR
- 8 Ocak 2023
“Yaratan Rabbinin adıyla oku!” (Alak suresi, 96:1)
Hz. Peygamber, Hz. Cebrâil’den Alak suresinin ilk beş ayetiyle ilk vahyi aldı. İlk emir “ikra’” yani “oku” idi. Kendisinden önce aklı izole eden ve ilmi faaliyetleri yasaklayan dinlerin tutumuna karşı İslam vahyinin “oku” emri ile başlaması anlamlıdır. Daha sonra peyderpey inen ayetler “oku” emrinin ayrıntılarına yer vermiş ve ilim kökünden türeyen kelimeler yaklaşık olarak 750 yerde geçmiş, düşünmenin farklı formları ile ilgili de birçok ayet gelmiştir.
“Oku” emrinde dikkat çeken üç husus
Hz. Peygamber’e dolayısıyla ümmetine Allah Teâlâ’nın yönelttiği bu ilk hitapta ilme gerekli değerin verilmesine dair bir çağrı vardır. Bu emirde üç husus dikkat çekicidir:
Birincisi, okumanın mutlak emir olarak gelmesidir. Bu, kitabı, insanı, toplumu ve kâinatı okumayı bir bütün hâlinde kapsar. Dolayısıyla İslam’a göre değer bakımından din ilmi-dünya ilmi ayırımı yoktur. Çünkü kâinattaki bütün sebep-sonuç ilişkilerini belirleyen, fizik ve metafizik kanunlarını koyan Allah’tır. Buna göre dinî ilimler yanında konusu madde olan astronomi, fizik, kimya, biyoloji, tıp, eczacılık, mühendislik vb. ilimlerle uğraşanlar Allah’ın kanununu keşfetmekten ibaret olan bir çalışmanın içindedirler. Dolayısıyla hangi ilim olursa olsun onunla meşgul olmak ibadet değeri taşıyan bir uğraştır.
İkincisi, bilgi Allah’ın bir ihsanı olduğu için zulüm aracına dönüştürülmemelidir. Yaratanın adı ile ya da O’nun adına okumanın işaret ettiği anlamlardan birisi budur. Allah merhamet sahibidir ve koyduğu kanunların keşfedilip maddeye uygulanarak elde edilen teknolojik araçların Allah’ın kullarına zulme dönüşmesi nimetin kıymetini takdir etmemek anlamına gelen nankörlüktür. Mesela uçuş kanunlarını koyan Allah’tır. İnsan bunları araştırır, keşfeder, maddeye uygular ve uçak yapar ve uçar. Allah Teâlâ’nın uçan kuşlara dikkat çekmesi de buna teşvik içindir (Nahl suresi, 16:79; Mülk suresi, 67/19). Ancak uçağı taşımacılık yerine yıkım aracı olarak kullanmak Allah’ın rahmetine aykırıdır.
Üçüncüsü ilim Allah’ın sıfatıdır, insanlara verilen ilim sınırlıdır, mutlak bilgi sahibi odur. İlim ilerledikçe insan cehaletini ve Allah’ın yüceliğini anlar. Dolayısıyla ilim Allah’ın evrene koyduğu kanunların bilgisi olduğundan O’na götüren bir yoldur ve şerefi de oradan gelir. İlim sahibi olup da O’nu bulamamak ya da bilim adına O’na karşı çıkmak bir paradoksu ifade eder ki buna “bilimsel cehalet” demek mümkündür.
En doğrusunu Allah bilir.