İslam’da Kurban İbadetinin Tarihi
- HAYATMANŞET
- 15 Temmuz 2021
İslam’da Kurban ibadetinin tarihi Âdem (a.s.)’ın iki oğlunun kurbanı ile başlar. Kurban, İslam ümmeti öncesindeki ümmetlere de Allah’ın meşru kıldığı bir ibadettir. Buna göre, ilahî dinlerin hepsinde kurban hükmü konulmuştur. Kur’an’da, ayrıntısı verilmeksizin Âdem (a.s.)’ın iki oğlunun insanlık tarihinde ilk defa Allah’a kurban takdim ettiklerinden söz edilir. Bu çerçevede, kurbanın tarihçesini Âdem (a.s.)’ın oğulları Kâbil ile Hâbil’e kadar götürmek mümkündür. Âdem (a.s.)’ın oğulları Hâbil ve Kâbil’in kurbanları hem Tevrat hem de Kur’ân-ı Kerîm tarafından haber verilmektedir.
Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle anlatılır: “Onlara, Âdem’in iki oğlunun haberini gerçek olarak oku (bildir). Hani ikisi de birer kurban sunmuşlardı da, birinden kabul edilmiş, ötekinden kabul edilmemişti. Kurbanı kabul edilmeyen, ‘Andolsun seni öldüreceğim.’ demişti. Öteki, ‘Allah, ancak kendisinden sakınanlardan kabul eder. Beni öldürmek üzere elini bana uzatırsan, ben seni öldürmek için sana elimi uzatmam, çünkü ben, âlemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarım. Ben, hem benim hem de kendi günahını yüklenip cehennemliklerden olmanı isterim, zulmedenlerin cezası budur.’ demişti. Bunun üzerine, kardeşini öldürmekte nefsine uydu ve onu öldürerek, zarara uğrayanlardan oldu. Allah, kardeşinin ölüsünü nasıl gömeceğini göstermek üzere, ona yeri eşeleyen bir karga gönderdi. ‘Bana yazıklar olsun! Kardeşimin ölüsünü örtmek için, bu karga kadar olmaktan âciz kaldım.’ dedi de yapıp ettiğine yananlardan oldu.”
Kur’ân-ı Kerîm’de ve güvenilir hiçbir hadiste, Âdem (a.s.)’ın bu iki çocuğunun isimlerinden bahsedilmez. Aynı şekilde, takdim edilen kurbanların ne olduğu, hangi şekilde kabul veya reddedildiği, Kâbil’in kardeşini niçin öldürdüğü üzerinde de durulmaz.
Kurban İbadetinin Tarihi
Âdem (a.s.)’ın oğullarının kıssası ne zamanla ne mekânla ne de o iki insanla sınırlıdır. Bu örnek hakkında birçok rivayetler vardır. Fakat âyet-i kerîmenin bildirdiği sınırlar çerçevesinde kalmak daha doğrudur. Çünkü ileri sürülen tüm rivayetler şüphelidir.
Tefsirlerde ve diğer İslami eserlerde geçtiği gibi Kâbil ziraatçi, Hâbil ise çobandır. Kâbil’in kurbanı değersiz cılız başaklardan oluşan bir demetti. Üstelik cılız başaklar arasındaki dolgun bir başağı kurban etmeye kıyamayarak yemiş, Hâbil ise beğendiği bir koyunu, hem de geciktirmeden, kurban etmişti. Hâbil’in kurbanı kabul görmüş, o zaman âdet olduğu üzere gökten inen beyaz bir ateş parçası Hâbil’in kurbanını yakmıştı.
Kurban İbadetinin Atası: İbrâhim (a.s.)
Kur’ân-ı Kerîm’de Sâffât suresinin 101.-107. ayetlerinde bildirildiğine göre, İbrâhim (a.s.) gördüğü bir rüya üzerine oğlunu kurban etmek istemiş, ancak Cenâb-ı Hak buna izin vermeyerek, İbrâhim (a.s.)’a büyük bir kurbanlık göndermiş ve o da oğlu yerine bunu kurban etmiştir.
Hz. İsmâil Kurbanı
İslami kaynaklar İbrâhim (a.s.)’ın oğlunun İsmâil (a.s.) olduğunu bildirmektedir. Buna göre, Allah’tan gelen emirle, İbrâhim (a.s.)’ın oğlu İsmâil (a.s.)’ı kurban etme rüyasını gerçekleştirme girişimi, ancak yine ilahî müdahaleyle bunun yerine kesilmek üzere kendisine bir hayvanın verilmesi şöyle anlatılır: “İbrâhim, şöyle dedi: ‘Ben Rabbime (O’nun emrettiği yere) gideceğim. O, bana yol gösterecektir. Ey Rabbim! Bana salihlerden olacak bir çocuk bağışla.’ Biz de ona uysal bir oğul müjdeledik. Çocuk kendisiyle birlikte koşup yürüyecek yaşa gelince, İbrâhim ona, ‘Yavrum, ben rüyamda seni boğazladığımı gördüm. Düşün bakalım, ne dersin?’ dedi. O da, ‘Babacığım, emrolunduğun şeyi yap. İnşallah beni sabredenlerden bulacaksın’ dedi. Nihayet her ikisi de (Allah’ın emrine) boyun eğip, İbrâhim de onu (boğazlamak için) yüz üstü yere yatırınca ona şöyle seslendik: ‘Ey İbrâhim! Gördüğün rüyanın hükmünü yerine getirdin. Şüphesiz biz iyilik yapanları böyle mükâfatlandırırız. Şüphesiz bu apaçık bir imtihandır.’ Biz, (İbrâhim’e) büyük bir kurbanlık vererek onu (İsmâil’i) kurtardık. Sonradan gelenler arasında ona güzel bir ad bıraktık. İbrâhim’e selâm olsun. İyilik yapanları işte böyle mükâfatlandırırız. Çünkü o, mümin kullarımızdandı.”
Kur’ân-ı Kerîm’de, kurbanlık oğulun İsmâil (a.s.) veya İshâk (a.s.) olduğuna dair açık bir ifade yer almaz. Bununla birlikte, konuyla ilgili ayetlerin mantıki tahlili neticesinde İslam âlimlerinin çoğunluğu, kurbanlık oğulun İsmâil (a.s.) olduğu kanaatindedir.
Cebrail (a.s.)’ın Getirdiği Kurbanlık Hayvan
İsmâil (a.s.) yerine, Cebrail (a.s.)’ın getirdiği veya kendi gelen kurbanlığın hangi hayvan türü olduğu konusunda, koç, dağ tekesi ve buzağı olmak üzere üç tür hayvan öne sürülmüştür:
Koç: İsmâil (a.s.) yerine Cebrail (a.s.) tarafından Minâ’daki taşlama yerine getirilen koçun, -Hz. Peygamber’e isnat edilmeksizin- beyaz, iri gözlü ve boynuzlu olduğu belirtilmiştir. Bu yüzden, Minâ’daki Sebîr Dağı’nın koçun indirilidiği yer olarak düşünülen kısmına, Suudiler tarafından bir anıt dikilmiştir.
Hac’da Hedy Kurbanı
İlk oğul kurbanının hayvan kurbanına dönüştürülmesi aşamasından ayrı olarak, ikinci aşamada İbrâhim (a.s.)’a, hac ibadetini yapmaları için insanları Beytullah’a davet etmesi ve hedy kurbanı kesmesi emredilmiştir: “Bana hiçbir şeyi ortak koşma; tavaf edenler, orada kıyama duranlar, rükû edenler ve secdeye varanlar için evimi temiz tut diye İbrahim’i Kâbe’nin yerine yerleştirmiştik. İnsanları hacca çağır; yürüyerek veya binekler üstünde uzak yollardan sana gelsinler. Tâ ki kendi menfaatlerine şahit olsunlar; Allah’ın onlara rızık olarak verdiği hayvanları belirli günlerde kurban ederken, Onun adını ansınlar. Siz de bunlardan yiyin, çaresiz kalmış yoksula ve fakire de yedirin.” İbrâhim (a.s.), hac ibadetini yaparak Minâ’da hedy kurbanı kesmiştir.
Câhiliye Döneminde Kurban İbadetinin Tarihi
Câhilye devrinde de dönem kurban vardır. . İbrâhim (a.s.) zamanında müesseseleşen kurban ibadeti, câhiliye dönemi Arapları arasında da içine bazı şirk unsurları karışarak devam etmiş, putlara, dikili taşlara kurbanlar kesilir olmuştur.
a. Hanîfler
Hz. Peygamber döneminde yaşamış olan tevhit inancına bağlı Hanîfler, Allah’tan başkası adına kurban kesmemişlerdir.
Nitekim Hanîflerden Zeyd bin Amr bin Nüfeyl, Kureyşlileri putlara kurban kesmelerinden dolayı ayıplamaktaydı. İbn Ömer (r.a.) şöyle der: “Resûlullah (s.a.v.), Zeyd İbn Amr İbn Nüfeyl’e, Beldah’ın aşağı kısmında rastladı. Bu karşılaşma, Resûlullah’a henüz vahiy gelmeye başlamadan önce idi.
b. Müşrikler ve Diğer Araplar
Câhiliye Araplarının eski dinî geleneği, çoktanrıcılık (politeizm) ve buna bağlı olarak paganizm idi. Dolayısıyla, inanç sisteminde politeizme dayalı bir tanrılar panteonu vardı. Câhiliye döneminde putlara çeşitli türden (kanlı, kansız, insan) kurbanlar kesilirdi.
Hz. Peygamber’in dedesi Abdulmuttalib tarafından yaşandığını haber vermektedir. Buna göre, Abdulmuttalib Zemzem Kuyusu’nun kazılması sırasında Kureyş’le karşılaştığı zorluklar sebebiyle, eğer on tane oğlu olur ve bunlar kendisini koruyacak yaşa gelirlerse, onlardan bir tanesini Kâbe’nin yanında Allah için kurban etmeyi adamıştı. Abdulmuttalib’in on tane oğlu olunca adağını yerine getirmek istemiş, çekilen kurada kurban olma işi Hz. Peygamber’in babası Abdullah’a isabet etmişti. Bunun üzerine Abdulmuttalib adağını yerine getirmeye kalkışmış, fakat Kureyşliler böyle bir âdetin yerleşmesinden çekinerek, kendisine engel olmuşlardı. Daha sonra Abdullah’ın yerine 100 tane deve kurban edilmişti.
Kaynak: İnsanlık Tarihinde ve İslam’da Kurban, Prof. Dr. Vecdi Akyüz. PLURAL Yayınları.
https://plural-publications.eu/plural-publikationen/fachpublikationen/insanlik-tarihinde-ve-islamda-kurban/