İslam Düşmanlığı Yine Sahnede
- YAZARLAR
- 19 Ekim 2020
Bu bağlamda Fransa Devlet Başkanı Emmanuel Macron’un “ayrılıkçı fikirlerle mücadele” kapsamında Fransa’da, cumhuriyetin ortağı olması için İslam’ın yapılandırılması gerektiği yönündeki açıklamaları İslam’ı ve Müslümanları topyekûn zan altında bırakarak, onları aşırıcılık ve terörizm yanlısı gösteren tutumu kabul edilemez bir tavırdır.
Macron’un “İslamcı ayrılıkçı” ifadesiyle Müslümanları hedef alması ülkedeki İslam karşıtı aşırı sağcıları harekete geçirmiş ülke genelinde otobüslerin abonman kartlarında bile başörtülü fotoğraf kullanılmaması talep edilmiştir. Bunlar pandemi nedeniyle insanların maske takarak zaten suratlarını kapatmak zorunda olduğu bu dönemde “kamu düzeni ve güvenlik” bahanesiyle Müslümanlara, “diğerlerine” âdeta “tahammül” edilemediğinin bir göstergesidir.
Paris’te on beş polisin çocukların ders yaptığı esnada camiye baskın düzenlemesi, cami baskınlarında çocukların sorgulanması Müslümanların ülkede ne denli rencide edici muamelelere maruz kaldığının bariz işaretleridir. Oysaki camiler barış dini olan İslam’ın öğretildiği, gençlerin aşırı akımlara meyletmelerinin önüne geçildiği temel mekânlardır. Fransa’da camilere ve Müslümanlara reva görülen bu tutumdan bir an evvel geri adım atılmalıdır.
Avusturya’da da birtakım medyan sürekli olarak Müslümanlara karşı nefret dili kullanırken, kamuoyunun bu duruma sessiz kalması, ayrımcılığın nasıl da tırmandığı yönündeki tehlikeyi gözler önüne sermektedir.
Öte yandan 11 Ekim’de yapılan Viyana seçimlerinde halk aşırı sağa karşı tutumu, geçen seçimde yüzde 30’un üzerinde oy almayı başaran aşırı sağcı partinin 23 puan oy kaybetmesi, aşırı sağcı FPÖ’nün eski Genel Başkanı Heinz Christian Strache’nin de kurduğu yeni oluşumun yüzde 5’lik seçim barajına takılarak eyalet meclisine girememesi şeklinde sandığa yansıttı. Viyana halkının İslam karşıtlığının oy aracı olarak kullanılmasına itibar etmemesi gelecek adına umut vericidir.
Asıl rakamlar belirlenmelidir
Almanya’da ise Sol Parti’nin hükûmete yönelttiği İslam düşmanlığı ile ilgili soru önergesine verilen cevapta 2020 yılının 1 Nisan-30 Haziran döneminde toplam 188 İslam düşmanlığı suçun kayıtlara geçtiğini gördük. Ancak ilginç olan 188 suç vakası içerisinde 9 kişi yaralanırken, yaralananlar nedeniyle hiç kimse gözaltına alınmadı. Müslümanları ve camileri hedef alan bu saldırıların hiçbirinin failine ulaşılamadı, bu saldırlarla ile ilgili henüz herhangi bir tutuklama, yargılama ve soruşturma dahi bulunmuyor. Bunun da ötesinde asıl motivasyonu İslam karşıtlığı olduğu hâlde polis kayıtlarına “İslam düşmanlığı” olarak yansımayan çok sayıda vaka da var. Almanya’da başörtülü birisine saldıran bir suçlu hakkında basit bir “yaralama” suçundan soruşturma açılıp konunun İslam düşmanlığı boyutu göz ardı edilebiliyor. Bu nedenle İslam düşmanlığını yansıtan bu rakamlar aslında sorunun gerçek boyutunu yansıtmaktan da uzak kalıyor. Almanya’da İslam düşmanlığı ile mücadele için kurulan Müslüman Düşmanlığına Karşı Bağımsız Uzmanlar Komisyonu bu ve benzeri sorunlara gerçekçi çözümler sunabilmek için bu konuyu gündemine alıp, takipçisi olmak durumundadır.
Kur’an tilaveti ile dolu bir gün
Bu yıl İrşad Başkanlığımızın öncülüğünde 32.’sini gerçekleştireceğimiz Kur’ân-ı Kerîm Tilavet Yarışmamız Camia TV ekranlarında canlı olarak yayınlanacak. Pandemi nedeniyle bu yıl farklı olarak büyük bir salon programı şeklinde yapamayacağımız yarışmamızı internet üzerinden on binlerce kişiye ulaşacak olması bizleri ayrıyeten heyecanlandırıyor. Kur’an yolundaki tüm yavrularımıza şimdiden başarılar dilerim.
Camia TV’miz 12 Ekim itibarıyla yayın hayatına kaldığı yerden devam ediyor. Camia Gazetemiz bünyesinde de muhabirler çalışmamızı başlattık. Her iki çalışma da hayırlara vesile olacak, alanındaki eksikleri tamamlayacaktır.