İnsanların Arasını Düzeltmek

İnsanların Arasını Düzeltmek

“Onların fısıldaşmalarının birçoğunda hayır yoktur. Ancak bir sadaka yahut bir iyilik ya da in­sanların arasını düzeltmeyi isteyenler bunun dışındadır…” (Nisâ suresi, 4:114).

İnsanların toplu bulundukları yerlerde içlerinden bazılarının aralarında fısıldaşmaları başkalarının merakını uyandırdığı ve su-i zanna sebebiyet verdiği için adaba aykırıdır. Allah’ın rızası için verilecek sadaka, planlanan iyilik, insanların arasını düzeltmek üzere yapılan fısıldaşma bundan ayrı tutulmuştur.

Kur’ân-ı Kerîm’in, “müminler ancak kardeştir. Öyleyse kardeşlerinizin arasını bulun.” (Hucurât suresi, 49:10) ayeti, sadece toplulukların değil fert olarak da araları bozuk olanların üçüncü kişiler tarafından barıştırılmasını emretmektedir (Hucurât suresi, 49:9).

Bir gün Hz. Peygamber arkadaşlarına sorar: “Size oruçtan da, namazdan da, zekâttan da fazileti daha yüksek bir ameli haber vereyim mi?” Onlar da: “Buyur Ya Resûlallah!” deyince: “Bu amel, İki kişinin arasını düzeltmektir, iki kişinin arasını açmak ise usturanın kılı kazıdığı gibi dini kökünden kazıyıp atar.” buyur­ur (Ebû Dâvûd, “Edeb”, 50).

Dostların, komşuların, kardeşlerin, iş ortaklarının, karı-koca ve benzerlerinin arasındaki kırgınlıklar, dargınlıklar, soğukluklar toplumda çatışmalara, derin yaralara, nesiller boyu sürüp giden kin ve nefrete dönüşebilmektedir.. Şeytanın en sevdiği iş budur. Bu tür problemler çevredeki herkesi etkileyecek güçtedir. Böyle insanların arasını düzeltmek sadece o insanlara değil aynı zamanda tüm topluma katkıdır. Bu, İslam’ın “iyiliği hakim kılma ve kötülüğü engelleme” ilkesinin de gereklerinden birisidir. Hz. Peygamber’in araları bozuk olanların barışmasına vesile olacak basit yalanlarda sorumluluk bulunmadığını bildirmesi bile konunun önemini ortaya koymaya yeterli bir kanıttır (Ebû Dâvûd, “Edeb”, 50). Aynı hususa şu hadiste de yer verilir: “İnsanın her gün eklemleri sayısınca sadaka vermesi gerekir: İki kişinin arasını bulmak, bir kimseye bineğine binerken yardım etmek ya da yükünü hayvanına yüklemesine yardımcı olmak, güzel bir söz söylemek, namaz için camiye giderken atılan her adım, yoldan insanlara rahatsızlık veren bir şeyi kaldırmak birer sadakadır.” (Buhârî, “Sulh”, 11; Müslim, “Zekât”, 56).

Öncelikle arası bozuk olanların barışmaları kendilerine düşer. Çünkü üç günden fazla küs durmayı Hz. Peygamber yasaklamıştır (Buhârî, “Edeb”, 62). Kendileri bunu başaramamışsa barıştırılması öncelikle onlara nazı geçecek olan arkadaş, dost, kanaat önderi, aile büyüğü, akraba gibi insanlara düşer. Hatta sırf bu konu ile ilgilenecek profesyonellerden oluşacak bir sivil toplum örgütü kurmak bile “içinizden hayra çağıran, iyiliği emreden, kötülükten sakındıran bir topluluk bulunsun” ayetinin (Âl-i İmrân suresi, 3:104) bir gereği olarak düşünülebilir. En doğrusunu Allah bilir.