IGMG Genel Sekreteri Ali Mete: Müslüman Karşıtı Irkçılıkla Mücadeleye Öncelik Verilmeli

IGMG Genel Sekreteri Ali Mete: Müslüman Karşıtı Irkçılıkla Mücadeleye Öncelik Verilmeli

IGMG Genel Sekreteri Ali Mete Bertelsmann Vakfı’nın yaptığı “Göç Toplumunda Ayrımcılık” başlıklı araştırma münasebetiyle bir açıklama yaptı. “Almanya’da yaşayan 5,5 milyonu aşkın Müslüman ortalamanın üstünde bir seviyede ırkçılığa maruz kalıyor. Bu, siyasetin önlem alması gerektiğini ortaya koyan açık bir uyarı mahiyetindedir.” diyen Mete sözlerini şöyle sürdürdü:

“Son olarak bir bilimsel araştırma ile daha teyit edildiği üzere ayrımcılık ve dışlama toplumda oldukça yaygın durumda. Araştırmaya göre bilhassa Müslümanlar sıklıkla ırkçılığa maruz kalıyorlar. Müslümanların %72’si etnik veya ırkçı ayrımcılık tecrübesi yaşadıklarını beyan ediyorlar. Bu da açık bir şekilde gösteriyor ki Müslüman karşıtı ırkçılıkla mücadeleye çok daha fazla önem ve öncelik verilmeli. Araştırmaya katılanların %54’ü bu konuda adım atılması gerektiği görüşünde.

“MÜSLÜMANLAR BU TOPLUMUN AYRILMAZ BİR PARÇASI”

Almanya’da 5,5 milyonun üzerinde Müslüman yaşıyor. Müslümanlar bu toplumun değişmez ve ayrılmaz parçaları. Ancak buna rağmen sıklıkla ayrımcılığa ve dışlamaya maruz kalıyorlar. İşin trajik yanı, bu durumun yeni bir vaka olmayıp uzun yıllardan beri devam ediyor olması. Bu durum bilhassa bütün bu yaşananlarda bizzat tetikleyici konumunda bulunan siyaset için tam anlamıyla bir fiyaskodur.

Dışlama ve ayrımcılığın, maruz kalanlar üzerinde hem sağlıksal hem mesleki hem de sosyal anlamda, bireysel düzlemde derin neticeleri oluyor. Aynı zamanda toplumsal düzlemde de hayati neticeler söz konusu. Toplumsal birliktelik ve dayanışma duygusu büyük yaralar alıyor, aynı zamanda aşırılık yanlısı kesimin etkinliği artıyor ki bunu zaten aşırı sağcı ve İslam düşmanı partilerin aldığı oy oranlarında da görmek mümkün. Bu artık bir an önce durdurulması gereken tehlikeli bir gelişmedir.

TOPLUMSAL DAYANIŞMA DUYGUSU BÜYÜK YARALAR ALIYOR

Kanun koyuculara çağrımız, ayrımcılığa maruz kalanların yanlarında olmaları ve onları korumaları, böylelikle de kurbanların haklarının korunmasını ve faillerin hak ettikleri şekilde cezalandırılmalarını sağlamalarıdır. Hukuk devletinin ve demokrasinin kalitesi bir ülkede azınlıkların kendilerini nasıl hissettikleriyle doğru orantılıdır. Bu prensipten hareketle, Almanya’nın maalesef kötü bir karneye sahip olduğunu söylemek gerekir. Almanya’nın kendi bünyesindeki azınlıkları ayrımcılıktan koruyamadığı ortadadır.”(on)