“Hz. Yûsuf’un Hayatı Avrupalı Müslümanlara Örnektir”
- HAYATSürmanşet 1
- 8 Aralık 2022
Yûsuf suresinin 1 ila 101’inci ayet-i kerîmelerinde “Kıssaların en güzeli” ifadesiyle anlatılan Hz. Yûsuf ’un hayatının, gayrimüslim ülkede geçmesi yönüyle birçok önemli ve ibret alınması gereken hususlar barındırır.
Rabbimiz Kur’an’da, “Andolsun ki Yûsuf ve kardeşlerinde, almak isteyenler için ibretler vardır.”[1] buyurarak, Yûsuf kıssasına dikkat çeker. Farklı dinler ve dünya görüşlerine mensup insanların barış içerisinde bir arada yaşadığı toplumlar açısından önemli hususlar bu surede ifade edilir. Yine aynı zamanda çoğulcu toplumun içerisinde yaşayan Müslüman bireyler ve oluşturdukları kurumlar açısından bu sureden alınması gereken önemli dersler ve ibretler bulunur.
DİASPORADA HZ. YÛSUF (A.S.)
Yakub (a.s.)’ın 12 oğlundan birisi olan Yûsuf , büyük kardeşleri tarafından ihanete uğramış ve bir su kuyusuna bırakılmıştır. Yoldan geçen bir kervan, su ihtiyacını karşılamak üzere su kuyusuna gelmiş ve orada güzeller güzeli bir erkek çocuğu ile karşılaşmışlardır. Yûsuf’u Mısır’a götürüp satışa çıkarmışlar ve Mısır devleti yöneticisi tarafından Yûsuf köle olarak satın alınmıştır. Bulunduğu ev sakinleri tarafından iyi muamele görmüştür. Yaşadığı Mısır devleti içerisinde artık azınlık statüsünde bir Müslüman ve aynı zamanda Peygamber olarak hayatını idame ettirecektir. Yetişkin hâle gelen Yûsuf ’un ilk imtihanı iffeti ile ilgili olmuştur. Evin hanımı kendisiyle yakınlaşmayı arzu etmiş ve Yûsuf kendisinden uzaklaşınca da ona iftira atmıştır. Bu iftira Yûsuf ’un hapse girmesine vesile olmuştur. Allah’ın işaret ve ikazı olmasaydı Yûsuf (a.s.)’ın bu teklife meyletmiş olabileceği burada ifade edilmiştir. Büyük günahlara düşmemek için Allah’ın koruması altında olmak gerektiği buradan anlaşılmaktadır. Şu ayet-i kerîme de bunun delilidir: “Kitaptan sana vahyedilenleri oku, namazı özenle kıl. Kuşkusuz namaz hayasızlıktan ve kötülükten meneder…”[2]
NAMAZ KÖTÜLÜKLERDEN ALIKOYAR
Gerçekten de namaz ibadetinin, namaz kılanları kötülüklerden alıkoyan bir özelliği vardır. Namaz ve hayırlı ameller, kişiye kötülüklere düşmekten koruma hususunda yardımcı olur. Yeter ki kul samimiyet ve ihlas ile kulluk görevlerini ifa edebilsin!
TEBLİĞ GÜZEL ÖRNEKLİK İLE OLMALI
Haksızlıkla hapse mahkûm edilen Hz.Yûsuf, hikmetli ve olgun tavırlarından asla vazgeçmemiştir. Kur’an’da anlatıldığına göre iki arkadaşı vardır ve onlara karşı sadece iyi bir örnek insan olarak tutum ve davranışlarda bulunmuştur. “El-Emin” yani güvenilir bir insan olarak kabul gören Hz.Yûsuf ve arkadaşları arasında geçen münasebetlerden şunu anlıyoruz. Tebliğ vazifesi öncelikle güzel örneklik ile olmalıdır. Öncelikle güven ortamını inşa eden Hz.Yûsuf Peygamber, sonrasında sözlü olarak inancını anlatmaya başlamıştır.
MAHKÛMLUKTAN YÖNETİCİLİĞE YOLCULUK
Bu esnada suçsuz olduğu anlaşılıp hapisten çıkmış ve sonrasında kralın yanında güvenilir bir konuma gelmiştir. Haksızlığa uğramış olsa da Hz.Yûsuf , yaşadığı ülkenin kalkınmasına katkıda bulunmak istemiştir. Kral tarafından Mısır’ın maliyesinden sorumlu olan vezir olarak atanmıştır. Yani, günümüzün deyimleriyle Başbakan ve Maliye Bakanı statüsünü kazanmıştır. Yaşanan bunca olaya rağmen Hz.Yûsuf’un hiçbir zaman dürüstlükten ayrılmaması, bilgisiyle ve yaşantısıyla herkesin güvenini kazanmış olması hepimiz için önemli bir örnektir.
Hz.Yûsuf Kur’an’da ifade buyrulan şu özellikle hareket etmiş, kötülükleri iyilikle ve hikmetle önleyip düşmanları dost kazanmıştır:
“İyilikle kötülük bir olmaz. Sen (kötülüğü) en güzel olan davranışla sav; o zaman bir de göreceksin ki seninle aranızda düşmanlık bulunan kimse kesinlikle sıcak bir dost oluvermiş! Bu sonuca ancak sabırlı olanlar ulaşabilir, yine buna ancak (erdemlerde) büyük pay sahibi olanlar ulaşabilir.”[3]
BARIŞ VE GÜVEN ORTAMI
Kur’an’da kardeşi Bünyamin ile ilgili konuların anlatıldığı kısımlarda, Hz.Yûsuf ’un Mısır yasaları ile ilişkileri anlatılır. Öncelikle, barış ve güven içerisinde yaşadığı ve idarecisi olduğu ülkenin yasalarını hiçbir zaman ihlal etmemiştir. Kendi inancı gereği var olan kuralları uygulamak istediği vakit, o günün şartlarına göre öncelikle bu kuralın uygulanılmasını legal hâle getirmiştir. Yani günümüzün deyimiyle, yasanın değiştirilmesi için çaba sarf etmiş ve sadece değişiklini gerçekleştirebildiği kuralları uygulayabilmiştir. Kur’an ifadesiyle, bu tutum ve tavır övülmüştür. “…İşte biz Yûsuf’a böyle bir tedbiri öğrettik, yoksa Allah dileyip bunu öğretmeseydi kralın kanununa göre kardeşini alıkoyamazdı. Biz dilediğimizi derecelerle yükseltiriz. Her bilenin üstünde daha çok bilen biri vardır.”[4]
Mısır devleti ekonomisinin zor dönemlerinin, başarılı bir şekilde atlatılabilmesi Yûsuf Peygamber sayesinde mümkün olmuştur. Mısır toplumunun güvenini kazanmış ve bir Müslüman olarak “güzel örnek” olma özelliğini hayatının sonuna kadar devam ettirmiştir.
HİKMET VE GÜZEL ÖRNEKLİK
Hz.Yûsuf ve kardeşleri kıtlık senelerinde tekrar birbirleriyle buluşmuşlardır. Kardeşleri, önlerinde duran “Maliye Bakanı”nın Yûsuf olabileceğini akıllarından bile geçirmemişlerdir. Hal ve tavırlarında “Hikmet ve Güzel Örneklik” vasıflarından asla ödün vermeyen Yûsuf Peygamber, Fussilet suresi 34-35’te ifade edilen “düşmanları bile dost olarak kazanma” vasfını kardeşlerine karşı da uygulamıştır. Sabır ve hikmet özelliklerini üzerinde barındıranın her daim kazanacağı, bu kıssadan alınacak önemli bir derstir. Kıskanç, sabırsız, kırıcı ve hilebaz olanların ise her daim kaybedeceği, yine bu kıssadan alınacak en önemli derslerdendir.
Hz.Yûsuf Peygamber bu özellikleriyle batı ülkelerinde yaşayan Müslüman azınlığa bir örnektir. Gayrimüslim toplum tarafından kendisine karşı yapılan haksızlıklara boyun eğmemiş, fakat hikmetli ve güzel davranışı da hiçbir zaman terk etmemiştir. İçerisinde bulunduğu gayrimüslim toplumun güvenini kazanıp o ülkenin en üst makamlarına kadar ulaşıp maliyesinden sorumlu hale gelmiştir. Kendi hayatı müddetince bu toplumun Müslüman olmamış olması onu bu özelliklerinden hiçbir zaman alıkoymamıştır.
[1] Yusuf Suresi, 7
[2] Ankebût suresi, 29:45.
[3] Fussilet Suresi, 41:34-35.
[4] Yusuf Suresi, 76