Herkes Sevgisini Kendi Kalbinin Renginde Yaşar
- AİLESürmanşet 2
- 8 Mayıs 2022
İnsan sevmeli. İnsan sevilmeli. Ama nasıl? İlla ki sevgi kelimeleri, kelama gelmeli mi? İçimizden sevsek ne olur? Dışımıza vursak nasıl olur? Bunun bir yöntemi, bir kuralı var mı? Herkes sevgisini, kendi kalbinin renginde yaşar. Herkesin sevgisi kendine özeldir. Nasıl yaşayacağına da kendi karar verir. Ama severken kendi mutlu oluyorsa, sevdiğini de mutlu etmesi beklenir. Kendi mutluluğunu inşa ederken, sevdiğinin mutluluğunu da ihmal etmemesi şarttır.
AİLE Mutlu Bir Evliliğin SırlarıSEVENİN, SEVDİĞİNE SEVDİĞİNİ SÖYLEMESİ
Sadece kadın erkek ilişkilerinde değil, genel anlamda toplumsal muhabbetin tesisi için Allah Resulü (s.a.v.) döneminde yaşanan bir olay anlatılır. Olay kısaca şöyle gerçekleşmiştir: Allah Resulü sahabeleriyle otururken oradan başka bir sahabe geçer. Oturanlardan birisi, oradan geçen kişi hakkında “Ey Allah’ın Resulü! Ben şu geçeni seviyorum.” der. Bunun üzerine Allah Resulü: “Peki kendisine haber verdin mi?” diye sorar. O da “hayır” cevabını verir. Resûlullah (s.a.v.): “Ona haber ver!” buyurdular. Adam kalkıp gidene yetişti ve: “Seni Allah rızası için seviyorum.” dedi. O da cevaben “Kendisi adına sevdiğin Zât da seni sevsin.” diye karşılık verdi.[1] Peygamber Efendimiz (s.a.v.): “Biriniz kardeşini (Allah için) seviyorsa, ona sevdiğini söylesin.” buyurmuşlardır.
Sevenin, sevdiğini sevdiğine söylemesi, toplumsal anlamda muhabbeti geliştirir. İlişkileri canlı tutar. İnsanlar arasında pozitif enerji oluşmasına vesile olur. Dedikodu ve gıybetin önünü alır. İnsanların birbirine daha sempatik yaklaşmasına ve olumlu ilişkiler kurulmasına katkı sağlar.
HAYAT Dil Kalbin Meyvesi, Cennetin Anahtarıdır“KURU KURUYA GADANI ALAYIM. TAKIR TAKIR KURBANIN OLAYIM”
Aile içinde sevgi ikliminin oluşturulması, muhabbet bağlarının kurulması ve korunması, kalpten gelen ve gönülde yaşanan sevginin kelama dökülmesi ise aile bağlarını daha güçlendirir. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli husus şudur: Eşimize, çocuğumuza, anne babamıza “seni seviyorum” diyeceğiz ve her şey bitecek. Başka hiçbir şey yapmamıza gerek yok. Bu düşünce yanlış bir tutumdur. Ailemizi seveceğiz, sevdiğimizi davranışlarımızla tavırlarımızla göstereceğiz ve hissettireceğiz. Bununla birlikte sevdiğimizi dil ile ikrar edeceğiz. Sevgimiz bu şekilde anlamlı ve kıymetli olur. Anadolu’da özellikle Kayseri yöresinde kullanılan bir ifade vardır: “Kuru kuruya gadanı alayım. Takır takır kurbanın olayım.” Oysa sevmek kuru kuruya seni seviyorum demek değildir. Sevdiğin yanındayken esip gürlediğin gibi, o yanında yokken de yanındaymış gibi sevebilmektir.
GEÇ OLMADAN…
Sevgiyi sürekli söyleyip dışımızda yaşamak, bunu hissettirmemek problemin bir boyutu ise sevgiyi içerde yaşayıp dışa vuramamak da problemin diğer boyutudur. Seksen yaşındaki adam, altmış senelik eşi vefat ettiğinde mezarın başından kalkamaz. “Ben onu çok sevmiştim.” diye söylenip durur. Etrafındaki insanlar, “Elbette seveceksin, yarım asırdan fazla aynı yastığa baş koydunuz.” dediklerinde yaşlı adam yine aynı cevabı verir. “Anlamıyorsunuz ben onu çok sevmiştim” der. Yanındakiler, yaşlı adamın acısı taze diye yüklenmek istemezler ama ısrarla “Ben onu çok sevmiştim.” diye söylenmesine de anlam veremezler. “Hayatın bütün yönlerini birlikte paylaştığın, birlikte yaşlandığın insanı nasıl sevmezsin? Tabi ki çok seveceksin. O da seni severdi.” diye teselli ederler. Yaşlı adam gözyaşları içinde boğazında düğüm düğüm olan içinde kalan ukdeyi söyler: “Anlamıyorsunuz dostlar, anlamıyorsunuz! Evet o benim altmış yıllık hayat arkadaşımdı. Onunla birlikte yaşadık ve yaşlandık. Onu çok sevdim ama dünya gözüyle bir defa olsun gözlerinin içine baka baka seni seviyorum demedim, diyemedim.” Sevgiyi içinden yaşıyorsan, dışında yaşadığın ne o zaman?
SEVGİDE ÖLÇÜLÜ OLMAK
İfrat ve tefrit. Hayatımızın her alanında bu iki uçtan sakınıp, ölçülü yaşamak gerekiyor. Kelebekler gibi coşup, “Seni seviyorum, seni seviyorum.” diyerek sadece dil ile yaşatmak; kendini ve sevdiğini kandırmaktır. Ya da kalpte olan kalpte kalır diyerek, içindeki sevgiyi açığa çıkarmadan içten içe yaşamak da doğru değildir. Doğru olan ise, içinde yaşadığın ve yaşattığın sevgiyi, tutum ve davranışlarla hissettirmek ve bunu dil ile ikrar etmektir.
O hâlde can alıcı soruya geliyorum. Peki, o zaman biz “Seni seviyorum” dediğimizde sevdiğimize ne söylüyoruz? Seni seviyorum demek ne demektir? Bu iki kelime, içerisinde hangi anlamları barındırır? Seni seviyorum demek öyle bir söz ki…
Seni seviyorum demek; sana değer veriyorum, seni önemsiyorum demektir.
Seni seviyorum demek; seni her hâlinle olduğun gibi kabul ediyorum demektir.
Seni seviyorum demek; benden farklı olan yönlerine saygı duyuyorum ve senden, yeni bir ben yapmaya uğraşmayacağım demektir.
Seni seviyorum demek; senin sevdiklerini ötekileştirmeden onlara da saygı duyacağım demektir.
Seni seviyorum demek; karakaşına kara gözüne vurulmak değil, ruhuna talip olmaktır.
Seni seviyorum demek; sadece iyi günde güzel günde değil her zaman yanındayım demektir.
Ve şimdi asıl soru: Hangimiz seni seviyorum derken, bu anlamları içine alacak şekilde yürekten söylüyoruz? Hakkıyla seni seviyorum diyenlere selam olsun!
[1] Ebû Davud, Edeb 122.