Her Lenfoma Aynı Değil, Tanısı Doğru Konmalı!

Her Lenfoma Aynı Değil, Tanısı Doğru Konmalı!

Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi Hematoloji Kliniği Sorumlusu Prof. Dr. Fevzi Altuntaş, bazı lenfoma türlerinin tedavisinde yüzde 95’e kadar başarı ihtimali olduğunu söyledi. Lenf kanserinin, lenfosit isimli kan hücrelerinin lenf bezlerinde aşırı çoğalması sonucu ortaya çıktığını belirten Altuntaş, kötü huylu lenfositlerin dalak, karaciğer, kemik iliği, mide gibi diğer doku veya organlarda çoğalabildiğini ve vücudun diğer kısımlarına yayılabildiğini söyledi.

LENFOMANIN NEDENLERİ

Altuntaş, lenfomanın nedenleri hakkında net bir bilgi olmadığını ancak; genetik yatkınlık, bağışıklığın baskılanması, çevresel faktörler, kimyasal ve fiziksel ajanlar, kolajen doku hastalıkları, bağışıklık sistemi bozulması ve bağışıklık sistemi hastalıklarının risk faktörleri olarak sıralanabileceğini ifade etti.

Altuntaş, “Lenfoma hastalığı yaş ile artış gösteren bir kanser türü. İleri yaşlara gelince görülme sıklığı yüz binde 60’a kadar çıkabiliyor. Tüm dünyada bir milyondan fazla lenfoma hastası yaşıyor ve her gün 1000’in üzerinde yeni hastaya lenfoma tanısı konuluyor.” dedi.

“SONUÇLARI YÜZ GÜLDÜRÜCÜ BİR KANSER TÜRÜ”

Prof. Dr. Altuntaş, lenfomanın tedavisi mümkün bir hastalık olduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti:

“Tedavi edilebilir bir hastalık olan lenfoma kür şansı olan, yani tedavi sonrası tekrarlamayacak ve sonuçları yüz güldürücü kanser tiplerinden biri. Lenfoma tedavisi, kemoterapi ve immunoterapiler ile seçilmiş vakalarda radyoterapiyle yapılıyor. Güncel ilaç ve ışın tedavileriyle bazı lenfoma türlerinde yüzde 95’e kadar başarı şansı bulunuyor.”

Hastalığın belirtilerine ilişkin de bilgi veren Altuntaş, şunları kaydetti:

“Ağrısız, lastik kıvamında, hareketli lenf nodu şişliği, son altı ay içinde diyet yapmadan mevcut kilonun yüzde 10 ve üzeri kaybolması, yüksek ateş görülmesi hastalığın alarm verici semptomları arasında yer alıyor. Bu belirtiler gözlendiğinde kişinin hemen bir sağlık kuruluşuna başvurması gerekiyor. Tabii lenfoma tanısı koymak için mutlaka tutulmuş bölgeden biyopsi alınması gerekiyor ve kesin tanı patolog tarafından patolojik incelemeyle konuluyor.”

“GECİKTİRMEDEN UZMANA BAŞVURUN”

Altuntaş, salgın sürecinde bazı hastaların şikâyetleri olsa dahi hastanelere başvurmakta tereddüt ettiğini ve bu süreçte nispeten daha az kişiye tanı konulduğunu ifade etti.

Altuntaş, bu kişilerin daha ileri evrede tanı alma olasılığı bulunduğunu belirtti ve geciktirmeden uzmana başvurulması gerektiğini kaydetti. Altuntaş, “Şikâyetiniz varsa artık beklemeyin, sizleri bekliyoruz. Lenfoma belirtileri veya bulguları fark ederseniz, geciktirmeden sağlık merkezlerine başvurun.” dedi.

“HER LENFOMA AYNI DEĞİL”

Ankara Şehir Hastanesi Hematoloji Kliniği İdari ve Eğitim Sorumlusu Prof. Dr. Gülsüm Özet de lenfomanın görülme sıklığı, belirtileri ve uygulanan tedavilere ilişkin bilgi verdi.

Birçok alt tipi bulunan lenfomanın her türünün tedavi sürecinin farklı olduğunu belirten Özet, “Lenfomanın bazı alt tipleri o kadar hızlı seyreder ki hemen tedavi vermemiz gerekir, vermezsek hastayı hızla kaybedebiliriz. Bazı alt tiplerinde ise hastayı yıllarca tedavisiz izleyebiliriz. Yani her lenfoma aynı değildir ve tanısının mutlaka çok doğru konulması gerekir.” dedi.

YÜZDE 10’UN ÜZERİNDE KİLO KAYBI “LENFOMA” HABERCİSİ OLABİLİR

İleri yaş, immün sistemin baskılanması, bazı otoimmün hastalıklar ile çevresel etkilerin, lenfoma risk faktörleri arasında yer aldığını anlatan Özet, hastalığın her yaş grubunda görülebildiğini ama yaşın ilerlemesinin riski artırdığını söyledi.

Prof. Dr. Özet, “Hastalarımız sıklıkla bize boyun, koltuk veya kasıklarda büyüyen lenf bezleri ile başvuruyor. Lenf bezleri enfeksiyon gibi başka nedenlerle de büyüyebilir ama enfeksiyon geçtiğinde normale döner. Normale dönmeyen, ağrısız büyüyen lenf bezlerinde mutlaka hekime başvurulması gerekir. Bunun dışında 38 dereceyi aşan ateş, 6 ayda yüzde 10’un üzerinde kilo kaybı, terleme gibi belirtiler de söz konusu.” diye konuştu.

TÜM KANSERLERİN YÜZDE 5’İNİ LENFOMA OLUŞTURUYOR

Beyin gibi organlarda da ortaya çıkabilen lenfomanın bulgularının çok geniş olduğuna işaret eden Özet, hastalığın dünya genelinde tüm kanserler içinde yüzde 5’i oluşturduğunu, günde ortalama 1000 kişiye lenfoma tanısı konulduğunu bildirdi.

Tedavide multidisipliner bir yaklaşım sergilenmesi gerektiğini aktaran Özet, biyopsiden kemoterapiye uzanan süreçte tüm aşamaların bütüncül değerlendirildiğini, buna göre tedavi uygulandığını, tedaviden sonuç alınamayan bazı hastalarda ise kemik iliği nakline başvurulduğunu anlattı.

Prof. Dr. Özet, ileride çocuk sahibi olmak isteyen hastaların da tedavi öncesi yumurta veya spermlerinin dondurulduğunu belirtti.

“ERKEN TANI VE ERKEN TEDAVİ ÖNEMLİ”

İmmünoterapi ve hedefe yönelik tedaviler sayesinde başarı şansının arttığını aktaran Özet, tedaviye yanıt vermenin hastalığın alt tipine, yaygınlığına ve hastanın durumuna bağlı olduğuna işaret etti. Prof. Dr. Gülsüm Özet, şu önerilerde bulundu:

“Lenfoma, tedavi edilebilen bir hastalık, önemli olan geç kalınmaması. Lenf bezi büyümesi, ateş, geçmeyen karın, kemik ağrısı gibi şikâyetlerde hemen hekime başvurulması gerekiyor. Erken tanı ve erken tedavi ‘kür’ şansını getiriyor bize. Hastalarımız asla umutlarını kaybetmesinler, moral ve destek çok önemli. Hep hayatın içinde olsunlar, asla kenara çekilmesinler. Bir de mutlaka multidisipliner yaklaşım sunan merkezlerde tedavi alınmalı.”