“Hem Ağabeyim, Hem babam, Hem de Arkadaşımdı”
- DünyaGündemMANŞET
- 15 Mart 2021
Yahya Bey öncelikle tekrar başınız sağolsun. Bize biraz Zekeriya Bey’den bahseder misiniz? Neden Yeni Zelanda’da bulunuyordu? Ne kadar zamandır ordaydı?
İlginiz için teşekkür ederim. Ağabeyim yaklaşık sekiz yıldır yani 2019’dan önce sekiz yıldır orada yaşıyordu, elektronik mühendisi idi kendisi. Orada özel bir firmada çalışıyordu eşi Singapur uyruklu ve iki oğlu vardı
“Bir insanın gözünü kırpmadan masum insanlara kıyabilmesini hâlâ aklım almıyor”
Zekeriya Bey’i en son ne zaman gördünüz? Nur Camii’ndeki saldırıyı ve ağabeyinizin yaralandığını nasıl öğrendiniz? O günü anlatır mısınız?
En son 2018 yazında Türkiye’ye gelmişti o zaman görüşmüştük. Her sene mutlaka Türkiye gelmeye çalışıyordu kendisi. Haftada birkaç kere telefon görüşmemiz oluyordu zaten. Türkiye’yi çok seviyordu ve ilk fırsatta dönme planı yapıyordu.
Olayı öğrenmemiz TV aracılığıyla oldu. Her sabah TV de haberleri açarım o sabah da açtığımda Yeni Zelanda’da saldırı yapıldığı haberini gördüm. Daha sonra abimi aradım telefonu açmadı. Birkaç kez arayıp açmayınca üzülmeye, endişelenmeye başladım. Normalde telefonlarımı hemen açardım bu sefer açmayınca bir şey olduğunu hissetmeye başladım. Yeni Zelanda büyük elçiliğini aradım, bir yandan da haberlerde dışişleri bakanlığı açıklama yaptı saldırıda yaralan Türk vatandaşları olduğunu söyledi. Yengem ise üzülmeyelim diye ilk başta söylememiş daha sonra o da ağabeyimin yaralandığını anlattı. Bu şekilde haberimiz oldu.
O gün çok zor bir gündü, hala da acısı gün geçtikçe artıyor. Derler ya beynimden vurulmuşa döndüm dünyamız alt üst oldu. Allah kimseye kardeş acısı yaşatmasın, sadece ağabeyim değil oradaki diğer vurulanlar da benim kardeşlerim.
Bir insan nasıl böyle bir şey yapar, masum insanlara kıyar. Bir insanın böyle bir şey yapacağını insan aklı almıyor. Nasıl canice insanların hayatına kıymış, nasıl bir duyguyla böyle girip camide bunu yapmış hala aklım almıyor. İnsanlar camide iyilikler, güzellikler için dua ederken bunların yaşanması çok üzücü.
Bu süreçte Türk ve Yeni Zelanda halkının ve yetkililerin desteğini değerlendirebilir misiniz? Sizi üzen ve en çok teselli eden şeyler neler oldu?
Ağabeyim Ankara’nın karasal ikliminde yetişmiş bir Anadolu çocuğu. Beş kardeşiz, zor şartlarda yetiştirdi kendini. Çok değerli kimseye zararı dokunmayan biriydi, alkol, sigara gibi hiçbir kötü alışkanlığı yoktu. Ailesinde işinde gücünde biriydi. İster tanıdık ister yabancı herkese faydam olsun diye uğraşırdı. Onun bu şekilde aramızdan ayrılması beni çok üzdü. Yeri geldiğinde arkadaşım yeri geldiğinde ağabeyimdi, gerektiğinde babalık yapardı. Onun gibi bir insanın bu şekilde aramızdan ayrılması beni çok üzdü.
Olay günü ve daha sonrası hem Türk hem de Yeni Zelanda makamları yakından ilgilendiler. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay bey, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Dışişleri Bakan Yardımcımız Yavuz Selim Kıran, Yeni Zelanda büyükelçimizin çok büyük destekleri oldu. İlk başlarda olayın şokuyla belki de olayın vahametini anlamadık. Yaralıydı abim ama doktorlar iyileşeceğini söylemişti. Babam ve ben hemen bakan beyle aynı uçakta Yeni Zelanda’ya gittik. Devletimizin 20.000 km uzaktaki bir vatandaşına bu şekilde sahip çıkması beni açıkçası şaşırttı. Oraya gidince de devletimizin yardımları devam etti. Olaydan sonraki ilk anneler gününde Ankara Valimiz de annemi ziyaret etti.
Yeni Zelanda devleti çok hazırlıksız yakalandı bu saldırıya. Halkın çok iyi niyetli ve demokratik insanlar olduğunu düşünüyorum. Daha sonraki mahkeme sürecinde de çok yakından ilgilendiler, doktorlar da çok ilgilendi abimle ama maalesef yoğun bakımdan çıkamadı. Saldırıdan 49 gün sonra şehit oldu. Devletimiz cenazesini Türkiye’ye getirmemize yardımcı oldu. Ankara Çubuk’a defnettik. Diyanet İşleri Başkanımız Ali Erbaş hastanede de ziyaret etmişti abimi cenaze namazını da o kıldırdı.
Allah ona şehitlik gibi yüksek bir makam nasip etti ama ailesine ve bizlere büyük bir acı kaldı. Annem babam da çok üzüldü etkilendi, hâlâ acıları taze. Her gün konuşuyorum annem babamla ve her gün mutlaka abimden bahsediyoruz. Çok zor bir acı Allah kimsenin başına vermesin.
Yeni Zelanda’da böyle bir saldırıyı bekler miydiniz? Cami saldırısını duyunca neler hissettiniz?
Asla beklemezdik abim de çok severdi Yeni Zelanda’yı. Buradan gitmek isteyenler bize sorardı onlara da tavsiye ederdik. Ülke tarihinde de ilk defa yaşanmış bu saldırı. Devlet de bu nedenle çok hazırlıksız yakalandı. Hiç beklenmeyen bir saldırı idi. “Beş parmağın beşi bir olmaz” denir ya bu da öyle bir durum. Ancak bunlardan ders çıkarmak lazım. Tedbirli olmakta kötü niyetli insanların da toplumda bulunduğunu akılda tutmakta fayda var. Mevlam o günleri bir daha yaşatmasın.
Zekeriya Bey’in şehadetinin ardından ailenizde neler değişti? Duygu ve düşüncelerinizi alabilir miyiz?
Çok şey değişti hepimiz için. Üzüntümüz aynı. Annem babam bizler hepimiz için hayat çok değişti. Şahsım nezdinde onu kaybetmek âdeta yarımı kaybetmek gibi oldu benim için. Yengem Singapurlu ve çocuklarda çok iyi Türkçe bilmediği için bir kopukluk yaşadık. Ağabeyim varken bu durum sorun olmuyordu. Birkaç senedir de gelemediler. Bundan sonra da çocukların yetişmesi nasıl olacak tabi merak ediyoruz.
Ağabeyim belki ünlü biri değildi ama zeki, değerli, yetenekli bir insandı ve onun ölümü Yeni Zelanda ve Türkiye için bir kayıp oldu bence.
Son olarak eklemek istediğiniz mesajınız var mı?
Bu saldırıların mutlaka gelecek nesillere aktarılması lazım. Kitaplar yazılması, filmler yapılması, belgesel çekilmesi lazım. Dergilerde basında işlenmesi gerekiyor. Saldırı yapılan caminin bir müze hâline getirilmesi, büyütülmesi de bu noktada yapılabilecek bir girişim olur. Belki caminin büyütülmesi için gerekirse ek bina yapılarak yapılması anlamlı olur.
Biz de saldırının ardından kurduğumuz bir dernekle İslamfobi’ye karşı mücadele çalışmaları yapıyoruz. Uluslararası Bilgi ve Algı Derneği kısa adı Bilal. Derneğimizde Dünya Barış Günü kapsamında “Hello brother” etkinlikleri düzenlemekteyiz.
Bizim dinimizde beyazın siyaha, siyahın beyaza üstünlüğü yoktur. Kimin Çinli kimin Japon hangi halktan olacağına biz karar veremiyoruz buna Allah karar veriyor. Irkçılık çok kötü bir şey. Herkesin eşit bir şekilde, mutlu bir şekilde bu dünyada bir arada yaşaması lazım. Tüm insanların sonu ölüm. Yunus Emre’nin dediği gibi birleşmek lazım sevmek sevilmek lazım yani hepimiz Ademin çocuklarıyız. Silahlar susmalı, sözler konuşmalı dünya kardeşçe yaşamalı.
“Hello Brother”, “Hallo”, “Merhaba”, “Selamun Aleykum”, “Bonjour”, “Privet” diyerek tüm insanların barışça yaşamasını temenni ediyorum.