Göçmen Kökenli Milletvekili Olmak

Göçmen Kökenli Milletvekili Olmak

Seçimlerde göçmen kökenli milletvekili sayısının artması oldukça sevindirici bir gelişme. Hepsini tebrik ediyorum. Göçmenlere listelerinde yer veren partilere de teşekkür ediyorum.Bununla birlikte teşekkürümün AfD bölümünü geri çekiyorum. Bu partinin, Hanau gibi 9 göçmenin acımasızca katledildiği, Halle gibi Sinagog’un basılarak katliam yapılmak istendiği bir yerde bu kadar oy alabilmesi çok dikkat çekicidir. Her ne kadar bu partinin, Hristiyan demokratlarla Hür demokratlardan daha fazla göçmen kökenli milletvekiline yer vermiş olması, teşekkürümü geri çekmeme engel değil. Zira, bu partinin programı tamamen göçmen ve Müslüman nefreti üzerine kurulu. O vekillerin, geçen yasama döneminde de oldukça fazla göçmen kökenli milletvekiline sahip olan bu partide göçmenlerin yasal haklarını savunma imkânları yok.

735 milletvekilli Almanya Federal Meclisi’ne giren göçmen kökenli milletvekillerinin bu seçimdeki sayısı 83 oldu. Yani, meclisin yüzde 11.3’ü göçmen kökenli. Bu durum, göçmen kökenlilerin bu toplumun sorunlarına kökten çözüm arama girişimi olarak değerlendirilebilir. Ama aynı zamanda, bu toplumun artık göçmen kökenlileri de, ülkenin yasama sürecine dahil edecek kadar kabullendiğini de gösterir. Sağlıklı bir demokrasi için bunun böyle olması da gerekiyor.

İşte bu noktada görev “göçmen kökenli milletvekilleri”ne düşüyor. Bu milletvekillerinin ülkenin dış politikasından, eğitim, ekonomi ve sosyal politikalarına kadar her alanda aktif olmaları gerekiyor. Tabiî ki, kendi kökenlerini de unutmadan.

Ama, maalesef bu zamana kadar yaşanan tecrübelerimiz, “göçmen kökenli milletvekilleri”nin dar bir alanda siyaset yapmaya mahkûmcasına davranmaları, göçmenlerin herhangi bir sorunun ciddî bir şekilde tartışılarak yasama yoluyla çözümü gibi bir başarısını göremeyişimiz, onlardan beklentilerimizi aşağıya çekiyor.

Meselâ, Türkiye kökenli milletvekillerinin, Türkiye kökenli göçmenlere aile birleşiminde yapılan haksızlıkları, ayrımcılıkları, entegrasyon entegrasyon deyip, de entegrasyonun sadece birkaç cümle Almanca bilmeye indirgenmesi, bir de bunun sınavının yapılması gibi çoğulcu demokratik bir düzende yeri olmayan zorlamaların kaldırılması yönündeki çabalarını göremedik.

Fakat ben burada doğrudan milletvekillerini de suçlamak istemiyorum. Siyaset onlardan belirli alanlarda seslerini çıkarmalarını bekliyor. O alanda seslerini çıkaramasalar da oturup susmaları isteniyor. Ama bu milletvekillerinin de, oturmak yerine, silkinip kendilerine gelmesi ve Alman toplumu olduğu kadar göçmen toplumunun da beklentilerine cevap vermesi gerekiyor.